Özellike Türkiye’de belediyecilik adına yaşanan trende paralel bizde de belediye sayısını 28’den 14’de düşürme gibi yaklaşımlar dillendirilmeye başlandı. Şöyle ki, Danimarka’da 2007’de 270 olan belediye sayısı ortalama 55,000 sakinin yaşadığı 98’e düşürülmüştür. Türkiye'de belediye sayısı 2000 yılında 3 bin 228 düzeyindeyken, 2009 yılı yerel seçimleri sonrasında, 2010 yılında Büyükşehir Yasası ve Belediye Yasası'nda yapılan değişikliklerle 2 bin 950'ye indirilmiştir. TBMM'den geçen son düzenlemeyle bin 591 belediye daha kapatılmakta, belediye sayısı bin 359'a indirilmektedir. Bu sayıya yeni kurulan ilçe belediyelerinin eklenmesiyle sayı bin 384 olmuştur. Benzer şekilde, belediye sayısını azaltmaya yönelik girişimler Yünanistan’da da ortaya atılmış ve “KALLİKRATİS” Planı gündeme getirilmiştir. Bakanlar Kurulu’nda sunulan ve tartışmaya açılan Kallikratis Planına göre Yunanistan’daki 1.034 belediye ve nahiye sayısı 370’e indiriliyor.
Belediye sayısını azaltmanın bilimsel dayanağı ölçek ve kapsam ekonomisidir. Yanı aynı girdilerle daha fazla hizmet vermeden dolayı ortalama maliyetin düşmesi ve girdi paylaşımının yarattığı tasarruf anlamına gelen kapsam ekonomisi nedeniyle belediye ölçeğinin artırılması belediyeleri daha etkin ve verimli hale getirmektedir. Bu yönde yapılan çalışmalar ise bu olguyu güçlendirmektedir. Şöyle ki, İsrail’de yapılan bir araştırmaya göre, ölçek ekonomisinin ortaya çıkması için belediyeye tabi nüfusun en az 10,000 olması gerektiği, New York eyalatindeki belediyelerde en düşük maliyetlerin 17,000-21,000 nüfüs arasında ortaya çıktığı ve başka bir literatür çalışmasına göre en verimli belediyelerin 25,000-250,000 nüfus arasında olduğu tesbiti yapılmaktadır.
Peki ya bizde durum nedir? Ölçek yapısı belediyeleri KKTC’de daha etkin ve verimli kılar mı? Bu sorulara yanıtın olumlu olması halinde KKTC’de belediye sayısını azaltmanın rasyonel temeli vardır denebilir. Bu çerçevede, KKTC’de büyük ölçekli belediyelerin küçük ölçekli belediyeye göre daha verimli olması beklenmektedir. Peki durum böyle midir?
Belediye ölçeği nüfus bazında azaldığı zaman belediyede sakin kişi başına toplam giderin artması beklenmektedir. Ancak, bunun aksine bahse konu giderin ölçekle ilişkisi olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bunun yerine nüfus başı toplam giderin en düşük olduğu belediyelerin nüfus sıralaması Şekil 1’de görüldüğü gibi 17, 4, 15 ve 28’dir.
Şekil 1: 2011 Yılı KKTC Belediyeleri Nüfus Başına Toplam Giderler (TL)
Belediyelerin hiç kuşkusuz en önemli gider kalemi personel gideridir. Bu giderin büyük ölçekli belediyelerde sakin başına düşmesi beklenebilir. Ancak, bunun KKTC belediyeleri için pek geçerli olmadığı Şekil 2’de açıkça görülmektedir. Yukarıdaki sonuçlara benzer şekilde KKTC belediyeleri arasında personel giderleri büyük istikrarsızlık göstermektedir. Şöyle ki, personel gideri en düşük belediyeler ölçeğe göre sırasıyla 4., 28., 8., 19. ve 20. belediyedir.
Şekil 2: 2011 Yılı KKTC Belediyeleri Nüfus Başına Personel Gideri (TL)
Yukarıda ortaya çıkan net sonuç KKTC belediyelerine yönelik reforma giderken salt sloganlarla yaklaşılamayacağıdır. Belediye sayısını azaltmak ve belediyelerin hitap ettiği nüfusu artırmanın belediyeleri daha verimli ve etkin yapacağını iddia etmenin doğru olmayacağı Lefkoşa Türk Belediyesi’nin mevcut durumuyla anlaşılmaktadır. Ancak, KKTC’deki bu durum evrensel bir ekonomik gerçeği ortadan kaldırmamaktadır. Şöyle ki, ölçeğin verimlilik ve etkinlik yaratması için belediyelerin kurumsallaşarak stratejik yönetim anlayışıyle kaynakların rasyonel dağılımı esas alınmalı ve bu aktiviteler güçlü bir iç ve dış denetimle (Sayıştay Başkanlığı) sistematik olarak uygunluk ve performans denetimine tabi tutulmalıdırlar. Elbette, bunun için gerekli olan hukuksal ve yargısal yapı kurulmalıdır. Böylesi bir yapının yokluğunda belediyeler için ölçek fark etmeyecek ve bugunkü gibi vermlilik ve etkinlik yerine takip edilen kriterler populizm, nepotizm ve kronizm olacaktır.