Değerli okurlar başlığımızdan da anlaşılacağı gibi de RUM tarafı BAN Kİ MOONU kıskaç altına aldı gibi gözüküyor, BM güvenlik konseyi üyelerinin üç tanesi RUSYA,ÇİN ve FRANSA koşulsuz RUM tarafını destekliyor. Şu anda da ÇİN devlet petrol şirketi NOOBLE ve DELEK enerji şirketlerine satın almak için talep etti, bu teklif özellikle de ABD için nasıl karşılanacak gerçekte çok merak ediyorum. HRİSTOFYAS gelişmeler ile KIBRISI daha da zora sokacak beklide sorunun çözümü daha da zorlaşacak.

BM GS BAN çoklu konferans çağırabilecek mi? Beklenen gelişmelere göre hayır çağıramayacak çünkü HRİSTOFYAS katılmayacağını açıkladı. Ancak RUM’UN politikasından biraz anlarsam şunu yapacaklar katılsak bile TÜRK tarafının vereceği tavizleri bilmek isteriz uzlaşamadığımız konulardaki açılımları yapsın ona göre de biz katılırız diyecektir. BM KIBRIS özel temsilcisi ALEXSANDER DOWNER de geçen hafta TÜRK tarafında ki temaslarında ses çıkartın da TÜRK tarafı suçlanıyor demişti yani oklar yine bizim tarafa yöneliyor.

50 yıldır görüşmeler devam ediyor benim konuştuğum RUM eski dışişleri bakanı NİKOS ROLANDİS 14 kez anlaşma olabilecek şekilde yakınlaşma oldu ama RUM tarafı bu olumlu havayı hep bozmuştur. 1983 de anlaşma imzalanıyor eski RUM başkan SPİROS KİPRİANOU anlaşma ortamını bozdu dedi ROLANDİS kendisi de DIŞİŞLERİ bakanlığından istifa etti DENKTAŞ da o boşlukta KKTC yi ilan etti ve sizleri devlet sahibi yaptı demişti sn ROLANDİS.

Ancak bakacak olursak hep te TÜRK tarafı suçlanıyor anlaşma istemiyor diye biz kendimizi anlatamıyor muyuz yoksa başarısız mıyız? Gerçekten çok düşünülmesi gerekir yoksa biz bu ulusal dava konusunda tek ses olamıyor muyuz? İşte değerli okurlar TÜRK VE RUM politikasının en büyük farkı burada önümüze çıkıyor, RUMLAR ulusal davalarında tek ses olabiliyorlar biz ise 101 ses ancak olabiliyoruz.

Yıllarca DENKTAŞ yine kendi içimizden anlaşma istemez diye suçlandı yerden yere vuruldu RUM siyasetçileri bozan taraf kendilerinin olduğunu itiraf ediyor ancak iç siyaset uğuruna yine biz kendi kendimizi yemeye devam ettik. RUM tarafı öyle yapmıyor bir kavga ortamı içerisinde olsal bile ulusal konsey kararlarına bağlıyız diyebiliyorlar. Nedir bu karalar özeti şu ADA da “işkal” sona ermedikçe TÜRK göçmenler ayrılmadıkça ve RUM kuzey göçmenleri yerlerine gitmedikçe anlaşma olamaz işte hepsi tek ses. 77-79 doruk anlaşmalarına bağlıyız diyorlar ki bu anlaşmanın temeli yeni bir federatif ortaklıktı ancak yeni bir devlet, KIBRIS CUMHURİYETİNDEN de vazgeçme yok bunu ısrar ile devam ettirmek istiyorlar.

Biz ise her on senede yeni bir politika ile yeni stratejiler içte ise farklı görüşler zaman zaman da her kafadan bir ses böyle dış politika mı olur canım hadi sende demezler mi? Bizler dış politika ile iç meseleleri karıştırıyoruz birde hala daha kıskançlık var bir bilene sormayı hazmedemiyoruz, açıkçası koordinasyon yok.

Bu doğal gaz konusu ile RUM tarafı büyük işler peşinde bizler ise güney Akdeniz de bulunan haklarımız konusunda sessiz kaldık gibi bir hava esiyor. İSRAİL ile Yunanistan üzerinden 2000 megavatlık elektrik taşıyacak bir hat üzerinde anlaşma yaptılar.

Rum tarafında muhalefet HRİSTOFYASA etkin karşı çıkış ile elini güçlendiriyorlar ve bunu bilerek bir strateji izleyerek yapıyorlar. bizim tarafta ise öylemi oluyor biz tatlı bir uzlaşı içine girdiğimizi göremiyorum. Birinin ak söylediğine diğeri kara söylemeye devam ediyor. Eninde sonun da halk iradesinin galip çıkacağına inanıyorum.