On sene önce CTP-UBP koalisyonunun konuşulmadığını ifade eden Özgürgün, bugün algının değiştiğini kaydetti:
Ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin ÖzgürgünKıbrıs sorununun 53 yıllık bir sorun olduğunu ve yarım asırdır devam eden bu sorunda yarım arpa yolu ilerlenemediğini kaydetti. “Rumların niyeti, olmayan Kıbrıs Cumhuriyetine yamanarak bazı hakları elde etmemiz. Biz ise ayrı iki kurucu devletin esas olduğu yeni bir modeli arzuluyoruz. Yıllardır bir tek heyetler değişiyor ama söylenenler ayni şeyler” diyen Özgürgün iyimser olmadığını söyledi.
28 Temmuz seçimlerinin beklenen bir sonuç getirmediğini ifade eden Özgürgün,tüm partilerin beklentilerinin altında oy aldıklarını belirtti.
Kıbrıslılığı siyasete konu etmenin yanlış olduğunu ifade eden Özgürgün, Kıbrıslıyım, gururluyum ama sonuçta Trabzonlu gibi Antepli gibi de Türküm” dedi.
UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, ADA TV de çarpıcı açıklamalar yaptı. Erçin Şahmaran’ın hazırladığı “Söz Sizde” programına katılan Özgürgün ülke gündemini şu sözlerle değerlendirdi:

“HEYETLER DEĞİŞİYOR, SÖYLEMLER DEĞİŞMİYOR”
“Kıbrıs konusunda yeni gelişme aslında yok. Güney’in söylediği, ancak Kıbrıs Cumhuriyetine azınlık olarak katılırsanız anlaşma olur. Sizinle ayrı bir devlet olarak anlaşamayız. Peki, nasıl olacak. Bir tarafı biz kabul edemeyiz, diğer tarafı onlar kabul edemez. Bizde ayrı bir devlet olarak görüşelim diyoruz. 53 yıllık bir sorun var ve yarım asırdır devam eden bu sorunda yarım arpa yolu ilerlenememiş. Onların çözümü, olmayan Kıbrıs Cumhuriyetine yamanarak bazı hakları elde etmemiz, biz ise ayrı iki kurucu devletin esas olduğu yeni bir modeli arzuluyoruz. İyimser değilim. Yıllardır bir tek heyetler değişiyor ama söylenenler ayni şeyler. Sayın Ban Ki Moon üç yıl önce benimde olduğum heyete söylediklerini bugün görev yapan yeni heyete söylüyor. Yani sorun ve düşünceler ayni noktada. Değişen bir şey yok.

“KIBRIS’IN DURUMUNDAN HERKES MEMNUN”
Kıbrıs’ın bugünkü durumu herkesin işine geliyor. AB’nin, ABD’nin, Yunanistan’ın, Türkiye’nin, İngiltere’nin ki burada üsleri var. Ve kimsenin haberi bile olmadan kullanıyorlar. Egemen bölgesidir. Bizim işimize de geliyor aslında. Söylenenlere bakmayın. 1974 öncesini hatırlayanlar anlayabilir. Biz nereden, nerelere geldik. Yedi üniversitenin, bir milyona yaklaşan yatak kapasitesinin olduğu, 3,3 milyar dolar Türkiye’nin iki yılda yatırım yaptığı, geliri yetmediği halde bir kamu düzeni ve devlet yaratarak kendi kendini yöneten bir halkın yaşadığı yarım bir ada. Ekonomik olarak bağımlılık bir şey değiştirmiyor. Türkiye de, İngiltere de ekonomik olarak bazı merkezlere bağlıdır. Dünyada bir yerlere bağlı olmayan ülke yok. Bağlılık, bağımlılık anlamında algılanmamalı. Güneyin pasaportunu alıp istenilen yere gitmede sıkıntı yok. Sonuçta, ne Libya’yız, ne de Suriye yani biz nereden memnun değiliz anlayamıyorum. Sonuçta biz de memnunuz. Kıbrıs konusunda değişiklik olursa mutlaka ön görülmeyen zararlar görülecektir. Herkes bir pozisyon almış, geri gitmek istemiyor.
***

“ANAYASA DEĞİŞMELİ”
28 Temmuz seçimleri beklenen bir sonuç getirmedi. Ama bu herkes için geçerli. CTP de, DP de bu işten tatmin olmadı. Ayni şekilde TDP de. Beklentilerimizin altında kaldık. Şimdi bunu düşünecek durumda değiliz. Kısa bir süre sonra yerel seçimler, bundan sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimi var önümüzde. Zaman ve siyaset çok hızlı akıyor. Seçimleri düşünerek hatalarımızı kendi içimizde tartışıyoruz. Ben bu filimi daha öncede gördüm. Kendime güveniyorum. Ama ülke de genel sorunlar var. En barizi belediyeler kötü durumda. Tabi ki sadece kendimizi değil ülkeyi de değerlendiriyoruz. Anayasa değişmeli mesela. En başta geçici onuncu maddeye takılıp kalınmamalı. 28 senede bir Anayasanın hiçbir maddesi değiştirilemezse toplumun çok gerisinde kalır. Nitekim değişmesi gereken çok nokta var. Seçimden önce herkes bunlara vurgu yaptı. Şimdi ses yok. Bunlar yapılmalı.

“İLAHİYAT KOLEJİ İÇİN BASKI VEYA ZORLAMA OLMADI”
Muhalefetken söylenenlerle, iktidara gelince yapılanlar birbirini tutmazsa siyasete olan güven zedelenir. İlahiyat koleji açılışında Sayın Başbakan açılışı yaptı mesela. Başbakanın yaptığı elbette doğrudur. Ama muhalefetken söylenenlere de bakılmalı. Kimse kimseyi hiçbir şeye zorlamadı, zorlayamaz. Cami yapına karşı çıkmak bana yanlış geliyor. İnsanların bulunduğu en önemli yerlerden biridir camiler. Bize hükümet olduğumuz dönemde bu kolejle veya cami yapımıyla ilgili herhangi bir istek, zorlama, baskı olmadı. Bu bir ihtiyaçtır. Zorlamaya yapılmasına en başta ben karşı çıkarım ve izin vermem. En çok gidilen yerlerdir camiler ve kabristanlıklar. Kıbrıs Türk Halkı maneviyatına çok düşkündür. Bu anlamda yapılan ve karşılıksız olan böylesi yatırımlara neden karşı çıkılıyor anlamıyorum. Güney de biri bunu yapsın heykelini dikerler.

“TÜRKİYE’NİN YAPTIKLARINI GÖRMEMEK İÇİN KÖR OLMAK LAZIM”
Kıbrıslıyım ve gururluyum ama sonuçta Trabzonlu gibi Antepli gibi de Türküm. Bunları konu etmek ve siyasete çekmek ayrı bir sıkıntıdır. Öğretmen sendikaları elbette eksiklikleri ortaya koyacak ve dikkate de alınmalıdır. Ama bunları bu tür bağış olan yatırımlarla karşılaştırmak yanlış. Eğitimden kesilip yapılmıyor ki bu yatırımlar öyle olsa bende karşı çıkarım ama öyle değil. Türkiye’nin yaptığı kaynak aktarımı başka yerlere kullanılıyor. Türkiye’nin yaptığı yardımları görmemek için kör veya nankör olmak lazım. Sıkıntı bizde. Türkiye sadece öneriyor. Mesela KIB-TEK, özelleştirilmeden başka çare varsa söylesinler. Maalesef yoktur. Su geliyor var mı proje? Yok, bizim hükümetimiz döneminde de yapılamadı. Suçlu kim? Yani sorun esasen bizde. Ve proje yoksa göreceksiniz su projesi ertelenecek.

“SAYIN NUMAN’IN SÖYLEMLERİ PARTİYİ BAĞLAMAZ”
“Sağda birleşme konusunda elbette bir milletvekili kendi görüşlerini söyleyebilir. Ama partiyi bağlayan konularda değerlendirmeleri parti sözcüleri veya Genel Başkan yapmalı. Biz arkadaşlara bunları söyledik. Sağda birlik diye bir konu bizim kurultayla ayrılan ve bölünen sürecimizde söylenildi. Benim birlik veya birleşme diye bir söylemim hiç olmadı. Sayın Necdet Numan’la seçimden sonra konuştuk. Bugün Sayın Numan Milletvekili değil. Ve yaptığı görüşme veya söylemler tamamen kendi kişisel düşünceleriyledir. Biz önümüzdeki hafta yeni Genel Sekreterimizi seçeceğiz. Bizim parti olarak adı geçen arkadaşlarla böyle bir arayışımız veya görüşmememiz olmadı, olamaz. Ama koşulsuz gelmek isteyen herkese de kapımız açık. Bizden ayrılmış dahi olsa kim olursa olsun parti yetkili kurulları karar verirse katılmak isteyen katılabilir. Bunun kararını ancak parti verebilir. Kimse için ön şart yoktur, biz de ön şart kabul etmeyiz.”

“CTP-UBP KOALİSYONU ARTIK BİR SEÇENEK”
“On sene önce CTP-UBP koalisyonu konuşulamazdı bile. Bugün öyle değil. Hem bizde hem de onlarda bunu seslendirenler var. Ciddi çözümler gereken sorunlar var. Bunu yapacak sağlam bir koalisyon çıkabilir ortaya. Denenmeyen tek seçenek CTP-UBP veya UBP-CTP kaldı. Toplamda yüzde 70’i bulacak bir koalisyon. Birbirinin alternatifi iki parti var ama yapamadıkları da çok şey var. Bugün Sayın Başbakan Kıbrıs konusuyla ilgili Cumhurbaşkanı ile beraber hareket edeceğiz diyor. Bu çok önemli ve olumlu bir noktadır. Kıbrıs konusunda siyasi partiler arasında çok bir fark yoktur. Bu düşünce dışa karşı elimizi güçlendirecek. UBP onca tepkiye rağmen ikinci parti çıktı. Halk cezalandırdıysa nasıl ikinci parti olduk. Özeleştirimizi yaptık gerekeni aldık. Türkiye bizi hükümette istiyor söylemi doğru değil. Ben Sayın Beşir Atalay’ın, Sayın Yorgancıoğlu’nu aradığına inanmam. Türkiye bana göre böyle tırnak içinde söyleyeyim ‘acemice’ bir iş yapmaz. İstese en başında müdahale ederdi. Olduysa bile bunu ifşa etmek doğru mu? Değil. Türkiye’ye çok ayıp ettiler.”