Saraydaki tarafsız bölge savaşlarına kılıcını kuşanan gitti.
İlk olarak ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi aldı sahnedeki yerini. Kapalı kapılar ardında alış veriş yapıldı, (fikir) kılıç kınına girdi ve büyük buluşmanın ilki tamamlandı. Bu görüşmenin ardından hedef tahtası Pazartesi gününe yerleştirilip oklarda o yöne doğru çevrildi. Yorgancıoğlu bekleyip göreceğiz dedi.
***
Hemen ardından ikinci raunda geçildi ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı sarayın yolunu tuttu. Kapıyı çalmasına gerek yoktu, çünkü sarayın kapıları sonuna kadar açıktı siyasi partilere. Hükümete karşı güvensizlik önergesi onaylanmış, hükümet düşmüş ve olayın ardından Başbakan yaklaşık bir yıldır unuttuğu sarayın yolunu hatırlamış, mecburi olarak istifasını sunmak için Cumhurbaşkanına gitmişti. İstifa kabul edilip, yolunuz açık olsun denilmişti. Nerede kalmıştık? Evet, evet. Çakıcı’da kalmıştık. Görüşme başladı-bitti. Ve Çakıcı kameraların karşısına geçti. Hedef tahtasındaki yerini koruyan UBP ve Başbakan İrsen Küçük yerinden hiç kıpırdayamamış ve Çakıcı okları yaydan çıkarmış yine hedefi vurmaya çalışmıştı. Çakıcının şu sözleri kaldı aklımda. “Ulusal Birlik partisine hükümet kurma görevi verilmemeli verilecekse biz bu hükümeti neden düşürdük?”. Çakıcı birde CTP’ye korkunmu var diye gönderme yaptı. Bu düşünceye sahip olan ben değilim. Siyasi kulislerde konuşulan bu; “ Ulusal Birlik Partisi ile Cumhuriyetçi Türk Partisi arasında yakınlaşma var.” Çakıcı bir teşekkürle Saray’dan ayrıldı.
***
Üçüncü raund çiçeği burnunda oluşum Demokrat Parti –Ulusal Güçler’indi. Şu partinin adını bir türlü baş harfleriyle söyleyemiyorum. Uzun soluklu olursa belki alışırız. Alışmak için biraz beklemek lazım. Altını takarsak ayrılık neticesinde tam altın karşı tarafta kalmasın. Bilinç altında saraya en yakın olarak görülse de 8’i bir yerde o’nda. Çıkışta emin ama biraz tereddütlü, fazla iyimser ama bir o kadar da hedef şaşabilir açıklamalar yapıldı.
***
Ve son raund Başbakan’ındı. İki gün üst üste saraya çıkmıştı Başbakan. İlk gün istifasını sunmuş ardından da hükümet görüşmeleri için Cumhurbaşkanının karşısına geçmişti. Görüşüldü ve bitti. Başbakan güler bir yüzle kameraların karşısına geçti. Görüştük dedi. Tam’da o sırada Çakıcı’nın söyledikleri hatırlatıldı Başbakan’a… “Ulusal Birlik partisine hükümet kurma görevi verilmemeli, verilecekse biz bu hükümeti neden düşürdük?”... Başbakan, şaşırtan ama doğru orantılı bir cevap verdi. “Çakıcı haklı” dedi. Hükümeti düşüren 27 milletvekilidir dedi. Hükümeti de onlar kuracak.
Gün sonunda Cumhurbaşkanı siyasi parti temsilcileri ile biraraya geldi.
Eroğlu’ndan gün sonu açıklaması; “PAZARTESİ GEREKİRSE SON KEZ BAZI SİYASİ PARTİLERLE GÖRÜŞEBİLİRİM…SONRA KARAR VERİP GÖREVİ VERECEĞİM”
“ANAYASAL YETKİLERİMİ KULLANARAK ÜLKEYİ HÜKÜMETSİZ BIRAKMAMAK İÇİN GÜVENOYU ALABİLECEK BİR ARKADAŞI GÖREVLENDİRECEĞİMDEN KİMSENİN ENDİŞESİ OLMAMASI GEREKİR”
Ve sevgili dostlar bu masal’da pazartesina kadar böyle bitti.
Peki bütün bunlar kimin umurunda?
VATANDAŞ SORULARI
Sandığa gitmelimiyiz?
“Seçime ne kaldı, hükümet kurulsa ne olacak kurulmasa ne olacak?
Vatandaş borçlarını nasıl ödeyecek?
Mazbatalar ne olacak?(Temmuz sonuna bir şey kalmadı)
Temmuz ayında maaşlara yapılacak olan 100 TL’lik artış ne olacak?
Vatandaş evine ayda bir kilodan fazla et alabilecekmi?( Et bir tarafa tavuk, olmadı yoğurt, hellim… vb ürünlerden herhangi birini ne kadar alabilecek?)
Kapanan kepenkler tekrar açılabilecek mi?