“Bütün devlet görevlilerinin görevleri esnasında memuriyete yakışır ciddiyet, hakkaniyet ve vakar içinde hareket etmeleri ve görevleri için halktan herhangi bir şey talep etmemeleri, aksi hali görülürse bunun cezasının hem dünyada, hem de ahirette verileceğinin bilinmesi, ayrıca görülen tüm davaların ve verilen hüccet, ilam ve senetlerin sicile kaydının yapılmasına titizlikle riayet edilmesi hususunun tüm yetkililere ilan edilmesi hakkında Kıbrıs Kadısı’na gönderilen emirdir”
“Kıbrıs’ta üretilen ham ipek, pamuk ve kırmızı boyayı memleketlerine götürmek üzere satın alan İngiliz ve Fransız tüccarların bunların ölçü ve tartısında mağdur olmamaları için devlet tarafından bir kantar tayin edilip ölçü ve tartının bununla yapılmasını talep etmeleri üzerine, ipeğin her vukıyyesınden ( kıyye) ikişer sağ akçe, pamuğun her kantarından on beş sağ akçe, kırmızı boyanın her kantarından onbeş sağ akçe kantar vergisi alınmasına karar verildiği, 1133 yılı Ramazan ayı başından itibaren bu usule başlanması, elde edilecek gelirin, Resm-i Boya Mukataası Emini Abdi tarafından tahsil edilerek defterin turulması ve emre aykırı herhangi bir iş yapılmaması konusunda Lefkoşa, Tuzla ve Magosa kadınları ile Resm-i Boya Mukataası Emini Abdi’ye hitaben yazılan ferman”
Bunlar nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim ...
Yukarda yer alan satırlar oldukça açık ve net... Günümüzde hala geçerli , aranılan, özlenen unsurlar..
İlk paragrafın tarihi; 7 Cemaziyelevvel 1283 ( 17 Eylül 1866)
Defter No;47 / Sahife No;163 / Hüküm No;261
İkinci paragrafın tarihi; 12 Şaban 1133 ( 8 Haziran 1721)
Defter No;10 / Sahife No; 133 / Hüküm No; 572
İlki 142, ikincisi 287 yıllık kararlar..
Nereden mi çıktı ?
Londra’da bu hafta sergilenen, Kıbrıs’ın 400 Yıllık Tarihi Sergisinde yer alan bazı belgeler arasında, bu emirler ve fermanlar yani Osmanlı Padişahlarının kararları da bulunuyordu..
İlki, açık açık devlet memurlarının görevlerini yapmaları karşılığında, hiçbirşey talep etmemelerini ( !!), vazifelerini gereğince yerine getirmelerini ve tüm işlemlerin kayıtlarının yapılmasını emrediyor..
İkincisi ise 287 yıl önce Kıbrıslı Türklerin , Fransız ve İngilizler ile ticaret yaptığını gösteriyor.. Bu ticarette , karşı tarafın zarar görmemesi için Osmanlı Devleti tarafından tartı aletinin tayin edilmesi ve alınacak vergiler açıkca belirlenmiş..
Şimdi ne İngiliz ve Fransızlarla ham ipek, pamuk, kırmızı boya ticareti var.. Ne de başka bir ülkeyle, başka bir ciddi dış ticaret..
Londra’ya gelen, sizin adadaki 400 yıllık varlığınızı, sosyal yaşantınızı, hukuki haklarınızı, ekonominizi, nüfusunuzu, kısacası A’dan Z’ye sizleri anlatan Evkaf Sergisinde yer alan belgelerden sadece 2 örneği sundum yukarıda..
Nüfüs sayımı, karı-koca anlaşmazlıkları ve boşanmaları, hava muhalefeti nedeniyle batan gemilerin yerine daha sağlam gemilerin inşası, deniz ticaretinde kara suları muhalefeti (Evet o zamanlar da varmış), Lefkoşa’ya yağan bir karış kar, ölen İngiltere Konsolosu yerine atanan yeni konsolosun tayini, karantinaya alınan yerlerde usüllerin titizlikle uygulanması, Osmanlı topraklarında görevlendirilen doktorların herkese gereği gibi bakmaya mecbur oldukları, nüfus sayımının, adanın büyüklüğü nedeniyle ( !!!), 6 ayda bitmediğinden bir 6 ay daha uzatıldığına dair hükümler, kararlar, fermanlar..
Daha ne ararsanız, tekmili bir arada bu sergide..
3 yılda, 150 uzmanın titizlikle çalışıp, Osmanlıca’dan Türkçe’ye tercüme ettiği 30 bin belge ve sayfa arasından sadece birkaç başlık..
Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nin bu görkemli sergisini görmenizi önereceğim, önermesine..
Ancak... Bu sergi KKTC’ye gelir ve sizlere açılırsa görebileceksiniz..
Vakıflar Yöneticilerinin, geçen sene İstanbul’da ilk kez sergilediği, ardından Londra’ya getirdiği, Kasım ayında da Brüksel’de sunacağı bu eşşiz sergi mutlaka , ama mutlaka ada halkına da gösterilmeli.. Yaşlısı, genci bu sergiyi gezip, görmeli.. Fermanları, kararları okumalı..
Osmanlı’nın adayı nasıl adil, bugün bile imrenilecek şekilde yönetip, alınan kararlarını, büyük ciddiyet ve titizlikle kayda almasını ibretle görmeli..
Bu sergiyi gezip, görmesem, “Lefkoşa’nın İncirli köyünden Yusuf oğlu Muharrem’in, aynı köyde babasından kendisine miras kalan Harman tarlası adlı yerde iki zeytin ağacı, Lora tarlası adlı yerde altı zeytin ağacı ve muhtelif yerlerde bulunan 20 dönüm tarlanın, Francesko oğlu Hristodulu tarafından 20 senedir haksız yere zapt edildiği iddiasıyla dava açtığını;
Ancak, bu tür arazi davalarının açılabilmesi için kanunen belirlenen 15 yıllık zaman aşımı süresi geçirildiğinden, davanın reddedildiğini” öğrenemeyecektim..
Aradan geçen 400 yıl da olsa sorunlar benziyor.. Toprak anlaşmazlığı.. Vergiler, boşanma, alacak-verecek, dış ticaret.. Nüfus sayımı..
Önce bu serginin hazırlanmasında, İstanbul ve Londra’da halka sunulmasında emeği geçen başta Vakıflar İdaresi olmak üzere, herkesi candan kutluyorum..
Ve lütfen en kısa zamanda bunu Kıbrıs’ta , yerinde sergileyin ricasında bulunuyorum..
Neler görecek, neler okuyacaksınız, bekleyin ve görün..