Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Hepimizin havuzlu villaları, villaların kapısında da birden fazla arabası var. Az çalışıyoruz. Ve bu az çalışmanın karşılığında da aylık on bin TL maaş alıyoruz. Dünyanın en değerli kimlik kartına sahibiz. Oh! Ne ala hayat. Deniz, kum, güneş, rakı, balık. Var mı bizden iyisi? Bu söylediklerimin şakası bile kötü. Elbette böyle bir şey yok. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan insanlar için yaşamın böyle olduğu belli kesimlerde ciddi bir inanıştır. Bu durumun böyle olmasında sorumluluğu olanlar ciddi bir yanlış yapmış, içsel anlamda hatalar arttıkça da güven kaybı yaşamıştır. Bu noktada hükümetin eleştirilmesi de oldukça doğaldır.
Son iki yılda iktidarda olan Ulusal Birlik Partisi kriz ortamından hiç kurtulamadı. Gerek icraatları, gerekse kendi içinde yaşadığı sıkıntılar ülkenin en köklü siyasi partisi UBP’yi oldukça yıprattı. Bende belli çerçeveler içerisinde hükümeti ve hükümet partisi UBP’yi eleştiriyorum. Alınan kararların bizzat hükümetin kendi iradesini yansıtmadığından da eminim. Hatta bugün iktidar da hangi siyasi parti olsa bu yaşananların yaşanacağına olan inancımda oldukça yüksektir. Benim eleştiri noktam, yanlış kararlarda ısrar edip, toplumsal tepkiyi hiçe saymak. Ulusal Birlik Partisi kurulduğu günden, iktidar oldu. Şu an ülkenin en köklü ve daha öncede söylediğim gibi iktidar erkini en iyi kullanan siyasi partisi konumundadır. Toplumla bu şekilde zıtlaşmaya, partizanlıkla toplumun geneline sırt çevirmeye ve kendi iradesi dışında kararlar için mücadele etmeye hiç ihtiyacı yok. Siyasi duruş olarak hiçbir siyasi renge yakınlığım veya uzaklığım yok. Ve bu köşe de esas olarak benim değil. OBJEKTİF köşesi bu ülkede yaşayan herkesin. Çok iyi bir gazeteciyim, yorumcuyum veya her şeyin en doğrusunu biliyorum diye bir iddiam yok. Duruşuma uygun olarak tarafsız ve “OBJEKTİF” olmaya özen gösteriyorum. Her kesimden okuyucum var.
Ulusal Birlik Partisi sempatizanı bir okurum gönderdiği bir mesajda, UBP’nin bu denli eleştirilip, kötü gösterilmesinden dolayı üzüldüğünü, KKTC’nin en köklü siyasi partisinin bu kadarını hak etmediğini dile getirdi. Her siyasi parti mutlaka iktidar olmak ister. İktidar olurken en başta halkını ve bu halka vaat ettiklerini düşünecek. Ulusal Birlik Partisi iktidarda olmayı avantaja çevirip toplumla bütünleşemedi. Şu da bir gerçek ki halk tarafından hiçbir iktidara gösterilmeyen sabır şu anda UBP iktidarına gösteriliyor.
Ve doğrudur. Ortada anlaşılması zor bir nokta var. Özellikle basın her yönüyle UBP hükümetini eleştiriyor. Türkiye hükümetine yakın olan basın organları, Ankara’nın isteklerini yerine getirmede yavaş hareket eden UBP hükümetini eleştiriyor. UBP hükümetinin, Ankara hükümetinin isteklerini yavaşta olsa uygulama noktasında olması da basının bir başka tarafın da bir başka eleştiri sebebi. Ulusal Birlik Partisi kararlı, ayakları yere basan bir duruş sergilemeli. En başta kendi içindeki birlikteliği sağlamalı, ileriye doğru yenilenmeli. Hükümetin başarılı olması, toplumun kazanması demektir.
