Cennet adada çözüm mümkün

Kıbrıs Rum cumhurbaşkanı adaylarından Nikos Anastasiades Limasol’daki Lanitio Ortaokulu’nda oyunu kullandıktan sonra çok önemli bir açıklamada bulunmuş…

Kıbrıs Rum cumhurbaşkanı adaylarından Nikos Anastasiades Limasol’daki Lanitio Ortaokulu’nda oyunu kullandıktan sonra çok önemli bir açıklamada bulunmuş…
“Bu cennet adada çözüm şansı vardır… Bir AB ülkesi olan Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türkler ile Rumların aynı haklardan eşit bir şekilde faydalanabilmesi gerekmektedir,” demiş…
Güzel laf değil mi? Şimdi bu sözü eleştirmek, karşı çıkmak, “Hayır, olmaz öyle şey” demek mümkün değil elbette.
Kıbrıs’ta çözüm şansı vardır. Dün de vardı, evvelki gün de, 30 yıl önce de, Aralık 1963’te de… Kıbrıs’ta iki halkın mutluluğunu, refahını, birlikte yaşamını mümkün kılacak düzenlemeler yapabilme imkânı silahlı çatışmanın çıktığı gün de vardı, Başpiskopos Makaryos’un anayasada 13 maddelik değişiklik yaparak “yönetimi işlevsel yapalım” adı altında Kıbrıs Türk haklarını ilga teşebbüsünü yaptığı gün de vardı.
Ne var ki Rum siyasileri adada iki eşit kurucu unsur bulunduğunu, bu iki unsur arasındaki ilişkinin azınlık-çoğunluk ilişkisi olmadığını, eski BM genel sekreteri Kofi Annan’ın tanımıyla “ortak vatanı paylaşan iki eşit halkın ilişkisi” olduğunu kabul edemediler. Kıbrıs sorununun bam teli, özeti, nedeni budur.
“Ali ile Yorgo eşittirler,” öyleyse sorun yoktur, demek de bu sorunu çözmez. Zaten Anastasiades’in mide bulandıran “Bir AB ülkesi olan Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türkler ile Rumların aynı haklardan eşit bir şekilde faydalanabilmesi gerekmektedir” sözü de temel yanlışın devam ettiğini göstermektedir.
Hakların kişisel temelde verilmesi, toplumsal hakların ise göz ardı edilmesi Rum siyasetinin temel unsurudur. Evet, Ali ile Yorgo eşit olmalıdır, eşittirler de. Ancak adadaki varlığı toplam nüfusun %25 civarında olan Ali toplumu ile nüfusun %75’i kadarını oluşturan Yorgo toplumu kişisel eşitlikte Yorgo toplumunun ağır tahakkümü altında kalırlar, erirler Tasos Papadopulos’un bir zamanlar hülya ettiği gibi “osmosis” olurlar, yani o varsayılan suni “Kıbrıs milleti” içinde eriyip, Rumlaşırlar, kimliklerini kaybederler. İşte bundan dolayıdır ki Kıbrıs sorununun çözümünün olmazsa olmazlarından en önemlilerinden birisi iki kurucu halkın tam siyasi eşitliğidir.
Tam siyasi eşitlikten ne anladığımıza gelince Bay Anastasiades’e ve Kıbrıs Rum siyasilerine kötü haberimiz var. “Bir AB ülkesi olan Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türkler ile Rumların aynı haklardan eşit bir şekilde faydalanabilmesi” sözünün devamı maalesef “bir adam bir oy” ilkesidir. Yani hangi toplumdan gelirse gelsin her Kıbrıs vatandaşı bir oya sahip olması prensibi.
Ne kadar kulağa hoş geliyor değil mi? Herkesin bir oyu olacak, o oylar da eşit olacak. Peki toplumsal temelde birinin sekiz oyu diğerinin iki oyu var ise, seçim sonuçlarını tahmin etmek çok zor mu olacak acaba? Veya o seçimlerden her zaman Kıbrıs Türk halkının azınlık mahkûmiyeti çıkmayacak mı?
Hâlbuki efektif federasyon olan 1960 sisteminde başkan yardımcısının Türk olması ve başkan gibi veto hakkına sahip olması; temel üç bakanlığa her zaman Kıbrıs Türkü atanması; iç güvenlik, vergi ve saire gibi temel konularda yasama için Rum ve Türk milletvekillerinin ayrı çoğunluk desteği gerekmesi; dış temsilde bir nevi dönüşümlü temsil sistemi ve ayrı belediyeler gibi Kıbrıs Türkünü koruyacak önlemler vardı. Zaten onların ilga edilmesi talebi Kıbrıs sorununu doğurmadı mı?
1967’de Meclis oturumuna giden Osman Örek’i meclis merdivenlerinde Glafkos Klerides “Ya siz yokken kabul ettiğimiz anayasa değişiklerini kabul eder yerine oturursun ya da seni namlu ucunda geri gönderirim” dememiş miydi?
Evet, Güney Kıbrıs’ta dün yapılan ve bu yazı yazılırken henüz sonuçlanmayan -- ve benim kanımca önümüzdeki Pazar ikinci turu yapılacak -- seçimin en güçlü adayı DİSİ Başkanı Anastasiadis’in “bu cennet adada, çözüm şansı var” sözünü bir niyet beyanı olarak almayı arzu etmekle birlikte, kişisel temelde eşitliği toplumsal eşitliğe tercih ettiğini, aynı çıkmazda kürek salladığını görmek doğrusu bende hayal kırıklığı yarattı.
Yine de değme dansöze taş çıkartacak siyasi danslarıyla baş döndüren kararsızlık abidesi Demetris Hristofyas’ın Rum liderliğinden ayrılması Kıbrıs için olumlu bir gelişme olacaktır. Gerek Annan planı döneminde gerekse son başkanlık süresinde yaptığı döneklikleriyle Kıbrıs siyasi tarihinde eminim küçük ama ibretlik bir bölümü işgal edecektir.
Bu haber 1976 defa okunmuştur

:

:

:

: