Kaç yıl oldu hatırlamıyorum yazmak, üretmek bir şeyleri gün ışığına çıkartmak, güzelliklere imza atmak , çok sevdiğim okuyucularımla kurmuş olduğu köprüde buluşmak bana son derece keyif verir, yaşama sevincimi arttırır ve beni hayata bağlar. Henüz küçücük bir çocukken on yaşımda ilk şiirimi yazmıştım. Dört yıl sonra ilk bestemi yapmıştım. Yıllar birbirini kovaladıkça akan zaman diliminde ardarda şiirler ve besteler dize dize bembeyaz sayfalarda siyah, renkli mürekkeplerle o saf
tertemiz sayfalarda ve beynimde hayat bulmaya çalıştı. Ürettiklerim, yarattıklarım siyah mürekkepli kalemlerle yazdım. Asil, içinde masumluğu, umudu barındıran renk. Daha çok daha sağlıklı üretebilmek için sporla harmanladım ürettiklerimi araştırmalarımı ve gözlemlediklerimi. İki bin yedide İstanbul Boğazı'nı karşıdan karşıya yüzdükten sonra (Kanlıca'dan Baltalimanı'na) Türkiye Cumhuriyeti'nden magazinci.com 'da yazma teklifi geldi. İlk röportajım Sayın Ferdi Sabit Soyer'le
oldu. O dönemin Başbakanı ve sonrasında 17.4.2009 Star Kıbrıs Gazetesi'nden gelen teklifi değerlendirerek haftada bir gün yazmaya başladım. İlk yazmış olduğum köşe yazımın adı 'Herşeyi Sevebilmek Mutluluktur' içimde herşeye karşı öyle bir sevgi taşıyorum ki o küçücük yüreğim taşı, toprağı, bitkiyi, insanı, ama canlı, ama cansız. Kıbrıs'ımı doğduğum topraklarımı çok çok seviyorum. Türkiyemi de çok seviyorum. Atalarım Türkiye'yi hiç görmeden göçüp gittiler. Nur içinde yatsın babacığım. Türkiye aşkını bana aşıladıktan sonra göçüp gitti. Ve benim o kadar çok gerçek dostlarım vardır ki Türkiye'de iyi ve kötü günlerimde hep yanımdalar. O küçücük yüreğimde dünya insanını ayırmadan herkese yer vardır ve bütün insanlık için kalbim atıyor.Rum, İngiliz, Yahudi, Fransız, Ermeni, Arap , Afrikalı hiç farketmez. Canlılar eşittir, yaşam haktır. Biz (insanlık) insanlar elele vereceğimiz yerde birbirimizi yiyip bitiriyoruz. O yetmezmiş gibi çevreyi, evreni kirletiyoruz. Acımasızlık, vicdansızlık aldı başını gidiyor. Bu saçma sapan kavgalar, savaşlar yerine sevgi savaşları başlatsa insanlık ve sevgi yarışları düzenleyip yol alsa her insan inanıyorum ki çirkinlikler zamanla eriyip gidecek ve dünyamızı terkedecek. Ah! Bir azmetse insanlık sevgiyi ve herşeyi herkesi sevebilse. Bir zamanlar Afrikalıların yaptığı gibi azimleri uğruna verdileri savaşla köleliği yendiler ve günümüzde beyaz insanlara meydan okudular ve okumaya da devam ediyorlar. Sporda sanatta, bilgelikte ve politikada Barack Obama kökleri kölelikten gelme. İkinci kez o dünya tahtına oturdu. dilerim o azmini, hırsını vermiş olduğu savaşı çevreciliğe, güzelliğe ve herşeyden önce dünya insanını sevgi ile kaynaştırır ve hemen hemen her yazımda yazdığım gibi dünyamızı barutlardan, silahlardan arındırır. İşte o zaman tarih yazarve ölümsüzleşir.
İsrail'in kutlamaları beni çok üzdü ve ürküttü. Amerika'ya karşı ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar yakın dedi! Ne demek istedi? Bilindiği üzere İsrail İran'ı vurma hayali içinde. Kuzey Kore nükleer silah üretme peşinde, Suriye bir inadın peşinde. Dilerim Türkiye'yi bütün bu çirkinliklerden uzak tutarlar ve yukarıda da belirttiğim gibi Obama'nın hırsı güzelliklerden yana çalışır. Oysa ki bugün dünya liderleri senede bir gün Zeki Müren'in dediği gibi bir araya gelseler çevreyi, dünya coğrafyasını, tarihi ele alsalarve silah tüccarlarına silah yerine dünyamızın akar sularını temizleme kazançları sağlansa. Bitkilerin verimi arttırılsa, ürettikleri silahlardan kat kat gelir sağlarlar ve dünyamızda bu girmiş olduğu kaostan kurtulur.
Bunun yanısıra ben annelerede seslenmek istiyorum. Dünya annelerine ne olur ayaklanın! Çocuklarınızı cepheye göndermeyin sizler gidin hangi ülkede olursanız olun. O zaman kimlerle savaşacak bu silah tüccarları?
Dünyamızı, çevremizi seven ve gücü olan her insan Moğolistan'a gitmeli ve Dukha halkını tanımalı (Rusya Çin arası) Burada yaşayan Türkler Moğolistan'ın Kuzey sınırındaki Sayan Dağlarında hayatlarını sürdürüyorlar. Türkçe konuşuyorlar dünyada benzeri olmayan en saf en eski sırlarla yüklü Türklerdir. Bundan onbin yıl önce gibi yaşıyorlarlar günümüzde. Her şeyi ortaklaşa paylaşıyorlar aralarında. İnsan ayrımı yapmadan, eşitlikçi ilişkiler var. Suç işlemiyorlar. Kadın erkek herkes eşit kimse kimseden üstün değil. Ren geyikleri ile birlikte vahşi göç yollarında dolaşıyorlar. Dere suları kirlenmesin diye ellerini derelerde yıkamazlar. Doldurmuş oldukları kovaları derenin çok uzağında ellerini yıkıyorlar. Her canlının bir ruhu olduğuna inanıyorlar ve hiç bir canlıya dokunmadan yaşamaya çalışıyorlar. Ağaçlarda yetişen meyvelerle karınlarını doyuruyorlar. Günümüzde bu denli hassas düşünceli insanların var olması çok güzel. Bizim durumumuzdaki insanlık tanımalıyız ve ders almalıyız.
Sizi Seviyorum