Çağımız iletişim ve teknoloji çağı olsa da bugün aldatılmak veya aldatılma korkusu bir çok ilişki ve evlilikte en önemli sorunlardan biridir. Çoğumuz için “aldatılmak” hayatımızda başımıza gelebilecek belki de en kötü şeydir. Yaşamımızı paylaştığımız ve sevgimizi verdiğimiz kişinin gizlice başka bir hemcinsimizle görüşüyor veya daha yakın bir ilişki yaşıyor olabileceği olasılığı bile bizi derinden yaralarken bir de bu ilişkinin varlığıyla ispatlı olarak yüzleşmek insanın kolay kolay kaldıramayacağı bir travmadır.
Severek evlenip aile kurduğu, belki beraber çocuk sahibi olduğu eşinin kendisini aldattığını öğrenmek pek çok kişiyi sarsar. Belki çift yıllardır beraberdir, acısıyla tatlısıyla pek çok olayı paylaşmıştır. Yıllandıkça güçleneceği beklenen ilişki aniden aldatılma acısıyla sarsılır. Kişi ilişkiyi sorgulamaya başlar. Ne yapması, nasıl tepki vermesi gerektiğini düşünür. Kararsızlığa düşünce en yakınlarıyla yaşadığı sıkıntıyı paylaşır ve onlardan fikir alır. Burada daha sıkıntılı bir durum ortaya çıkar. Zira konuştuğu kişilerin bir kısmı hemen eşini terk etmesini ve boşanmasını söylerken diğer görüşte olanlar hemen pes etmemesini, evliliği ve ailesi için mücadele etmesini ve eşinden vaz geçmemesini söylerler. Aldatılmanın verdiği yıkılmışlıkla karma karışık duygular içinde olan bireyin etraftan gelen seslerle kafası iyice karışır.
Pek çoğumuz aldatma ve aldatılma hikayelerini duyarak büyümüşüzdür. Farkında olmasak da etrafımızda hem aldatan hem de aldatılan pek çok kadın ve erkek mevcuttur. Ailemizde de aldatan ve aldatılan birileri mutlaka vardır. Hal böyle olunca daha evlenmeden aldatılma korkusu içimizde bir yerlerde tohumlarını büyütmeye başlar ve ilişkimiz ne kadar mutluluk verici ve mükemmel olsa da kafamızın bir köşesinde şüpheyle yaşarız. Zaman zaman eşinin cebini, cüzdanını, cep telefonundaki arama ve mesaj kayıtlarını kurcalayan, maillerini kontrol eden, ziyaret ettiği sitelere göz atan pek çok insan vardır. Eşinin iş yerine sürpriz ziyaretler düzenleyen veya olmadık bahanelerle değişik yerlerde eşinin karşısına çıkan birilerini mutlaka tanıyoruzdur. Telefonla aradığında arkadaki sesi dinleyerek eşinin nerede olduğunu kestirmeye çalışan, kendisine yalan söyleyip söylemediğini test eden eşler sayı olarak hiç de az değildir.
Bu şekilde sıkı takip altında olduğunu, eşinin kendisine güvenmediğini bilmek kadın olsun erkek olsun kişide haksızlığa uğramışlık duygusu ve öfke yaratır. Kişi eşini aldatmış olsa bile kolay kolay bunu kabul etmez ve bu suçlama nedeniyle eşine sinirlenir. Bu öfkenin altında yatan esas neden yakalanmış ve yaptığının yüzüne vurulmuş olmasıdır. Hatta bazen sadece eş değil diğer aile bireyleri de olaya karışır, mağduru korumak amacıyla aldatan eşe saldırırlar, kendilerince onu cezalandırırlar ki, bir daha yapmasın. Ne sıkı takip ne suçlama, aşağılama, yüzleştirme ve ceza verme aldatan eşi, aldatmadan uzak tutmaya yetmez. Çünkü aldatmanın altında yatan nedenler birden fazladır ve derindir. Bu kadar basit tepkilerle çözümlenemez.
Bir de günümüzde yaygın internet kullanımını düşünürsek aldatmak fazlasıyla kolaylaşmış durumdadır. Hemen her işyerinde internet bağlantısı mevcuttur ve artık her çalışanın önünde bir bilgisayar ekranı bulunmaktadır. Birçok arkadaşlık ve paylaşım siteleri sayesinde kişiler farklı ortamlardan değişik bireylerle kolaylıkla tanışabilmekte, görüntülü görüşmeler yapabilmektedir. Eşinden görmediği ilgiyi ve beğeniyi ekran aracılığıyla karşısındaki kişiden gören bireyin aldatmaya da eğilimi varsa bunu gerçekleştirmesi kolaylaşmaktadır. Bazen eşlerden biri diğerinin internet hesap şifresini edinerek bu sitelerde eşini takip eder, yaptığı konuşmaları okur ve hiç ummadığı şeylerle karşılaşabilir. Aldatıldığı yönünde bulduğu delilleri eşinin yüzüne vurabilir ve hesap sorabilir. Ancak aldatmaya neden olan asıl sorun ortadan kaldırılmadıkça bu takipler sadece aldatan eşi yakalanmama konusunda daha ustalaştırmaktan başka işe yaramaz.
Bir kadının kocası tarafından aldatıldığı ortaya çıktığında hemen aile bireyleri, eş, dost, akraba, arkadaş çevresi olaya müdahil olur. Bir kısmı aldatılan eşi savunurken diğer karşıt görüştekiler ise “o da kendisine baksın biraz. Zayıflasın, giyinsin, süslensin, kocasına seksi görünsün” diye yorum yaparlar. Olay iki kişilik olmaktan çıkar, daha geniş bir topluluğun meselesi haline gelir. Ne kadar çok insan müdahil olursa çözüme ulaşmak o kadar güçleşir, çünkü her kafadan ayrı ses çıkar ve bu seslerin uyum içinde olma olasılıkları oldukça düşüktür. Oysa aldatılan kişi tektir ve bu asıl onun sorunudur. Bu konuya ailenin çocukları dahi direkt olarak müdahil edilmemelidir; zira aldatan anne de olsa baba da olsa çocuğun ona olan sevgi, saygı ve güven duygusunda zedelenme olacaktır.
Peki aldatıldığımızı nasıl anlarız? Bunun pek çok ipuçları vardır. Eğer eşinizin işi gereği mesai saatleri önceden düzenliyken ansızın mesai saatleri uzamaya, toplantılara katılmaya başladıysa, ara ara veya sık sık işi gereği iş seyahatlerine çıkması gerekiyorsa bu bir tehlike sinyali şeklinde değerlendirilmelidir.
Kişilerin alışkanlıkları kolay kolay değişmez. Eşinizin sizi arama, mesaj yollama, hediye veya çiçek alma sıklığı aşağı yukarı aynıdır. Eğer bunlarda bir değişiklik oluyorsa bunun bir anlamı olabileceği düşünülmelidir.
Eşiniz eskisinden daha fazla kendisine bakmaya, sağlığıyla ilgilenmeye başladıysa, giyimine, saçına, traşına, makyajına özen gösteriyorsa, eskiye oranla daha fazla parfüm kullanıyorsa düşünmeye başlamanız iyi olur.
Önceden iş, yorgunluk, zamansızlık, çoluk-çocuk, ekonomik nedenlerle spora eğilimi olmayan bir eş aniden spor salonuna veya havuza kaydolduysa; daha fazla aynaya bakıyorsa, dış görünüşü hakkında kaygısı veya bunu değiştirmek konusunda acelesi varsa bu da ciddi bir uyarıdır.
Her evlilikte eşlerin rutin bir cinsel ilişki alışkanlığı vardır. İlişki üç aşağı beş yukarı aynı sıklıkta yaşanır. Eğer eşlerden biri eskiye oranla daha isteksizse ve bu isteksizlik birkaç günden daha uzun sürüyorsa, ilişkiden kaçmak için bahaneler öne sürüyorsa ciddi bir tehlike söz konusu demektir.
Eşler birbirlerinden ne kadar farklı görüş ve düşünceye sahip olurlarsa olsunlar yıllar içinde birbirleriyle uzlaşmanın bir yolunu bulurlar. Ancak eşinizin evdeki sinirli olma hali sıklaştıysa, daha kolay sesini yükseltiyor, en ufak bir anlaşmazlığı daha çabuk kavgaya çeviriyorsa nedeninin sorgulamak gerekir.
Her aldatma aslında birden fazla belirti ve uyarı verir, ancak eş bu uyarıyı ya fark etmez, ya da evli olmanın verdiği güvenceyle dikkate almaz. İşte bu durumda aldatma eylemi daha uzun bir sürece yayılarak daha fazla köklenir ve sağlamlaşır. Yakalanma kaygısı yaşamayan eş de, rahat rahat evinin dışındaki ilişkilere devam eder. Kadın olsun erkek olsun hiçbir eş, aldattığı ortaya çıktığında affedileceğinden emin olmamalıdır. Zira bu rahatlık eşe her türlü aldatma rahatlığını ve hakkını sağlar.
Aldatılma sonrasında aldatılan eş için zor bir süreç başlar. Eşini bırakıp evliliğini bitirmeli midir yoksa kalıp evliliğini kurtarmak ve eşinin yeniden kazanmak için savaşmalı mıdır? Bu karar insanın belki de hayatında vereceği en zor ve en önemli karardır. Toplumumuz, aldatılan taraf kadınsa onun evinde kalıp yuvasını korumasını ve eşini elinden almaya çalışan diğer kadını devre dışı bırakmasını destekler. Ancak aldatan taraf kadınsa mutlaka cezalandırılmalı, boşanmalı, rezil edilmeli hatta ailenin sosyokültürel yapısına göre kadının göreceği davranış daha da ileriye gidebilmektedir. Halbuki aldatma olayı her zaman 2 kişiyle olur ve her zaman bunlardan biri kadın diğeri erkektir.
Aldatıldığını öğrenme sonrasında aldatılan eşte en çok kendisine ve eşine güvensizlikle beraber umutsuzluk ve tekrar aldatılacağına yönelik kaygı yaşanır. Sarsılan güvenin tamiri çok kolay değildir. Aldatan eşin pişman olması ve evliliğini toparlayıp eşinin güvenini yeniden kazanmayı samimiyetle istemesi halinde yoğun bir emekle beraber zamanla evlilik toparlanabilir ve eşler eski mutlu günlerine dönebilirler. Ancak burada evliliğin toparlanmasındaki önemli etkenlerden biri aldatan eşin samimiyetle evliliğini kurtarmak istemesi ve bu yolda emek vermesi olduğu kadar aldatılan eşin de evliliğindeki aksaklıkları bulmak yönünde çaba göstermesi, eşinin kendisiyle ilgili memnuniyetsizlikleri varsa bunları kabul etmesi ve eşini evde kendisiyle ve varsa çocuklarıyla beraber nasıl daha mutlu ve huzurlu kılacağını araştırmasıdır.
Şunu hiç unutmamak gerekir ki, aynı şeyleri yapmaya devam edersek mutlaka aynı sonuçlarla karşılaşırız.
( Devam edecek )