Kıbrıs Türk Edebiyatından…

1953 yılında Limasol’da doğar. İlk ve orta öğrenimini aynı kentte tamamlar. Ardında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirir. Çeşitli okullarda öğretmenlik yapar, 14 yıldan sonra emekliye ayrılır.

FİLİZ NALDÖVEN

1953 yılında Limasol’da doğar. İlk ve orta öğrenimini aynı kentte tamamlar. Ardında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü bitirir. Çeşitli okullarda öğretmenlik yapar, 14 yıldan sonra emekliye ayrılır.
İlk şiirleri Leymasun’da yayınlanan Kaynak dergisinde görülür. Şiirleri Varlık, Broy, Türk Bankası Kültür Sanat, Yasemin adlı dergilerle çeşitli gazetelerde yayınlanır.
“ KÖŞEDE DURMAK” oyunuyla 1984’te Lefkoşa Belediyesinin oyun yazma yarışmasında ikincilik ödülü alır. Oyun 1985 yılında sahnelenir.
Naldöven, liselerde okutulan Kıbrıs Türk Edebiyatı kitaplarında, 74 Sonrası Kıbrıs Türk şiirinde önemli yer tutanlardan biri olarak gösterilir. Genel olarak bu dönem şairleri şiiri politik/ ideolojik anlayışın kısır döngüsünden kurtarırlar. Bu anlayışa dikkat çeken iki kadın şair: Feriha Altıok ile Filiz Naldöven’dir. Naldöven, düşünsel derinliği olan imge yoğunluklu bir şiir geliştirir.

SEVGİDEN DOĞMA (1987)
İlk şiirlerinin yer aldığı kitabıdır. Daha sonra 1994’te ikinci baskısı yapılır.
1988 yılında da EDEBİYATTA KIBRISLI TÜRK KİMLİĞİ adıyla yayınlanan kitapçıkta da şairin Londra’da gerçekleştirilen 1. Genç Kıbrıslı Aydınlar Paneli bildirileri- Varlık Yayınları- Kıbrıs’ta Oyun Yazma Sanatı başlıklı bölümler yer alır.
YENİ DOĞAN BEBEĞE ÖĞÜT
söyle annene bebek
önce sevsin okşasın seni havadan önce
saçlarını okşasın geceleri yatarken
sabahları öpücükle uyandırsın beynini

söyle annene bebek
dokuz ayın sancısını dağlar gibi
yığmasın çepeçevre her yanına
uykusuz gecelerinin suçlusu sen değilsin

söyle annene bebek
koparacaksa her filizi ağaçtan
filizi büyütmesin…

Filiz Naldöven, uzunca bir süre Bayrak Televizyonunda Şiir Programları da yapmıştır. Aşağıdaki şiirde de sevdiğine şöyle seslenir:

“ ellerini bana ver
Şimdi istersen gidebilirsin
Ayaklarını istemem…”

Kirpiklerinle yüreğime şiirler yazabilirsin
Ellerini bana ver
İki ucu birleştirecek gücüm yok
Bilirsin…”
(Mağma Mave Ra, 1994, s. 31)

Yaşamak konusunda kararlıdır Naldöven… İnsanca yaşamalıdır, yaşanacaksa, dolu dolu üstelik… Belki de hesapsız kitapsız olmalıdır… Kim bilir?

YAŞAMAK

yaşamak
Doludizgin yaşamak
Dudaklarım unuttuğum yerden gelmeli
Düşüncelerim dörtnala…

Yaşamak
Deniz deniz yaşamak
Ellerim Afrika sıcağında bulut
Avuçlarımda tamtamlar en güçlüsünden…

Yaşamak umut umut yaşamak
Başım kutuplarda taşlaşmış
Düşüncelerim dörtnala
Ellerim buzullarca akşamsız…

Yaşamak, yanardağlarca yaşamak
Yüreğim güneşte, kanım kıpkızıl
Lavlar tünel açmakta gözbebeklerimde…
Yaşamak!
Heyyy!
İnsanca yaşamak…
(Mağma Mave Ra, 1994)



AŞK BEN’İ YIKA (1999)

Peyak Kültür Yayınlarından çıkan kitap, o günlerde yankı bulur. Yine aynı yıllarda zaman zaman KIBATEK etkinliklerine ve şiir akşamlarına katılır.

“Aşk ben’i yıka
Kırmızı küpte o daracık avluda
Kıvırcık saçlarımı aç
Yeşil sabun sık tarakla
Aşk yıka ben’i
Onar o girdapta…
gidiyorum ben
batıksu gemisine
çıkarmalıyım oyuncağı karasandıktan…”

Bener Hakkı Hakeri, 2000 yılında çıkardığı “ Kültürümüzde Sanatçılar ve Yazarlar İsimler Sözlüğü “ kitabında Filiz Naldöven’in son yazdığı şiirlerde 1960’larda Türkiye’de görülen absürd(saçma) şiirin izleri bulunduğunu yazar. Ayrıca yine Hakeri, Naldöven’in Kıbrıs Türk Şiirine yazdıklarıyla özgünlük bakımından katkısının olmadığını belirtir.(s. 58) Şiirin doğuşunu anlatan, aşağıya aldığım örnek bunlardan biri sayılabilir.

KİMSİN SEN?

Suçlu kan sonsuz bakire
Kirinden arınamamış Macbeth!

Uçurumdan sıyrılır kan
Gömlek değiştirir
Manastırın kalın gölgelerinde…

Çanlar sırları çalıyor!
Şiiri doğurtuyor ebe…

(Aşk Ben’i Yıka, 24)


GÜN KIRILDI

Ah’ınızı kestiniz mi?
Gördünüz mü kanayan ırmağı
Oturup bendine öfkenin?

Ruhuma aynalar tutun
Ben ölünce bakarsınız
Ayna, değişik bir hal’dir
Sorarsınız:
Vaha mıydım, kendime ne ayırdım?

Tel tel açmalıyım düşüncemi
Bir düz bir ters oynamalıyım.

Zaman denize attı kendini
-Mavi de olur şaşmam
Dağarcığına düş koydu dağa çıktı inmedi
Eşkıya!
(Aşk Beni Yıka, s. 19)

Aynı kitapta yazılı şiirlerinde sanki daha içine kapanıktır, Naldöven… Adeta imgelerin gölgesine sığınır ve duygularını belli belirsizlikle anlatır.

ISSIZ

Yasemin yazlarımı döktü
Avlu bembeyaz
Titriyor omurgamdaki ağaç

Hücre kapılarında ısrarlı duruşum
Saklı olan belli
Korku olan
Eski limana bağlı halat

Tutuyorum
Öteucu deniz feneri
Arabölge
Kar-anlık
Çeksem?
Kayıp ayaklarım…
Dürtsem?

“ ya uyurgezer bir yılansa?”

Dehşetle gülüyor
Omurgamdaki ağaç
Girdabıma çekilip!...
(Aşk Ben’i Yıka, s.9)

Şiirlerinde imge bolluğu dikkati çeker. Bilindik sözcüklerden farklı anlamlara kaçar. Anlaşılması, yorumlanması zor şiirlerdir.

SİM DOLU AY

Göğsümde sim dolu ay
Kırılıyor anne!
Tuhaf tarihimizin anısına
Açıyor yediveren nergis acıda kokan
Kapalı tuttuğum dipyara ta rahimde!

Toy bir papatyaydım
Kurşun döküldüğünde ruhuma…
Çıkmadı o korku anne!

Kalbimde asimetrik yürüyüş
Issız bir kahkaha kırılıyor
Tut!
O pencerenin kapandığı yer
Kapıların usulca kitlendiği…
Ne içerde ne dışarıda oluşum anne!

(Aşk Ben’i Yıka, s. 43)


Kısa şiirler bana her zaman daha sıcak gelir nedense… Az sözle çok şey anlatmak hoşuma gider belki… Yahut, yoğun anlatımlardan hoşlanıyorum diyelim…

IV-
Gün kırıldı!
Eski bir vazoydu.
Solgun çiçekli entarimi
Çıkardım.
(Aşk Ben’i Yıka,s. 23)


… konuşma aşkı! Ruhunun dehlizlerinde kal!
Eritecektir rutubeti hayatın
Herşeyi! Dile döktüğün her şeyi!...

(Aşk Ben’i Yıka, 25)


KAV

Kar patlıyor dağdan
Hibe etsem kimse almaz hüznümü
Uçurum atıyorum köprülere hem teninden
Mustarip bir rüzgar…

Irmağın ağzı eridi kar
Suyun yediği mermer yunanca bir heykel.

Kitle ateşi ırmağa ve gel…

Bir döneme damgasını vuran Sevgili Naldöven’e şiire nice güzel yolculuklar dileğiyle…
Bu haber 3018 defa okunmuştur
  • Arife Retvan - 29.06.2016 Çok degetli ve özel bir meyve ağacı ydi. Ağaç yıkıldı ama meyveleri hala tadında yenebilecek kalitede. Mekanı Cennet olsun.

:

:

:

: