Her milletin geçmişinde yaşanmış, toplumsal belleklerinde derin izler bırakmış anıları vardır. Bu anılar çoğunlukla o milletin yaşadığı kara günlerden, verdikleri zorlu mücadelelerden oluşur.
Milli Bayramlar da esasen, yaşanan zorlukların neden-sonuç ilişkisi içerisinde gelecek kuşaklara aktarılmasını ifade eder.
Yaşanmış olayların gelecek nesillere aktarılması o milletin fertlerinin ortak duygu çemberi etrafında bir araya gelmesini sağlar. Aynı zamanda geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarılmasına imkân verir. Milli içerikli bu türden günlere hemen her ulusta rastlanır. Amerikan Bağımsızlık Günü, Cumhuriyet Bayramı, Kanada Günü gibi…
Bizimde her millet gibi geçmişte yaşadığımız yürek burkan, göz yaşartan anılarımız, bu gözyaşı ve acı dolu günleri gelecek nesillere en yalın haliyle aktardığımız milli günlerimiz var.
39 yıldır coşkuyla kutladığımız 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı da bunlardan biri. Hani dedik ya acı ve gözyaşıyla geçmiş kötü günleri anımsatır bu bayramlar. Bizim milli hasletlerimizdendir dara düşmüşe, yolda kalmışa yardım etmek…
Mensubu olduğumuz kültür renk, din, dil, milliyet ayrımı yapmaksızın en az kırk komşumuzdan sorumlu tutar, iyi günlerin sevincini birlikte yaşamayı, kötü günlerin zorluklarını birlikte göğüslemeyi gerekli kılar.
Doğal olarak kötü günlerimizde dostlarımızı yanımızda görmek isteriz. Hele böyle özgürlüğümüzü kazandığımız günlerde daha bir farklı duygularla ararız dostlarımızı.
Böyle günlerimizde Ermenilerin yokluğunu umursamayız… Güney Kıbrıs’ın kin ve düşmanlık dolu sözleri yaralamaz bizleri…
Ama Azerbaycan’ın bırakın yokluğunu, baştan savma olarak algılayacağımız mesajı bile derinden yaralar, içimizi kanatır.
Her 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramında olduğu gibi başta Azerbaycan olmak üzere dost ve kardeş ülkelerin bayraklarını aradı meydanlarda gözlerimiz… Ama göremedi…
Haber bültenlerinde kardeşlik vurgusu yapan Azerbaycan temsilcisinin her Türkün ruhuna huzur veren Azeri şivesiyle kardeşlik namelerini bekledik... Ama duyamadık… Türkmenistan’da yoktu, Kazakistan da... Kırgızistan da yoktu Özbekistan da törenlerimizde…
Başta Azerbaycan olmak üzere bütün Türk ülkelerinin yöneticileri bizim yöneticilerimiz de dâhil- kendilerini gözden geçirmeli, kardeşlik duygularının zayıflamasına hizmet edecek davranışlardan uzak durmalıdırlar... Farklı coğrafyalarda yaşasakta ortak Türk tarihinin satır satır yazıldığını unutmamak, nasıl yer almak istediğimize karar vermek ve ona göre eylemlerimizi belirlemek gerekir. En azından bu yapılmalıdır.
Kutlamalara katılan ve hafızalarımızda kalan tek isim sanırım Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı ve Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Kırım Tatar Milli Kurultayı Kiev Delegesi-Kırım Tatarları Derneği Başkanı Aslan Ömer’di. Bu iki isme hem aramızda bulunmalarından dolayı hem de sıcak mesajlarından dolayı teşekkür ediyoruz.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramımızı kutlar Anavatan’a şükranlarımızı sunarız.