Birkaç gün önce içiçe yaşadığım üzücü ve keyifli dakikaları sizinle paylaşmak istedim...Bilindiği üzere yurtdışından özellikleTürkiye'den konser vermek amaçlı bir çok ünlü sanatçı gelmekte. Zaman zaman beğenerek dinlediğim şarkılar olursa o şarkıların bestecilerini dinlemeye giderim. Sevgili Ferhat Göçer'in şarkılarını çok kaliteli, kulağa hoş gelen birbiri ardına sıralanan nağmeleri dinledikçe dinlemek istiyorum. Lefkoşa'da bir otelde çok büyük bir kalabalığın huzurunda sahne aldı. Ön masalarda yerimi aldım, çok yakın olduğum için bütün detaylar gözümün önünde idi. İlk sözü “Lefkoşe”ydi. Tanrım bu nasıl bir söyleyiş. Şarkılar birbirinden güzel, orkestra inanılmaz güçlü. Herbir notayı hakkıyla sundu. Sevgili Ferhat Göçer şarkılarını bir nakış edasıyla sahnede işliyor ve tekrar tekrar “Lefkoşe” diyor. Ayağa kalkıp yanına gitmek istiyorum veya olduğum yerden avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum “Lefkoşe” değil “Lefkoşa” diye. Bu kadar yıl eğitim görmüşsün koskocaman doktor olmuşsun (Bu arada 14 Mart Doktorlar Gününü de kutluyorum)Bir yola çıkarken o gideceğin yerin adını örf ve adetlerini hiç mi sorup öğrenmezsin! Yapmayın bunları ne Ferhat Göçer ne de başkası, bizler sizleri çok seviyoruz. Örf ve adetlerinizi, tarihinizi, coğrafyanızı, spor ve sporcularınızı , kültürünüzü hatta ve hatta yemeklerinizi ne olur yapmayın. Sonra Barış Manço'dan şarkı okudu. Barış Manço'yu bilir misiniz? Bu nasıl bir soru sevgili Barış Manço bin dokuz yüz yetmişli yıllarda Kıbrıs'a geldiği dönemlerde sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın efsanesini Kıbrıs'lı Türklerin ağzından öğrendikten sonra oturdu ve bu efsane adına beste yaptı ve çokda güzel oldu. Halen binlerce insanın dilinde. İşte deve işte hendek şarkısını yaptığı dönemlerde Kıbrıs'a gelişinde deve ile kartşılanmıştı. Cem Karaca Kıbrıs insanını çok severdi. Orkestrasında bir çok Kıbrıs'lı sanatçı eşlik ederdi. Şarkıları dillerde. Berkant Samanyolu şarkısı, sevgililerin, aşkların, sevenlerin şarkısı hatta her nişan, düğün törenlerine milli şarkı oldu. Çiftlerin sevdiği, taptığı şarkı. Sevgili Ferhat Göçer bizler Türkiye'de, Dünya'da ne var ne yok herşeyi biliyoruz... Şehirlerin, ülkelerin isimlerini bilmemek ayıp değildir. Sormamak, öğrenmemek ayıptır. Bu tür söylemler bir Kıbrıs'lı olarak beni çok üzdü. Dinlediğim ve gözlemlediğim şarkılar inanılmaz güzel.Özellikle “Sensiz Ben Nefes Alamam” ve “ Ayrılsak Ölürüz” şarkılar olağanüstü. Bütün bu “Bilir misiniz” “Tanır mısınız?” ve “Lefkoşe”söylemleriniz keşke olmasaydı. Sahnedeki orkestra ile uyumu mükemmel şarkıları dinlerken inanılmaz keyif aldım, haz duydum. Yüzyıllar boyu müzik insanı iyileştiren, güzelleştiren, ruhunu okşayan her zaman duygularını tazeleyen içinde taşıdığı imgeleri anlatmaya kalemlerin, sayfaların yetmediği.. Bir haz, bir keyif bir mutluluktur. 12-14 bin yıllık müzik gerçeği Azerbaycan'da Gobustan kayalıklarında dans eden insan şekilleri müziğin gerçeğini ispatlamıştır. Şifa, huzur, mutluluk dağıtan müzik hiç bir insandan uzak olmasın. Sizi Seviyorum