Bir garip ülkedir Türkiye…

Ne ülke ama? Sabotaj mı; ihmal mi; üç-beş kuruş daha az nakliye parası ödemek isteyen işgüzar bir komutan tasarrufu mu?

Ne ülke ama? Sabotaj mı; ihmal mi; üç-beş kuruş daha az nakliye parası ödemek isteyen işgüzar bir komutan tasarrufu mu?

Daha belli değil… Kaza dedik, şimdilik üstünü örttük, “Hayat devam ediyor” dedik, “normale” de geçiverdik…

Mermer satranç takımı, Bayat kilimi karşılığında plaket değiş tokuşu da yapıldı daha dün Afyon’da içki yasağı yapmaya kalkışan “vali beyin” odasında boş bakışlı, badem bıyıklı vali bey ile çok özel paşam arasında…
Kimisi “akıl tutulması” dedi, kimisi “ne olmuş yani, ölenle ölünmez, hayat akmaya devam ediyor” dedi, paşa daha edepli davrandı… Sanki plaketi başka birisi vermiş gibi, herkesi enayi yerine koyarak vilayetteki hediyeleşmenin ani geliştiğini, reaksiyon gösteremediğini, Bayat kilimini, satranç takımını alma durumunda kaldığını söyledi… Yani “nezaketten” öyle davranmış…

Sonra öğreniyoruz ki işgüzar vali Afyon’un o meşhur Manda kaymağı da, lokumu da ve hatta sucuğundan da paşaya ikram edip şehrinin reklamını yapacakmış ama kilim ve satranç takımıyla yetinmiş…
Ne diyelim, şükür mü, el insaf mı?
Başbakan İstanbul’da fink atıyor, hastane ziyaret edip bakanına geçmiş olsun diyor… Elbette diyecek… Ama, Afyon’da ne oluyor dönüp bakmıyor, işi çevre ve orman bakanına havale ediyor…

Bakan bilgili… Daha önce de barajların müdürüydü ya, biliyor baraj kurmayı hem halka hem de medyaya… “Bir kazadır oldu” deyip geçiştiriyor, “Hindistan’da, Pakistan’da olduğu gibi bir kaza…”
25 genç evlat hayatını kaybetmiş… Bu 25 evladın 16’sı daha dört hafta önce askere alınmış… Hepsi üniversite mezunu, ikisinin lisansüstü eğitimi de var… Kısa dönem asker olmuşlar, basıp parayı bedelliden yararlanmak istememişler…
Bakan “Olur böyle şeyler, bak Pakistan’da da, Hindistan’da da oluyor” diyor, başbakan ise buyuruyor en haşin ses tonuyla “Medya abartmasın bu işi…”
Başbakan haklı… Ölenler kendi oğulları değil nihayette… Onlar bir şekilde “hallettiler” askerlik meselesini, kırdılar gemiciklerinin dümenini hayat okyanusuna… “Medya elbette abartmasın bu işleri” ama sormasın mı “Ne oldu Afyon’da?” Yasak mı soru sormak?
34 vatandaş 28 Aralık gecesi Türk uçaklarıyla katlediliyor, “Terörist sandık, bir kazadır oldu” deniyor, özür bile dilenemiyor, soruşturma raporu bir türlü tamamlanıp açıklanamıyor…

25 can hangi sebeple olursa olsun bir gece yarısı kurallara aykırı şekilde yapılan cephane sayımı veya depoya yerleştirilmesi veya her ne halt ise nedeni bir mühimmat deposunda katlediliyor, basit bir “Kazaydı, hayat devam ediyor” açıklaması yapılabiliniyor?
Başbakan çok seviyor ve sıklıkla tekrarlıyor bu sözü, aynen hatırlatmıyorum: Edep yahu!
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar “Kıyamet nedir?” diye…
Hoca düşünmüş, “İki tür kıyamet var” demiş… “Birisi küçük kıyamet, diğeri büyük kıyamet…”
Merağa düşmüş dinleyenler. “Nasıl yani hoca?” Demişler… Hoca cevap vermiş, “Bakın canlar” demiş “Benim hanım ölürse bu küçük kıyamet olur. Ama ben ölürsem büyük kıyamet olur…”
Doğrudur, her insan için kıyamet kendi ölümüdür ama hayatı o kadar da bencil yaşamak doğru olur mu? Elbette anlamalı ve kabul etmeliyiz ki başkalarının ölümü de onların kıyametidir.

Afyon’da 25 kıyamet yaşandı… 25 genç evlat… Astsubay, uzatmalı çavuş er veya erbaş, 25 can, 25 evlat büyük kıyameti, tüm Türkiye ise onların ebediyete yürütülmeleri nedeniyle küçük kıyameti yaşadı…
Ve birisi çıkıp hala daha inkâr siyasetine, millete küfrederek, azarlayarak, bağırarak, terbiyesizlikle ayar çekmeye çabalıyor…
Yeter yahu… Edep yahu…
Bu haber 1749 defa okunmuştur

:

:

:

: