Dün gibi hatırlıyorum yıl 2009, Obama ABD Başkanlığına seçildi.Ardından, Arap Dünyasının lider ülkesi olan Mısır’a bir ziyaret yaptı. Çok iyi hatırlıyorum Kahire Üniversitesinde bir konuşma yaptı ve herkes o an düşündü ki ABD Başkanı Obama ile İslam Dünyası ile Batı dünyası arasında yıllardan beri devam eden küskünlük ve anti-ittifak ruhu sona ereceğini. Öyle ki Obama bu konferansta tarihi bir noktaya da değinmişti…

Neydi o?
Filistin’in bağımsızlığı
Obama ne demişti biraz zamanı geri saralım ve hatırlayalım!

İki yıl önce 'Esselamün aleyküm' diyerek başladığı konuşmasında Kuran, İncil ve Tevrat'tan ayetlere yer veren Obama, Kahire konuşmasında yeni bir başlangıç için geldiğini söylemişti. 1 saat 5 dakikalık tarihi konuşmasında Filistin halkının karşı karşıya olduğu durumun kabul edilebilir olmadığını söyleyen Obama sözlerine şöyle devam etti: 'ABD, Filistin halkının onurlu bir yaşam için duyduğu özleme sırt çevirmeyecektir. İki halk uzlaşmayı imkânsız hale getiren acı bir tarihle yüzleşmek zorundadır. Buradaki tek çözüm, iki halkın da beklentilerinin karşılanmasıdır. Bu da İsrail ve Filistin'in iki devlet olarak barış ve güvenlik içinde yaşadığı bir düzenle olur. Bu sonucu, gerekli olan tüm sabırla takip etmeye; bunun peşini bırakmamaya niyetliyim.' 'Bütün tarafların yol haritası çevresinde sorumlulukları açıktır' diyen Obama, Filistinlileri şiddetten vazgeçmeye, İsrail'i de Filistinlilerin var olma hakkını tanımaya davet etmişti. Obama'nın konuşmasından bazı diğer satır başları ise şöyle: 'Çağdaşlık ve küreselleşmenin getirdiği değişiklikler Batı'nın İslam geleneklerini düşman gibi görmesine neden olmuştur. 11 Eylül 2001 saldırıları ve aşırı güçlerin çabaları, benim ülkemdeki sivil halka yönelik şiddet eylemleri, İslam'ın tüm Batı'ya düşman olduğu izlenimini uyandırmıştır. Bugün Kahire'de karşılıklı çıkar, saygı ve güven temelinde tüm Müslümanlar ve Batı arasında yeni bir başlangıç aramak için bulunuyorum’’ demişti.

İşte Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 13.09.2011’de Obama’nın ağırlandığı o salonda bir konuşma yaptı. Erdoğan bu salonda Filistin’e yapılan zulm ve baskıların sona erdirileceğini ayrıca da Filistin Devletinin kurulacağını deklare etti.

Şimdi gelelim iki dünya liderinin yaptığı konferansta ki konuşmalarına!

Obama 2009’da Filistin’in bağımsızlığını savunuyordu. Ancak Obama Filistin’in BM(Birleşmiş Milletler)nezdinde self determinasyon talebine destek vermeyeceğini açıklaması iki lider arasında ki farkı ve vizyon farkını ortaya koydu. Obama Yahudi lobilerinin istek ve baskılarına dayanamayıp caydı. Boynunu büktü.

Neden ?

Çünkü ABD tarihine bakılırsa Yahudi lobilerinden bağımsız olarak başkanlık yarışını kazanan başkan sayısı tek tüktür. Obama da bu riski göze alamadı. Müslüman dünyasının desteğini kazanmak yerine insanlığının kazanması yerine, uluslar arası hukukun hiçe sayıldığı ve insan haklarının çiğnendiği bir düzen için destek koalisyonuna girdi.İslam aleminde ki Obama lehinde ki beklentiler kısacası FOS çıktı.

Gelelim Başbakanımız R.Tayyip Erdoğana…

Mavi Marmara Baskınından önce ‘’One Minute’’ çıkışıyla dinamitin fitini ateşleyen Erdoğan yapılan zalimlik karşısında zulme hayır diyebildi. Söylediklerinin halen arkasında. Kaç yıl geçti? Sözünden çayan var mı? Yok. Dün ne dedi? Bugün ne diyor? Aynı mı? Evet Öyle ise insanı sözü ve özü ile bir olanı tutmak gerekir.Güvenmek gerekir.

Arap Baharında olan ülkeleri ziyaret dizisi Türkiye’nin hem bölgesel gücüne hem de uluslar arası arena da kapasite ve kabiliyet gücüne etki edeceği şüphesizdir. Nitekim bölgede ki Mısır ziyaretine halkın Erdoğan’ı kendi vatanındaymış gibi destek göstermesi gelecek günlerin bir habercisidir. Türkiye’nin dış politika da etkin ve vizyon sahibi olması 2023 hedefi doğrultusunda pozitif yolda olduğumuzun sinyalcisidir.

ABD gibi 90’lardan bu yana dünyada tek güç olmayı sürdürmüş bir ülkenin lider konusunda sıkıntı yaşaması talihsizlik olsa gerek. Türkiye’nin bu kadar büyüme arzusunun yerine gelmiş olması , sağlam ve akil adamların toplandığı bir düzende başarıya ulaşması hem bölge coğrafyasının çıkarınadır hem de dünya da sulh ‘ün sağlanmasına teminattır.