Bu yazıyı kaleme alırken halen daha seçim sonuçları belli olmamıştı. Ancak pek de önemi yoktu. Çünkü önemli olan hangi partinin veya partilerin kazanarak hükümet olacağı değildir. Önemli olan hükümet edenlerin KKTC için ne yapacağıdır. Önemli olan hükümet edenlerin alacağı önlemlerle artık kimsenin bize “SAHTE” veya “SÖZDE” demeyi haklı çıkaracak çarpık yapımızı ortadan kaldırmasıdır.
Sakın bu ifadeler üzerine kimse bana KKTC üzerine hamaset yapmasın. Çünkü bu ucuz milliyetçilik olur.
“ÖNCE KKTC VE DEVLET” diyenlerin önceliği salt hamaset yapmak olmamalı, aksine bizi dünyaya güldüren ve “sahte” devlet dedirten çürük devlet yapımızı mamur etmek temel misyonları olmalıdır.
Kalecikteki petrol sızıntısını yaratan otorite boşluğu, çağ dışı bir elektrik santralı kurarak maliyeti yüksek diye insanımızın zehirlenmesini ussallaştırmaya çalışan anlayış, çıkar gruplarına yenik düştüğü için çevre faktörlerine yönelik önlem almayarak kanser vakalarında ülkeyi dünyada ilk sıralara taşıyan zihniyet ve yapı çağdaş bir devlet olamaz. BÖYLESİ BİR DEVLETE DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ ÇERÇEVESİNDE OTORİTE KAZANDIRMADAN VE BUNUN MÜCADELESİNİ VERMEDEN DAĞDAKİ BAYRAĞI BOYAMAYI HEDEF EDİNMEK DEVLETE SAHİP ÇIKMAK DEĞİL AKSİNE DEVLETİN DEFOLARINI ÖRTMEK ANLAMINA DA GELEBİLMEKTEDİR.
Seçimlerde galip gelip hükümet olacak partilerin KKTC’yi mamur etmek için aşağıdaki temel sorunlara ya çözüm bulmalı ya çözüm bulmalıdır:
• Develetin çevre ve sağlık gibi konularda kesinlikle çağdaş normlara uyumu sağlayacak otorite ve denetim gücü olmalıdır.
• Özelleştirilecek ve doğal tekel durumundaki kuruluşları düzenleyecek bağımsız kurumlara sahip olunmalıdır.
• Devleti yönetenlerin çıkar gruplarına yenik düşmesini önleyecek gerçek anlamda şeffaf ve hesapverebilir oto-kontrol mekanizmaları olmalıdır.
• Yargıda adaleti geciktirmeden sağlayacak bir reform gerçekleştirilmelidir.
• Yolsuzlukları önlemede özerk ve bağımsız güçlü bir iç denetim ve dış denetim (Sayıştay) yeniden yapılandırılmalıdır.
• Yolsuzlukları önlemede çağ dışı bir olgu olarak hükümet edenlerin hegamonyası ortadan kaldırılmalıdır.
• Ombudsman AB standartlarında yeniden yapılandırılmalıdır.
• Sözde liberal olan ekonomimizde serbest piyasa koşullarının sağlanması, haksız rekabetin önlenmesi ve tekelci yapıların kontrolu için REKABET KURULUNUN yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
• Etkinlik, verimlilik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve liyakat esaslarına göre KAMU SEKTÖRÜNÜN REFORME edilmesi kaçınılmazdır.
Yukarıdaki liste uzatılabilir. Önemli olan bu ilkeler noktasında hükümet edildiği takdirde devletimiz “sahte” veya “sözde” gibi yakıştırmaları haketmiyecektir. Ancak, geçmişte olduğu gibi hükümeti yeniden kuracak olanlar doğruları bile bile çarpık sistemi lehine kullanmayı ve siyasi rant peşinde koşmayı tercih ederse başı dik ve onurlu değil MAALESEF “NOTRE DAME'IN KAMBURU” bir KKTC olmaya devam edeceğiz.
Değerli okurlarım bugünden itibaren köşe yazılarıma yaklaşık bir aylığına ara veriyorum.
Tekrar görüşmek üzere KKTC’deki yeni dönemin hepimize hayırlı olmasını diliyorum.