KKTC Cumhurbaşkanlarının genelde anayasal cumhurbaşkanlığı yapmadıkları ve “toplum lideri” pozisyonunda neredeyse sadece Kıbrıs sorunuyla ilgilendikleri KKTC halkı tarafından içselleştirilen bir olgudur.
KKTC anayasasına göre cumhurbaşkanının Kıbrıs sorununu çözme diye bir misyonu bulunmamaktadır. Anayasaya göre cumhurbaşkanından beklentiler başkadır. Öncelikle, KKTC Anayasasının 101. maddesine göre Cumhurbaşkanı partili ise, partisinin kararları ile bağlı değildir, bağımsız hareket eder.” İşte bu noktada ilk olarak Cumhurbaşkanı Dr. Derviş EROĞLU farkını ortaya koymuştur. Sayın Eroğlu geçmiş cumhurbaşkanlarının aksine kadrosunu oluştururken Müsteşarı da dahil olmak üzere, Görüşme Heyeti ve Danışma Kurulu üyelerini siyasi görüş temelinde oluşturmamıştır. Bu tavrından ötürü ise partili veya partisiz sağ görüşlü kesimlerce de zaman zaman eleştirilmektedir. Anayasanın 101.maddesiyle anlaşılan cumhurbaşkanının partisiyle olan bağını koparması beklenmemektedir. Ancak, bu maddenin şart koştuğu cumhurbaşkanı olarak görev ve yetkilerini parti aidiyetine göre yürütmemesidir. Sayın Eroğlu ise bu bağlamda bugüne kadar gayet başarılıdır.
Sağ görüşlü olmama rağmen o günkü konjenktür gereği göreve devam etmesi inancında olan ve açıkça platformunda yer aldığım Sayın Talat’ın kadrosu CTP ile organik görüntü veren ve Sarayı CTP’nin arka bahçesi yapan bir yapı arzetmekte idi. Bu tesbit bazı kesimleri üzebilir ama maalesef gerçek buydu. Bu göreve yeniden taleb olabilecek Sayın Talat’ın bu deneyimden ders alması gerekmektedir.
Sayın Talat’ın yanlışa düştüğü, Sayın Eroğlu’nun ise fark yaratmakta olduğu diğer bir olgu cumhurbaşkanının yetki ve görevlerini belirten anayasanın 102. maddesinde yatmaktadır. İlgili maddeye göre Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri şunlardır:
• Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla, Devletin ve toplumun birliğini ve bütünlüğünü temsil eder.
• Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Anayasasına saygıyı, kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle yürütülmesini ve Devletin devamlılığını sağlar.
• Cumhurbaşkanı, bu Anayasa ve yasalarla kendisine verilen diğer yetkileri kullanır ve görevlerini tarafsız olarak yerine getirir.
Cumhurbaşkanlığı süresince adeta hükümetin noteri gibi davranan Sayın Talat’ın seçim sathı mailine girdiği ortamda devletin işleyişi ve ekonomi ile ilgilenmesi ve film platosu gibi projeleri samimi ve inandırıcı bulunmamıştır. Ancak, Sayın Eroğlu başta ülkenin temel sorunu olan izolasyonlar ve asli görevi olan kamunun etkin işleyişi ile ilgili bilimsel çalışmalar ortaya koymakta ve hükümete ve diğer kesimlere rehberlik edebilmektedir. Bunlardan bir tanesi yurtiçi ve dışından seçkin akademisyen ve sektör temsilcilerinin biraya gelerek izolasyonların tartışıldığı “Uluslararası İzolasyonlar Sempozyumu”nu himaye etmesidir. Bu sempozyumun bildiri ve sonuçları benim de editörleri arasında yer aldığım aşağıdaki gibi kitab olarak Türkiye’nin seçkin yayın evinde basılmış ve kamuoyunun yararlanmasına imkan tanınmıştır.
Sayın Eroğlu’nun başta Kıbrıs sorunu için olmak üzere akademisyen ve uzman görüşüne büyük önem verdiği zaman zaman organize ettiği çalıştaylarla da anlaşılmaktadır. Öyle analaşılıyor ki; sayın Eroğlu bunları reklam malzemesi yapmamaktadır. Şöyle ki, bu çalıştaylar KKTC basınından çok Türkiye basınında yer almaktadır. 25 Aralık 2012 tarihli Radikal gazetesinde Oral Çalışlar’ın şu ifadeleri bunun kanıtıdır: “Hafta sonu Lefkoşa’daydık. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun davetiyle düzenlenen ‘Kıbrıs’ta müzakereler analizi ve çözüm modelleri’ başlıklı bir workshop’a katıldık. Doçent Mehmet Hasgüler, her zamanki gibi, “Çözüm için ne yapılabilir” heyecanı ve arayışı içinde toplantıya öncülük etti.”
26 Aralık 2012 tarihinde KKTC Cumhurbaşkanlığı tarafından basına verilen resepsiyon da Sayın Eroğlu’nun farkını ortaya koymaktadır. Öncelikle bu resepsiyon saydamlığın ve hesap verebilirliğin önemli bir göstergesidir. Ayrıca, Sayın Eroğlu’nun basın resepsiyonunda ortaya koyduğu devletin ve ekonominin düzgün işleyişine yönelik anayasal görevi ile birebir örtüşen aşağıdaki ifadeler yine onun ezberbozan farkını ortaya koymaktadır:
“İşler iyi gitmiyor. Tepeden tırnağa bir reform geçirmemiz lazım. Anayasal değişiklikler yapılmalı, Siyasi Partiler, Seçim ve Halkoylaması Yasası değişerek günün ihtiyaçlarına yanıt verir noktalara getirilmelidir. Kamu reformuna özel bir önem vermeliyiz”
Hepinize mutlu yıllar dilerken Sayın Eroğlu’nun yarattığı farkın önümüzdeki yıllarda daha etkin bir şekilde devam ettirilmesi temennilerimi ifade etmek isterim.