Hatırlarsak bir aralar Türkiye’nin Fas’a döneceğini söyleyenler olmuştu fakat olmadı. 2005’e doğru İran’la Türkiye’nin arasındaki ilişkilerin gelişmesi ile İran olma kaygısı daha artmıştı. Buda olmayınca sırayı Rusya’ya getirdiler. Bir Rusya olma korkusu.
Rusya olmaktan kasıtları, Erdoğan’ın Putin’leşmesidir. Yani tek kişilik sisteme demokratik bir rejime empoze etmesidir. Bu endişelerden kaygılanılmasıdır. Bazı kesimlerin kaygıları da buradan doğmaktadır.
Rusya ile Türkiye’nin sistemleri ve toplum yapısı, birbiriyle alakalı değildir. Rusya’da Lenin ve Stalin gibi faktörler yönetime geçmişti ve toplumda düzelemeyecek zararlara neden olmuşlardı. Türkiye’de bunun tam tersi görülmüştür. Erdoğan’ın sertleşmesi noktasında, Rusya’ya benzetilmesi konuların çarpıtılmaktan başka bir şey değildir. Mesela Erdoğan’ın one minute deki çıkışına bakalım. Söz verilen şeylerin gerçekleştirilmemesiyle, liderlerin sözünde durmamasından dolayı Erdoğan’ın parlaması söz konusu olmuştur.
Gelgelim Esad konusuna ve Erdoğan’ın tavrına Suriye- Türkiye ilişkileri son dönemde bakanlar düzeyinde ilerlemişti. Orta Doğu’da esen sert rüzgarların Suriye’den geçmesi ile Esad kendi karşısında muhalefet edenlere karşı silahlı bir mücadele başlamıştı. Hatta geçtiğimiz günlerde ölümü bile göze aldım diyebilecek cesareti kendinde görmüştü. Böylelikle kanlı bir mücadeleye girdiğini gözler önüne sermiştir. Esad’in halkına karşı zulüm etmesi Erdoğan’ın insan hakları konusunda hassasiyetini okşamıştır. Böylelikle Esad’e karşı tavır almıştır. İsrail’in de Filistin’de mazlumları bombalası sonrasında Erdoğan’ın sesinin yükseldiğini gözlemlemişizdir.
Kürt meselesi, İsrail ile ilişkiler Suriye vs. Konularında kesinlikle sapma olmamıştır. Mesela kürt meselesinde pkknın eylemlerine devam etmesine karşı Erdoğan’ın politikalarında geri adım atmaması bize bir örnektir. Her gün bir ülkeye benzeten o yazarlara sözümdür ki keşke o benzetilen ülkelerde bir Erdoğan olsaydı da kurtarıcıları olsaydı. 2001 Türkiye’nin ekonomik krizden çıkışı gibi.
Tükiye’nin gelişmesini göz ardı etmemeliyiz. Şu gerçeği anlayalım ki Türkiye bugün Dersim konusunda Başbakan tarafından özür dilenecek konuma geldiyse, bu ülkede bazı şeylerin yerine oturduğunun göstergesidir.Türkiye’de devam eden süreçler hakkında her konuda olduğu gibi Dersim Konusunda da muhalefet olanlara lafım şu dur ki; Zararın neresinden dönersek kar dır.. Bu zarar öyle ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu da zarara sokacağa benziyor bu konu hakkında detaylı yazımızı haftaya yazacağız. Tekrardan diğer yazılarımızda buluşmak dileğiyle…