8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında bir yığın formaliteler, kutlamalardeğişik değişik düşünceler ve davranışlar... Kadın, kadının dünya üzerindeki duruşu bir ışık, bir aydınlıktır.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında bir yığın formaliteler, kutlamalardeğişik değişik düşünceler ve davranışlar... Kadın, kadının dünya üzerindeki duruşu bir ışık, bir aydınlıktır. Toplumun kadına olan bakış açısı değişmeli. Basında hemen hemen her gün kadına yönelen şiddetlerden bahsediliyor. Bu tür haberler, insan olan insanın yürekleri dağlanıyor. Bir ülkenin uygarlığı kadına verilen değerle ölçülüyor. Bugün içimizi acıtan kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için herkese çok büyük görevler düşer. Yasal yaptırımlara bir an önce eşitlik sağlanmalı. Özellikle erkeklerin kadını cinsel olarak görmelerini derhal durdurulmalı. Kadının başarıları tartışılmalı, konuşulmalı, kadının cinselliği değil. İki insanın aşk ve istek olmadan cinsellik olmamalı. Başta basın bu tür şiddetli davranışlara daha duyarlı davranmalı. Yönetmenler senaryolarını hazırlarken dehşet içerikli konulardan tamamıyle uzaklaşmalıdırlar. İnsanların ruhlarını okşayıcı konulara yer vermelidirler. Son yıllarda yürekler acısı nesiller yetiştiriliyor. Kadına şiddet ne demek! O erkek bütün bunları yaparken onuda bir kadının doğurduğunu büyüttüğünü bilmiyor mu? Kadın erkeğin bir yarısıdır aynı bir elma gibi. Bir yarısını Hz. Havva öbür yarısını Hz. Adem yedi. Bütün bu yaşanan acılar güzel düşünceli kararlarla sonlanacağına inanıyorum. Yüzyıllar boyu kadınlar o kadar çok acılar çektiler ki, yıllar önce Kıbrıs tarihinde çocuk denecek yaşta araplara sayısız kızlarımız satıldı veya verildi. Hiç tanımadıkları topraklara kendilerinden yaşça büyük kocaman adamların çocuklarını dünyaya getirdiler. O çocuk yaşlarında anne, baba, kardeş, vatan hasreti çektiler. Küçücük bir ada üstünde dünyanın gözü olan paylaşılamayan Kıbrıs... Koskocaman bir deniz bir yakasında araplar öbür yakasında o küçücük kızların aileleri. Bilinmez yolculuğa çıktılar.Sonu bilinmeyen bir yolculuk yavrularını kucaklarına aldılar. Ailelerinden uzakta, bir bebek nasıl bakılır, eğitilir, büyütülür. Bilmeden bir çıkmaz yola girdiler. Henüz ortamlarına alışmadan araplarlayahudilerin savaşı oldu. Öksüz kalan çocukları yaşayabilmek için silahlara sarıldılar bazıları ise oracıkta şehit oldular. Şimdilerde bir mezarları bile yok. İngiliz idaresinden sonra çıkan savaşlara erkekler tepelerde nöbet beklemede, kadınlar korku, endişe içerisinde ve yapayalnız....Yalnızlıklar ve şiddet içinde öylece aktı yıllar. Hiç durmadı gözyaşları dünya kadınları ağlıyor. Her gün sayısız acılarla uyanıyor. Bu acıların içerisinde en çok taciz olayları ürkütücü. Dün okumuş olduğum bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum. İngiltere'de genç bir kız parkta yürürken bir genç tarafından taciz edildi. Mahkemeye taşınan olayın sonucu inanılmazdı. Yedi yıl hapis cezası verildi. Yakınları karara itiraz ettiler. Hani altı, yedi ay olmalı hakim yedi yıl vermenin nedenini şöyle açıkladı “her genç kız ve kadının parklarda rahat yürümeleri için bu kararı aldım”dedi. Sayın hakim seni yürekten kutluyorum. İstikrarlı kararlar ve duyarlılıklar toplumlarla faydalar sağlar. Kadınlar bu kadar acı çekerken sekiz Mart Kadınlar Günü anlamsız. Kadın her gün hatırlanmalı, sevilmeliydi, şımartılmalıydı. Evinde, dışarda heryerde işini büyük bir sevgi ile her şeyi başarır. Bir yudum sevgi bir yudum huzur... Veee sonsuza kadar saygı duyulmalı kadına. Sizi seviyorum