Koskoca Larnaka kentinden 1974 sonrasında Rumca ismiyle Trigoma yani Yeni İskele’ye göç eden soydaşlarımız savaşın acılarını ve tüm mülkiyetlerini bırakıp geldiler. Bu Larnakalılar maalesef geride bıraktıkları mülkiyetlerine karşın küçük bir köye tıkılıp kaldılar. Bugün aradan geçen 38 yılda İskeleliler yavaş yavaş kendilerine gelmeye uğraşıyor. Ancak geride bıraktıklarına karşın adı ilçe olan ancak ne şartları ne de imkanları ile gerçek bir ilçeye kavuşamadılar. Bir ilçe düşün ki; itfaiyesi olmasın. İtfaiyesi olsun ama ilçe merkezinden kilometrelerce uzağa konuşlansın. Çıkan her yangında ya Mağusa ya da Geçitkale itfaiyelerine muhtaç kalsın. Bir ilçe düşünün ki kendi hastanesi olmasın. Tam teşekküllüyü boşverin sağlık ocağıyla yetinmek zorunda kalsın. En insani değerlerden mehel görülen sorunların listesi daha da kolay uzayıp gidiyor bölge için… Üstelik sahilinde simsiyah katran atıkları, havasında elektrik üretim tesisinin toz bulutları, taş ocaklarının tozu dumanı peşkeş çekilen araziler devletin öldürdüğü yatırımlar ve yatırımcılar. İşte bu coğrafyada bu ülkeyi ne kadar çok sevdiğimi ve ne derece sahip çıkmamız gerektiğini çok daha kolay anlıyoruz. Şimdi bu bölge üzerine yine önemli oyunlar oynanıyor. Siyasilerimizin gözden ırak gönülden de ırak dediği İskele-Karpaz yöresi seçim zamanları dışında yalnızca çıkar sahiplerinin talepleri doğrultusunda hatırlanıyor. Bu bölge tırnaklarını toprağa geçiren ekmeğini taştan çıkaran köklerini bu topraklara salan vatandaşlarımız tarafından her geçen gün terk edilmemek üzere savaşın merkezi olsa da maalesef göç bu toprakların da kaderi oluyor. Devlet eliyle yaratılan yatırım geliştirme ajansı (YAGA) gibi kurum ve kuruluşların işte bu noktada daha da sorgulanması en önemli ihtiyaçtır. Dev yatırımların ve aslında ülke insanımızın ne kazandığını yeniden sorgulamamız gerekir. Bir yanda yabancı sermayelere peşkeş çekilen, kaynak sağlanan projeler varken ülkenin gerçek anlamda hiçbirşey kazanmadığını gayet net herkes görebiliyor. Öte yandan bu topraklarda doğan bu topraklarda büyüyen tüm mal varlığını bu topraklara yatıran bir çok işadamı ise devletin bürokrasi ve benzer engellemeleriyle yok edilmek isteniyor. İskele-Karpaz bölgesi parlayan yıldız oluşu ve özellikle gelecek vaat etmesiyle tüm bu yanlışlıklara yeniden açık bir vaziyette devletin gerçekten ilgi göstermesini bekliyor. Bu bölgeyi çevre kirliliğinin, dolum tesisinin, kanser bulutlarının, doğa katliamının bölgesi değil turizmin, eğitimin, gençliğin hatta sporun merkezi olarak görmek istiyoruz.
