Evrendeki güç öyle insanlar yarattı ki yazmakla, anlatmakla beyindeki güç kalemlerle anlatılamaz. Henüz çok küçük bir çocuk ilkokula yeni başladı sapsarı saçları, gökyüzü deniz mavisi gözleri ve son derece zeki ve istikrarlı duruşu ile öğretmenleri kendisine altın çocuk, küçük Atatürk dediler. Bir yığın hayalleri vardıçok sevdiği cennet denilecek kadar güzel yemyeşil bereketli köyünde biricik ailesi ile çok mutluydu... Büyük güçlerin acımasızlığı ve doyumsuzluğu karşısında alınan kararlarla ne olduğunu anlayamadan içini kaplayan korku ile 1964 yılında soğuk çok soğuk bir kış gecesi köy halkı komşu köye göç etmek zorunda kaldı. Önce bir akrabalarının araba garajına yerleştirildiler. Biricik ailesinin gözlerindeki o korkuyu hisseder ve gizli gizli ağlardı. Daha sonra derme çatma bir baraka yaptılar kendi atalarının toprakları olan bir araziye yarı aç yarı tok orada yaşamaya başladı ailesi ile birlikte. İlkokulu Günebakan Köyü'nde, ortaokulu Yeşilırmak ve daha sonra Lefke Cengiz Topel Erkek Sanat Enstitüsü Elektrik Bölümü'nü bitirdi. Vatani hizmeti olan askerlik yani mücahitliğini tamamladıktan sonra savaşın ve fakirliğin acımasızlığı karşısında kalbi buruk kardeşlerini, anneciğini ve babacığını geride bırakıp mücahitlikten kazanmış olduğu üç beş kuruşu biriktirerek İngiltere'ye gitti... Hayalinde okumak, okumak, bir çok insana yardımcı olabilmek vardı. Londra'da teknolojik elektrik ve elektronik dallarında beş yıl eğitimden sonra teknisyen olarak çalışmaya başladı. Bu arada da birçok sosyal etkinliklere de yardım elini esirgemeden hep muhtaç insanların yanında oldu. O yüreğindeki ateş ve o büyük sevda Yağmuralan (Vroişa) sevdası hiç bitmedi. Bu unutturmaya çalıştıkları ve 1964 yılında köy halkını göçe zorladıktan sonra köyü yakıp yok etmelerini hiç mi hiç unutmadı. Bu çok büyük haksızlık! Nasıl yaparlar böyle bir acımasızlığı 15 Şubat 2004 yılında Yağmuralan (Vroişa)Derneği kurulduktan sonra Yönetim Kurulu Başkanlığı'nda görev yapmaya başladı. Bir çok faaliyetlere imza attıktan sonra çok önemli olan, büyük araştırmalardan sonra. Yağmuralan (Vroişa) kitabını bütün araştırmalarının belgeleri, fotoğraflarıile tarihe ışık tutacak kitabı 10 Ekim Perşembe günü saat 11:00'da basın toplantısı ile okuyucuların beğenisine sundu. Açılış konuşmasını Ateş Matbaası'nın sahibi çok değerli yazar ve gazeteci Hasan Kahvecioğlu başlattıktan sonra sevgili Esat Mustafa kitabın içeriğini, amacını, Yağmuralan Derneği'nin çalışma örneklerinden Kıbrıs'taki sosyal, ekonomik ve engellilere, yaşlılara yapılan haksızlıkları, İngiltere'deki yasalardan söz ederek İnsan Hakları'na ne denli değer verildiği, özellikle yaşlı ve engellileri anlattı. Kitabının gelirini Lefke ve çevresindeki Öncü Kadınlar Derneği'ne bağışladı ki bir çok muhtaç insana şifa olabilmesi için. Konuşmaları ağzından inci gibi döküldü tane tane.... Her bir sözcük altın niteliği taşıyordu. Giydiği karbeyazı gömleği bir o kadar yaşattı temiz, dürüst, paylaşımcı duygularını . Deniz mavisi gözleri huzur dağıttı etrafa. Bilgi akıttı bir nehir gibi ve hayran bıraktı kendine gelen basını ve ziyaretçileri o engin donanımı ile... Banada söz hakkı verdi, hazırlıksızdım, bunca yılların deneyimlerime sığınarak kendisiyle ne çok gurur duyduğumu bir Yağmuralan sevdalısı olduğunu kısa kısa sözcüklerle anlatmaya çalıştım. Sevgili Esat Mustafa iyi ve kötü günde her zaman sevdiklerinin ve muhtaç insanların yanında olan, kırkyıldan beri Londra'da yaşamasına rağmen çok çok iyi öz türkçe konuşan. Bunun yanı sıra Rumca ve İngilizce dilleri de mükemmeldir. Araştırmacı yönü çok güçlü... Her zaman bir öğrenci... Cuma Günü saat 14:00'da Lefke yöresinde hayranları ile bir araya geldi ve kitabını kendi imzası ile duygularını aktardı. Yolun açık olsun sevgili Esat Mustafa...

Sizi Seviyorum