Önümüzdeki çarşambayı perşembeye bağlayan gece,Mevlit kandili.Rabiul evvel ayının on ikinci gecesi.”,Alemlerin özlemle beklediği Rahmet Peygamberi Mekke ‘ de dünyaya geldi.İnsanlık aleminin karanlıklar içerisinde kaldığı,zulmün, haksızlığın,işkencenin,her türlü günahın ayyuka çıktığı;ehli insaf olanların kurtuluş ne zamandır diye inlediği günlerdi…Karanlık geceler sabahı,kurak topraklar baharı bekliyordu.İlimden nasibi olanlar bir kurtarıcının geleceğini biliyor ve bekliyordu.Rabbimiz,geçmiş peygamberlere O’nun geleceğini bildirmiş,Onlar da ümmetlerine müjdelemişti.Mesela,Hazreti İsa Aleyhisselam şöyle diyordu:”Ey İsrail oğulları! Muhakkak ki ben,Allah’ın peygamberiyim.benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek,Ahmet adındaki peygamberi size müjdeleyici olarak gönderildim.”diyordu.İşte o gün gelmişti.Miladi 571 yılında Rabiul evvel ayının on ikinci gecesi,Mekke şehrinde,Kureyş kabilesinin Haşim oğulları kolundan,Abdulmuttalip’in oğlu Abdullah’ın evinde,Amine hatun,yaratılmışların en hayırlısı,özlemle beklenen, alemin kurtuluş umudu, Muhammed Mustafa’yı dünyaya getirdi.Şairin diliyle ifade edersek.
BİN DERDE BİR ŞİFA
Beş yüz yetmiş birde yirmi Nisanda
Dünyaya Muhammed Mustafa geldi
Tüm insanlık boğulurken zindanda
Alemlere rahmet hoş safa geldi
Cümle enbiyanın verdiği haber
Kudretten sürünmüş misk ile anber
Hasretle beklenen en son peygamber
Bin türlü dertlere bir şifa geldi
Alem güzelliği O’ndan öğrendi
Vardığı iklime hayat verendi
Niceleri görmemekte direndi
Nasipsiz ellerden pek cefa geldi
Hakkı tebliğ etti, hikmet söyledi
Yılıp usanmadı gayret eyledi
Bıraktı Mekke’yi hicret eyledi
Şimdi Medine’den tarafa geldi
Medine’ye hayat geldi yepyeni
Anlattı öğretti en güzel dini
Çırpınan yüreği bilmezdi kini
Cümle dostlarına pür vefa geldi
İmanlı gönüller buldular felah
Bak şimdi Mekke’de beklenen sabah
Siyah elbiseni çıkar Beytullah
Muhammed Mustafa tavafa geldi
Durma Garip Hakkı sel gibi çağla
Aşkın ateşiyle gönlünü dağla
Yadına düştükçe hasretle ağla
O dost bu aleme bir defa geldi
Doğumdan ölüme bütün hayatı fevkalade güzelliklerle dolu, örnek insan,,insanlığın övünç kaynağı,alemler sultanı efendimizin hayatı bizim için yegane örnektir.Kur’an-ı Kerim’de Allah bize O’nu en güzel örnek diye gösteriyor.Hayatı nasıl yaşamamızın gerektiğini,nasıl yaşarsak dünyada ve ahirette mutlu olabileceğimizi bildiriyor.O’nun döneminde yaşanmış hayatı bu gün asrı saadet olarak adlandırıyoruz.Bu gün eğer yine o günlerde olduğu gibi Kur’an ve sünnet çizgisinde bir hayat yaşamış olsak aynı mutluluğu yakalama imkanımız vardır.Kısaca demem o ki bu gün Mevlit kandilini kutlarken ,hayatımız O’nun hayatına ne kadar benziyor sorusunu kendimize sormamız lazım.O’nun gibi dürüst,anlayışlı,sadık merhametli,hoş görülü,sevgi dolu,ibadet hayatı muntazam,gayretli olabiliyor muyuz.”İki emanet bırakıyorum” diyordu.Bu gün O emanetlere ne kadar sahip çıkabiliyoruz bunu muhasebesini yapabilirsek sanırım yolumuz aydınlanacaktır.Komşuluğumuz ,arkadaşlığımız alışverişimiz,ibadet hayatımız onun hayatına benzedikçe mutluğumuz artacaktır. Bu duygularla Mevlit kandilinizi şimdiden tebrik ederken sözü yeniden mısralara bırakarak güzel günler,sevgi ve huzur dolu yarınlar diliyorum.
O’NU ANLATMAK(ALEMLER SULTANINA)
Kesilir takati yazan kalemin
Yazılınca senin adın efendim
Sen ki sultanısın cümle alemin
Ruhlara şifadır yadın efendim
Zulümat asrına gökten inen nur,
Gelişinle sonu geldi salibin
Yarınlara umut kalplere huzur
Sen yetim yeğeni Ebu Talib’in
Yeni bir bahardı geldiğin sabah
Amine’nin evi doldu pür neşe
Vuslat yakın oldu elhamdülillah
Güneş başka doğdu o gün Kureyş’e
Kisra’nın burçları yıkıldı bir bir
Senin gelişinle kurudu Sava
Gün gelip te seni sarınca kabir
Sensiz bir dünyayı sevmedi Kasva
Uzaktan göründü bir ulu kervan
Sana meftun bakıp kaldı Bahira
Nurlu şafakları özlerken cihan
Yıllarca yolunu bekledi Hira
Aşkınla Melekler tekbir getirir
Muhammed rayhası konar güllere
Kelimeler anlamını yitirir
Leyla leyla diye iner çöllere
Cesaretim yoktur seni övmeye
Mevla’nın övdüğü yüce Peygamber
Kalbim el verir mi öyle sevmeye
Seni candan fazla severdi Ömer
Zulümle inlerken beldeler köyler
Üveys’te aşkını tanıdı Karan
Kandırmadı Onu çeşmeler çaylar
Hep seni aradı yollarda Selman
Bastığın taşları koklasam bir bir
Gül kokarmış tırmandığın yokuşlar
Ne kadar bahtiyar oldu kim bilir
Kapınızda nöbet tutan o kuşlar
Müjdeler uçurdu gelen çağlara
Bir su gibi Medine’ye akışın
Dayanılmaz acı verdi dağlara
Dönüp dönüp Beytullah’a bakışın
Müjdesin rahmetsin bir baharsın sen
Varlığınla geldi hayatın tadı
En şerefli müsafirsin beklenen
Seninle değişti bu şehrin adı
Medine bir mimber sen yüce hatip
Cihanı ışıttı verdiğin ışık
Güzel evsafını yazamaz katip
Aşkınla pervane döner her aşık
Saadet asrıydı senle yaşanan
Onda kuşlar bile mesud gezerdi
Bahtiyardı nurun ile nurlanan
Seni sevenler de sana benzerdi
Ne cürettir ey dost seni anlatmak
Ben yollara türap sen başlara taç
Rüyalarda olsun yüzümüze bak
Biçare insanlık nuruna muhtaç