Seçim startı verilen ülkemizde çok yakın bir zamanda seçim propagandaları başlayacak. Temennimiz siyasi partiler ve siyasetçilerin kendilerine olan güvenin dipde olduğunun farkında propaganda yapmalarıdır. Yani, bugüne kadar olduğu gibi her kesime şirin görünme uğruna salt populizm yaparak seçim sonrası ise bu söylemlerin tam tersini yapmamaları gerekiyor. Kıbrıs Türk seçmeninin bunlara zaten karnının tok olduğunu halen daha anlamamışlar ise vay halimize..
Kıbrıs Türkünün artık samimi, gerçekçi ve dolayısıyla inandırıcı söylem ve projelere itibar etmesi gerekiyor. Bilimsel ve ekonomik rasyonaliteden uzak seçim vaatlerinin ve programlarının bu seçimde yeri olmaması gerekiyor. Bunun için hepimizin CTP-BG ve UBP hükümetlerinin iktidara gelmeden topluma vaat ettiklerini ve seçim programlarını hatırlamamız yeterli olur. Değil ekonomik ve siyaseten vaat ettiklerini yapmak, neredeyse tersi uygulamalar içine girdiler. Dolayısıyla, KKTC seçmeninin sadece bu iki parti değil diğer partilerin de KKTC’nin mevcut potansiyeli ve bilimsel gerçeklerle örtüşmeyen vaat ve programlarına itibar etmemesi gerekiyor.
Ülkemizin temel problemlerinden biri de maalesef tüm kurumlara güvenin zedelenmesidir. Bu nedenle, özellikle siyaseten doğrudan veya dolaylı olarak etki altında kalma ihtimali olan tüm kurumların ne istatistik verilerine ne de öngörülerine artık değer vermiyoruz. Ancak, uluslararası güvenilirliği olan kurum ve kuruluşlar da Kuzey Kıbrıs için artık rapor hazırlamaya başlamıştır. Üstelik, bu kuruluşların iktidara veya başka kesimlere yaranma gailesi de yoktur.
KKTC için rapor hazırlayan en önde gelen uluslararası kuruluş Dünya Bankası olmuştur. En güncel olanı ise 21 Aralık 2012 tarihli Yoksulluğu Azaltma ve Ekonomik Yönetim Birimi’nin hazırladığı “Kıbrıs Türk Ekonomisi Kamu Maliyesiyle İlgili Değerlendirme” başlıklı raporudur. Bu raporda bilimsel gerçekler ışığında uzmanların önerileri bulunmaktadır. Bu öneriler Vergi Reformu, Kamu Görevi Maaşları ve İstihdam, Eğitim, Sağlık , Sosyal Yardım ve Emeklilik başlığı altında sunulmaktadır. Ekonomi açısından önem taşıyan ilk iki başlıkla ilgili öneriler aşağıda özetlenmektedir.
Vergi Reformu • Verginin otomasyona taşınmasıyla vergi idaresinin modernleştirilmesi
• Vergi makamının yaptırım yetkisinin güçlendirilmesi ve Avrupa standartlarına uygun etkin itiraz sürecinin oluşturulmasıyla bu güçlendirilen yetkinin dengelenmesi
• KDV oranlarının azaltılmasıyla KDV sisteminin basitleştirilmesi
• Yerel yönetimlerin gelir kanallarının genişletilmesi, buna emlak vergisinde reforma gidilmesi de dahildir
• Bölgeler arasındaki eşitsizlikleri giderebilmek için idare içinde transfer sisteminin reforme edilmesi
Kamu Görevi Maaşları ve İstihdam • Her bir kadroyu içeren ilgili teşkilat yasalarının, yeni kamu görevlileri yasasına uyumlu hale getirilerek değiştirilmesi
• Birkaç yıl sürecek şekilde enflasyonun altında maaş artışlarının yapılması veya maaşların dondurulması
• Yıllık artışlara ayarlamalar yaparak barem içi artış oranlarının yavaşlatılması
• İstihdamların dondurulması veya kadro sayılarının boşaldıkça azaltılması
• Sözleşmeli olarak geçici alınmış personel sayısının azaltılması
• Destek hizmetlerinin özel sektöre dıştan alım yoluyla yaptırtılması
Seçim programlarını hazırlama aşamasında olan siyasi partiler geçmişteki gibi neredeyse cennetten villa vaat etmek yerine yukarıdaki Dünya Bankası raporu önerileri ve T.C ile imzalanan protokol çerçevesinde populizmden uzak rasyonel programlar ve söylemler geliştirmelidirler.
KIBRIS TÜRK SEÇMENİ İSE ARTIK “ESMER UNDAN PASTA” VAADİNDE BULUNANLARA DESTEK VERMEYİ TERCİH ETMEMELİDİR.