Ülkede uzun zamandır tartışılan Hala Sultan İlahiyat Koleji tartışmalarına uzaktan bakmayı seçenlerdendim. Ancak artık “Nupelda” dedim kendi kendime, yazmanın vakti geldi…
Çocukluk hayatım boyunca bana en çok sorulan soru, hiç kuşkusuz “Büyüyünce ne olmak istersin?” sorusuydu. Ben dahil hepinize bu soru milyon kez sorulmuştur. 11 yaşındaydım ilk gazeteci olmak istediğimde. O yaşta hep bir gazetede yazma hayalleri kurardım. Ve arkadaşlarım vardı, doktor, avukat, astronot, futbolcu ve benzeri bilumum meslek sahibi olmak isteyen…
Ben hiçbir zaman ailemin etkisinde kalmadım meslek seçimi konusunda. Zaten aileler genelde bu konuda uyarılır. Çocuğa zorla bir mesleği okutmaya çalışmak, o çocuğun hayatını karartmakla eşdeğer bence. İnsan kendi evladını, sırf kendi istiyor diye hayatı boyunca sevmediği bir mesleği seçmesi konusunda mecbur bırakabilir mi? Bu nasıl bir bencilliktir ey ebevenyler! Diyor, konudan sapmadan esas konuya dönüyorum…
İlahiyat…Bu ülke bir imam yetiştirmezse günü gelince camilerden ezanı kim okuyacak? Bu ülkede ilahiyatçılar yetişmezse hangi mektepli gelip doğru bir şekilde öğretecek maneviyatı bizlere. Sonra haberlerini yapmaz mıyız biz “üfürükçü hoca bilmem hangi kadını bilmem ne vaadiyle taciz etti” diye?Yoksa haberlerini yapmaz mıyız yine cenneti kiralayan şarlatanların?
Hadi hepsini geçtim, benim 11 yaşında gazeteciliği istemem normalken yaşıtım bir çocuğun da “ben din adamı olacağım” demesi ne kadar anormal olabilir? Hak, hukuk, özgürlük nutukları atarken, bir insanın maneviyata yönelip, kendisini bu alanda uzmanlaştırmak istemesi tezatını nasıl da kaçırıyorsunuz? Sakın bana “11 yaşında çocuk ne bilsin din adamlığını” demeyin. Ben 11 yaşında nereden biliyorsam gazeteciliği, o da oradan biliyor. Sonuçta ilkokulda din dersi de alıyoruz.
Ben sol görüşlü bir insanım. Bakın altını çize çize yazıyorum buraya, “Ben sol görüşlü bir insanım.” Ancak bu düşüncenin ne sol ile ne de sağ ile bir ilgisi var. Böyle bir düşünceye sahip olmak için Müslüman olmak da gerekmiyor. Sadece her insanın seçme hakkı olduğunu bilmek kafi.
Din okullarının açılması bir çeşitliliktir. İlahiyat okuluna gitmek isteyen kişilerin yurtdışı yerine ülkemizde okumasını sağlamak aynı zamanda ülke ekonomisine de katkıdır. İlahiyat okulunun açılmasıyla yobaz bir devlet olunmaz, hatta yanına da keşke ülkemizde yaşayan yabancı ailelerin çocukları için bir Hristiyan okulu açılsa. İşte bunun adı yobazlık değil aksine çağdaşlıktır.
Bırakın, oynamayın kimsenin hayalleriyle… Oynamayın ki yıllar önce gazeteci olmak isteyen Nupelda’nın hayallerine kavuştuğu gibi, yıllar sonra bir insan da kendi yetiştiği topraklarda küçük yaşta kurduğu hayalin tadını çıkarabilsin…
Baktığınız pencere çok önemli. Kara gözlüklerinizi çıkarıp, önyargılarınızdan kurtulun ki dilinizden düşürmediğiniz seçme ve seçilme hakkı, başkalarının seçme özgürlüklerini kısıtlayarak tezata sürüklemesin sizi…
Ve bugün 1 Mayıs… Tüm emekçi işçileri büyük küçük demeden saygı ve sevgi ile selamlıyorum…
Hepinize önyargısız, pozitif günler…