KKTC’nin sahne telaşı

“Dur bakalım ne olacak?” diye diye bugünlere geldik. Hala ne olacağını beklemeye pek meraklıyız.

“Dur bakalım ne olacak?” diye diye bugünlere geldik. Hala ne olacağını beklemeye pek meraklıyız.
Yurttaşız diye k.çımıza yediğimiz tekmelerin her geçen gün sayısı artıyor: Dur bakalım ne olacak?
Memleketimizi misafir gibi seyrediyor, her geçen gün uzaklaştırılıyoruz: Dur bakalım ne olacak?
Boğazımızdaki lokmaları sayıp birer birer eksiltiyorlar:Dur bakalım ne olacak?
Ödediğimiz vergilere karşılık sağlık, adalet, eğitim haklarımızı devletten alamaz olduk:Dur bakalım ne olacak?
Gelen Türk giden Türk deyip bizleri İngiltere’ye, Avusturlaya’ya, Kanada’ya…yollattılar. Her birimizin yerine onlarca kişi getirttiler.Dur bakalım ne olacak?
Faşizan baskılarını artırıp, tehdit ederek, polisimizi üzerimize sürerek yıldırmaya, korkutmaya, bastırmaya çalıştılar:Dur bakalım ne olacak?
Kadınların yaşamdan dışlanmasına neden olan uygulamaları artırıp, söylemleri beslediler:Dur bakalım ne olacak?
Laik devlette imam hatip açıp, külliye inşa ettiler: Dur bakalım ne olacak?
Doymadılar, yediler, yediler… Etimizden et kesip yiyecekler nerdeyse: Dur bakalım ne olacak?
Onlar kalkındıkça bizler ezildik. Bizler ezildikçe onlar kalkındı. Gözümüzün önünde kavga ettiler, parçalandılar, daha büyük lokmalar için mahkemelik oldular. Sadece seyrettik:Dur bakalım ne olacak?

***

Yeter!
Ne olacak diye diye, sağduyumuzu kaybetmeyelim diye diye hep kaybettik, kızdırıldık, üzüldük, yokedildik.
Artık ne olacağına biz karar vereceğiz?
Dur bakalım ne olacak deme sırası şimdi onlara geçsin...
Karşımızda oynadıkları şu kirli oyunlarının hesabını sorma gücümüz var. Taşıma nüfusun oyunu da taşıdıklarını biliyoruz elbette. Fakat yıldıramazlar.Şu avuç içi kadar adada halkı hiçe sayarak yaşayabilen üç kağıtçı, düzenbaz lider geçinenlere artık geçit yok! Şöyle bir dursunlar. Şimdi biz geçeceğiz.

***

Pahalı, lüks, konforlu hayatları her geçen gün parlarken, bizlerin sokaklarımızda elektriksiz, çöp içinde, bir kilo ete muhtaç yaşamamıza kahkahalarla gülmelerine izin vermeyeceğiz.
Memleketimizden uzakta protokol masaları kurup, Lefkoşa’daki Maliye Bakanlığı’nda bir protokol masası oluşturamayanlar artık duracak.
Şimdi biz yürüyeceğiz. Şimdi halk yürüyecek.
Kıbrıs’ı, Kıbrıslı Türkleri ve Kuzey Kıbrıs’ı hiçe sayarak yaşamak isteyenlere karşı artık saygı da yok sağduyu da…
Şimdi bize saygı duyulacak.
Şimdi bugüne kadar bize yapılanların hesabı sorulacak.
Şimdi yalanlar listelenip, doğruları söylettirilecek.
Sonra da yurdumuzu yeniden kazanacağız.
Yurdumuzdan bizisoğutanlar, yurdumuzda bizimisafir hissettirenler isterlerse gitsinler. Biz kalıyoruz.
Çünkü biz şimdiyi insanca yaşayarak, daha güzelini geleceğe bırakacağız.

***

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, Yaşar Ersoy!
Cumartesi gecesi yaşattığınız duygular için sonsuz teşekkürler.
Cumartesi gecesi dev aynasını tutarak yaptığınız yüzleştirmeler için teşekkürler.
Hem bizi, hem de bundan sonra Kabare Kıbrıs’ı izleyecek olanları sendelettirip kendine getiren bir tokat gibi olacak oyununuz.
Memleketimin sanatçısını, tiyatrocusunu sahnede bu kadar cesur, oyun yazarını yönetmenini bu kadar korkusuz görmeyeli uzun zaman olmuştu.
Korkmadan konuşmak, korkmadan anlatmak, korkmadan yazmak…
Kıbrıs’ın Kuzey’inin halini anlatmak yürek isterdi. Bu yüreğe sahipsiniz.
Hem de Belediye’nin içinde bulunduğu günlere rağmen. Hem de tarihe kara leke olarak yazılacak şu ahlaksızlıklara rağmen.
Teşekkürler Lefkoşa Belediye Tiyatrosu!
Belediyedeki rezilliği, memleketteki ahlaksızlıkları göremeyecek kadar uyuşanlara ilaç gibi geldiniz/geleceksiniz.
Biliyoruz şimdi sıra bizde. Ne olacağını beklemeyeceğiz, ne olması gerektiğini söyleyeceğiz.
Yaşattığınız duygular, seyrettirdiğiniz onursuzluklar, uyarlama ve oyunculuklar için teşekkürler.
Bu haber 142 defa okunmuştur

:

:

:

: