Magna carta ve 42 gün

GEÇTİĞİMİZ günlerde, İngiliz Avam Kamarası, tarihinin oldukça önemli günlerinden birini yaşadı...

 GEÇTİĞİMİZ günlerde, İngiliz Avam Kamarası, tarihinin oldukça önemli günlerinden birini yaşadı...

İktidardaki Gordon Brown Hükümeti, terör zanlılarını, gözaltında tutma süresini uzatan yasa taslağını kazanmak için olmadık yollara başvurdu..

Rüşvet iddiaları, yıllarca yüzüne bakılmayan milletvekillerinin el üstünde tutulup, çeşitli vaadlerle ikna edilmesi, bir sürü dedikodu, Westminster’in tarihi koridor ve odalarında dilden dile dolaştı..

Serin parlamentonun, kalın , zırh gibi duvarlarından, Londra’nın ılık yaz günleri sıcağına karıştı..

 

Oylama bitti, bitmesine.. Ancak, onu izleyen olaylar, en tecrübeli, en emektar, “ Artık görmediğim bir şey kalmadı” diyen politikacılara bile “ Pes doğrusu” dedirten cinsten gelişti..

“Politikada, yeni bir şey olmaz” diyen yılların politikacıları bile, gelişen olaylar karşısında, ne diyeceklerini bilemediler..


Demokrasinin beşiği İngiltere, Gordon Brown’nın terör zanlılarını göz altında tutma süresini, 28 günden 42 güne çıkartan kararıyla, özgürlükleri de ciddi şekilde kısıtlama altına alma yolunda ilk adımı attı..

Gerçi yasa kesinleşmeden önce Lordlar Kamarasına  gidecek.. Ve büyük ihtimalle, orada kabul edilmeyip, reddedilecek..

Ancak, bugün  15 Haziran .

Dünya demokrasi tarihinin en önemli belgelerinden Magna Carta’nın, imzalandığı gün..

Ve Magna Carta’nın imzalandığı Windsor- Stanes arasındaki bölge , İngiltere’de.. Başkent Londra’nın güneyinde..

1215’de imzalanan, “ Büyük Özgürlükler Sözleşmesi”nin imzalanmasının üzerinden  793 yıl geçmiş..

Asırlar önce,  kralın yetkileri hususunu karara bağlamak için Papa 3. Innocent,  İngiltere Kralı John ve baronlar arasında imzalanan anlaşmanın, 39’uncu maddesi, bugün bile oldukça önemli..

Zaten, günümüzdeki anayasal düzene kavuşana kadar yaşanılan tarihi sürecin en önemli basamaklarından biri de Magna Carta’nın imzalanması olarak kabul ediliyor..

Ne diyor, Büyük Özgürlükler Sözleşmesinin 39’uncu maddesi ;

“- Özgür hiç kimse, kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip, hüküm giymeden tutuklanmayacak, sürgün edilmeyecek veya herhangi bir şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır”

Evet aradan geçen tam  793 yıl sonra, Gordon Brown iktidarı, sadece 9 oy fazlasıyla, 28 günlük gözaltı  süresini, 42 güne çıkartmayı başardı..

Terör şüphesiyle polisin göz altına alacağı kişiler, 42 boyunca polis gözaltında tutulacak, sorgulanabilecek..

Kendi partisinden 36  “isyankar” milletvekiline rağmen , Başbakan  Brown, istediği süreyi “şimdilik” kazandı.. Şimdilik diyoruz, Lordlar Kamarası son sözü söyleyecek..

Gelelim, konunun bir başka yönüne..

Muhafazakar ve Liberal Demokratlar’ın tamamına yakınının “ Hayır” oyu verdiği yasa değişikliğine en büyük tepki ise, Gölge İçişleri Bakanı David Davis’den geldi..

Hem de ne geliş..

Muhafazakar Parti’de liderlik savaşını, David Cameron’a kaptıran Davis, özgürlükler ülkesi, Magna Carta’yı imzalayan Birleşik Krallık’ta, “özgürlük ve  hürriyetlerin” kısıtlanmayacağını ifade ederek, istifasını basıverdi..

Amacının, konuyu yasanın hürriyetleri kısıtlayamayacağı konusuna çekmek olduğunu belirten  Davis, buna fazlasıyla kavuştu..

Öyle ki, Davis’in istifasıyla boşalan seçim bölgesinde yapılacak ara seçimlerde, ne iktidardaki İşçi partisi, ne Liberal Demokratlar, ne Britanya Milliyetçi Partisi (BNP) , ne  de  Loonatic Parti (Deliler Partisi) , David Davis’in karşısına çıkmaya cesaret edebildi..

Vergi yükümlülerine 80 bin sterline mal olacak ara seçimin şimdilik tek adayı var.. O da Davis’in kendisi..

 

İşçi Partisi, kamu oyu yoklamalarında son yılların en düşük popülerlik seviyesindeyken, ne ara seçimle uğraşmak derdinde, ne de ana muhalefetin acendasına girmek arzusunda..

Öte yandan her ay kamu oyu yoklamalarında halkın desteği  yükselen David Cameron başkanlığındaki Muhafazakar Parti , bir anda gündemi tamamen kaplayan David Davis ile pusulasını nereye döndüreceğini bilemiyor..

Bir yanda, partinin tek vücut görünme zorunluluğu.. Diğer yanda, liderlik yarışını adaşı David Cameron’a kaptıran  Davis’in, adeta “ Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” örneği istifa ve ara seçime gitme taktiği..

Basının büyük kısmı Davis’i, gündemi değiştirmek, dikkatleri üzerine çekmek istemekle eleştirirken, milletvekilliğinden istifa eden Gölge İçişleri Bakanının şövalyece davranışı, yavaş da olsa “özgürlük-hürriyet” savuncularından giderek büyüyen bir destek buluyor..

İngiliz siyaseti, kendi iç çalkantılarını belki de ilk kez böylesine bir çıkışla ortaya döküyor..

Hem İşçi Partililer, hem Muhafazakarlar, David Davis’in , kimilerine göre “ kahramanca”, kimilerine göre “ çılgın, delilik “ olarak nitelenen davranışının sonucunu merakla bekliyor..

Evet, özgürlüklerin , demokrasinin beşiği Birleşik Krallık’ta, aradan geçen 793 yıla rağmen, özgürlüğün nerede başlayıp, nerede biteceği tartışmaları daha devam ediyor..

Bu haber 349 defa okunmuştur

:

:

:

: