Bir tutku ile sarılmalı insan, insana. Aşk ile sevda yüklü olmalı. Sevda kokmalı... İçinde hiç bir art düşünce taşımadan, yalansız çıkarsız. Bir lokma ekmeği paylaşmalı zaman zaman. Hiç tanımadığı yüzleri güldürmeli gönülleri fethetmeli şu acımasız dünyada, örnek olmalı, acıları paylaşmalı. En ağır eleştirilere karşı kulaklarını kapamalı. Seni sevmeyenide sevmelisin. Her adımda sevgi salgılamalısın. Gönülden sevmelisin herkesi, herşeyi. İnanmalısın bütün kalbinle. Seni sevmeyenlerin bir gün gelip seni çok çok seveceklerine inanmalısın. O boş kalan ellerine yeniden birçok elin uzanacağına ve sana sıkı sıkı sarılacağına inanmalısın. Bir gün insanlığın kardeş olacağına silahların, savaşların duracağına küçücük çocukların ölmeyeceğine kardeş kardeşi öldürmeyeceğine, sıra sıra dizilen tabutların yerine kemanlar, davullar çalacağına. Elele tutuşan ve kenetlenen ellerin hepsi bir ağızdan “Ey Özgürlük biz kardeşiz birbirimizi severiz ve hep birlikte çiçekler eker şarkılar söyleriz. Dinimiz, dilimiz, rengimiz ne olursa olsun biz birbirimizi severiz. Güzellikler için savaşır birbirimize yardım ederiz. Sıkı sıkı sarılırız. Ey özgürlük neredesin? Bu ne vahşet, acımasızlık ve batının kahreden sessizliği yüreklerinde zerre kadar acıma duygusu taşımayan Avrupa, Amerika. Yüzyıllar boyu doymayan nerde varsa bir berek yatağı o ülke insanlarını birbirine düşüren vampirler, kan emiciler, doyumsuzlar.Bu dünya sadece onların, çağdaşlıklarının arkasına saklanıp seyre dalıyorlar. Buz tutmuş yürekleri kendilerinden başka hiç kimseyi düşünmezler. İçimiz yanıyor, acıyor neden bütün bunlar insanlık bu vahşetlerin karşısında ve içinde olmamalı... Uyanmalı kendi gibi olmalı ne Amerika ne Avrupa'ya özenmemeli. Yüzyıllar boyu dünyanın kaymağını yiyen tüketen kendileri değil mi? Bir zamanlar zenci, siyah diye insan yerine koymayanlar kimlerdi? Afganistan, Libya, İran, Irak, Ürdün, Suriye vs... Şimdi ise Mısır bütün bu tetikleyici acımasızlığı kimler tetikliyor.Cehaleti aşılayan, kardeş kardeşi öldürten bu doyumsuz vampirler değil mi? Onların nazarında müslüman ülkeler kalkınmasın dünyayı diledikleri gibi yönetsinler, servetlerine servet katsınlar. Bizler bütün bunları bilmemize rağmen bu acımasızların hayatlarına özeniyoruz. Her ülke kendi içinde çağdaşça kök salmalı dış faktörlere karşı tedbirli olmalı. Kendi işini kendi yapmalı kendi iç meselelerine hiç kimseyi karıştırmadan ilerlemeli ve her zaman ülkesini ve içinde var olan değerlerini korumalı. Sağı solu ile iyi geçinmeli ve bu tür acımasızlıklara uyanık olmalı tarih boyu kalkınan müslüman ülkelere balta vurmuşlardır. Şöyle bir tarihe bakalım Çanakkale'de Avustralya'nın ne işi vardı? İngiltere, Fransa Türkiye topraklarına ne yapmaya gelmişlerdi ve daha kimler kimler... Ya Kıbrıs hiç bir şeyden habersiz başına gelmeyen kalmadı ve şimdilerde petrol, doğalgaz yatakları ile yiye yiye bitiremediler dünyayı. Ne çocuk ne yaşlı ne genç demeden en ağır silahlarla insanlığın üstüne ateşler yağdırıyorlar. Yazıklar olsun. Ey insanlık Allah sizi korusun.
Sizi Seviyorum....