Mazeret sorumluluktan kurtarmaz

“Bizim de her derdimize deva olabilecek bir Evkafımız vardır. Belki de servet cihetinden Rum kiliselerinden daha da zengindir.

“Bizim de her derdimize deva olabilecek bir Evkafımız vardır. Belki de servet cihetinden Rum kiliselerinden daha da zengindir. Yalnız bunun idaresi halkın elinde
olmadığından maalesef bu zengin müessesemizden onluk bile istifade edemiyoruz.
Aksine olarak üç beş memurun maaşının temini için elde edilen gelir kâfi gelmeyerek
her sene elimizden bir parça daha toprak çıkıyor.”

Rahmetli Dr. Küçük bunları söylediğinde yıl 1952 idi.

75 yıllık bir mücadelenin ardından evkaf 1956 yılında Kıbrıslı Türklere verilmişti.

Vakıf malları; Satılamayan,
devredilemeyen, zaman aşımına uğrayamayan, zorla veya hileyle el değiştirse söz
konusu malla beraber tazminatının iade edilmesi tüm zamanlarda ve tüm dinlerde
geçerli olan hayır için tahsis edilen mallar.

Vakıflar idaresi, söz konusu malların yönetiminden sorumlu merkez.

Siyasetle ilgisi olmaması gereken, özerk ve bağımsız çalışması esas olan yönetim.

Ama ne mümkün, her dönem sorgulanıyor.

Vakıf mallarının, korumasız, başı boş, siyasi rant uğruna kullanıldığına az mı tanık olduk?

Siyasi rant uğruna kullanılmayan ne kaldı ki ülkede?

Toprak mı, deniz mi, para mı, din mi, insan mı, yalan, dolan mı?

Hepsinden fazlasıyla var.

Elektrik kurumu çalışanlarının örgütlü olduğu sendika El-Sen bir süreden buyanadır elektrik
borcunu ödemeyen kurumların elektriğini kesiyor.

Bunu durup dururken mi yapıyor?

Hayır, elbette öyle değil.

Önce tabi ki uyarıyorlar.

Hiçbir insanın veya kurumun bu duruma düşmesini istemem.

Hele hele bir caminin elektriğinin kesilmesini hiçbir zaman içime sindiremem.

Aslında içime sindiremediğim esas nokta bir caminin elektriğinin kesilecek noktaya
getirilmesi.
Devletin sorumluluğunda olan ve esasen toplumun malı olan kurumların sorumsuzluk sebebiyle gülünç ve aciz duruma düşürülmesi, devlet olacak yapının iflası demektir.

Bu büyük bir utançtır.

Böyle vurdumduymazlık, böyle sorumsuzluk zaten ancak bu ülkede olabilirdi.

Bu noktada hangi yapıyı ilelebet yaşatacağız.

Maneviyatı tartışılan bir toplumda, maneviyata hizmet ettiğini söyleyenlerin yaptığına bakınız.

Bir yanda ilahiyat tartışmalarının, cami yapılmasının tartışıldığı ve bunların ihtiyaç olduğunun
söylendiği bir ülkede bunları söyleyen yöneticiler elektrik faturasını
ödemekten veya ödettirmekten aciz.

İlgili kurumun, ilgili dairenin, Vakıfların, işlerin bu noktaya gelmesini beklemeden olayı çözmesi
gerekirdi.

O vakıflar ki bin bir kavganın, mücadelenin eseridir.

Hangi işi elimize aldık ta tam anlamıyla yüzümüze gözümüze bulaştırmadan, cümle aleme rezil
olmadan layıkıyla yaptık.

Belediyeler batırılır, kurumlar kapanır, partizanlıktan, adamcılıktan başka hiçbir iş yapılmaz ve
dimdik ayaktayız diye masallarla günlük kavgalarla zamanımız boşa harcanır.

Birileri işini savsaklayıp, sorumluluklarını yerini getirmeyecek, başkaları da yerine
getirilmeyen sorumluluklardan dolayı kapanmaya doğru zorlanacak.

“Diğer borçlu kamu kurumları içinde 20’inci sıradayız hedef seçildik” demek sorunu çözer mi?

Ya da bu durumdan kurtarır mı?

Ortada gün gibi duran gerçek “görevinizi tam olarak yerine getirmediğinizdir”.

Mazeret hiçbir sorunun yerini değiştirmez.

Ve müjde;
Bakan açıkladı, sorun çözülmüş.

“Camilerin elektrik sorunu çözüldü. Yetkililer bir araya gelerek konuyu çözüme kavuşturdu. Bu
görevi Vakıflar İdaresi üstlendi. Ne ezan sesi kısılacak, ne de camiler elektriksiz kalacak. Hepimiz Müslüman’ız, din kardeşiyiz, başka niyet aranmasın”.

İşte bu, yani mutlu son!

Darısı diğer kurumların başına!

Peki, ne gerek vardı bunca tantanaya.

Bu haber 753 defa okunmuştur
  • özeti budur özt  lefkoşa - 08.10.2013 'Hangi işi elimize aldık ta tam anlamıyla yüzümüze gözümüze bulaştırmadan, cümle aleme rezil olmadan layıkıyla yaptık.'
  • ali türkmenoğlu  L/ŞA - 08.10.2013 gerçekten de bu kadarda olmaz. bir işi de batırmayalım. hangi kurum hangi daire elimizde olduda mamur ettik. aslında hep şikayet ederiz ama kabahatın büyüğpü bizde artık iyi bir özeleştirninin zamanı gelmedi mi
  • İki elimizle bir yakamızı kemal  lefgoşa - 07.10.2013 Halk bizleri idare edenlerce iki eli ile bir yakasını düzeltemez duruma getirdiler..Sadece yandaşlara iş,güç,menfaat sağlayıp koltuğu sağlamlaştırma yönünde atılan tüm adımlar artık tokezlemıstır..Her tarafı her kurumu batırdık..Söylenenlerde aslında statükodan yeterince yararlanamayanlardır..Yararlansalar onlarında sesı çıkmaz hıc bır seye...

:

:

:

: