İnsanlara duymak istemediklerini söylediğiniz zaman her zaman kötü olarak bilinir ve eleştirilere tabii tutulursunuz. Atalarımızın, ‘doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ söylemi de bunun en güzel örneğidir.

Bunca zaman ülkemizde hep pembe tablolar çizilmeye çalışıldı. Ekonomimiz iyi, maaşlarımız iyi, yakında Kıbrıs sorunu çözülecek, dünya ile bütünleşeceğiz denildi… Mevcut tablo bu durumdan çok uzak olsa da kimse aksini dile getirmeye cesaret edemedi…

Arada aslan yürekli birkaç kişi çıkıp ‘Kral çıplak’ dedi onlara da veryansın ettiler. O isimlerden biri de Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Halil İbrahim Akça’ydı. Özellikle geçtiğimiz gün sendikaların gerçekleştirdiği eylemlerin halkı son derece mağdur ettiğini belirtti. Herkes ayağa kalktı. Sayın Akça’ya haddini aşan bazı söylemlerde bulunanlar da oldu.

Halbuki pozisyonunun da ötesinde Sayın Akça da şu anda bu ülkede yaşayan ve ülkedeki sorunlardan etkilenen bir vatandaştı. Elektrik kesintileri olduğu gün sokağa çıktığımızda vatandaşlar ve esnaflar da Sayın Akça’nın söylediklerinden farklı hiçbir şey söylemediler bize… Hatta çoğu çok sert bir dille eleştirdi bu tutumu. Bizler de bunları sayfalarımıza taşıdık. Ancak kimse rahatsızlık duymadı…

Ancak bu açıklamayı Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi yapınca eleştiriler de arkasında geldi. Sayın Akça’nın dün ifade ettiği gibi bizlerde kendisine gösterilen bu tepkiyi anlamakta güçlük çektik… Ancak ne yazık ki yine bazı belli güçler, ellerine geçen ilk fırsatta doğru söyleyeni ya da kendilerinin duymak istemediği şeyleri söyleyenleri eleştiri yağmuruna tuttular.

Her zaman duymak istedikleriniz söylenilmez size… Bazen gerçekleri de duymanız gerekir. Ancak hala gerçekleri duymaya ve eleştiriye tahammülünüz yoksa o zaman en iyi yol ya kulağınızı tıkamaktır ya da daha yüksek tonlu bir sesle bağırmaktır. Ancak bu da gerçekleri göz ardı etmeye yeterli olamaz.