KÜLLÜ SUYU

Son zamanlarda o kadar çok kitap üretiliyorki bir yandan seviniyorum bir yandan da üzülüyorum.

Son zamanlarda o kadar çok kitap üretiliyorki bir yandan seviniyorum bir yandan da üzülüyorum. Hepsini okumak kelimesi kelimesini içime gömmek, kendimi aydınlatmak kendimi ileriye taşımak istiyorum. Kim ne yazdı? Kim ne anlattı? Hangi kitap, hangi yazarın? Kalemimden süzülerek hayat buldu ve kim bilir hangi raflarda kendini sergileyecek... Dil, din, ırk ve ülke hiç farketmez, gün ışığına çıkan kitap yeter ki akıcı olsun, aydınlatıcı ve eğitici... Bazen öyle öyküler aktartılıyor ki sayfalara kitapların içine gömülüp saatin zamanın nasıl geçtiğini anlıyamazsınız. Bazende zaman bulupta okuyamadığınız kitaplar için üzülüyorsunuz. İşte bu son zamanlarda elime ulaşan o kadar çok kitap varki hepsini okuyamadığım için üzülüyorum. Yinede önsöz ve kitapların içeriğini mutlaka gözden geçiriyorum. Günümüzde sevdiklerinize vereceğiniz en güzel armağanlar arasında sanatçıların ürettikleri eserlerdir. Beni yakinen tanıyan arkadaşlarım bana sık sık armağanların içerisinde en çok kitap armağan ederler... Kitaplara karşı anlatılmaz bir sevdam vardır. Bir kaç gün önce sevgili arkadaşım Hasan Çakmak bana çok ilgimi çeken bir kitap armağan etti. Bir Rum yazarın elinden çıkan kitap türkçede yayınlanarak hayata geçti... Küllü suyu kitabın adı. Yazarın adı : Katerina A. İlliadi Türkçeye çeviren: Yeşim Dede, Editör: Ahmet Hıdıroğlu
“Ne kadar değiştin
Ne kadar değiştim
Düşlerim kırmızı
Düşlerim beyaz
Birlikte yıkanan elbiseler pembe oldular.”
Yannis Miliyokas

Her okuduğum satır beni derinden yaraladı. Savaşların, çıkarların, acımasızlıkların, zulümlerin kim haklı, kim haksız. Bu kadar acıların içinde yoğrulan insanlar. Öyküler aynı, acılar aynı, yok olanlar, felakete uğrayanlar, halk ve ordu peki bütün bunlar neden yaşanıyor. Bir bakıyorsunuz iki insan dili, dini ayrı çok iyi arkadaş oluyor ve sonralarında kıvılcımlar oluşuyor. Kalpleri konuşuyor ve söz geçiremezler kalplerine . Yanan kıvılcımı ateşliyorlar ve aşk yolunda ilerliyorlar. Aşklarını büyütüyorlar, birbirlerine sımsıkı sarılıyorlar tek yürek oluyorlar. Aynı gökyüzü altında bir adım ötede gökyüzü aynı, denizde aynı masmavi, mis gibi kokuyor. Peki örf ve adetler onlarda aynı. Peki fırınlarda pişen çörekler, pilavunalar, aynı tat, aynı lezzet... Ya müzik, kemanlardan yükselen nağmeler , kavalın o yanık sesi, çobanlarla bütünleşirdi. Nasır tutmuş parmakların arasındaki kavallar. Sırtlarında darcıklar bir parça ekmek bir avuç zeytin bir iki domatesle gün boyu mutluluk sergilenirdi bir karış toprakta. Limon ağaçlarının kokusu hep aynı , buhurdanlıklarda yakılırdı zeytin yaprakları nazar değmesin, kabuslar çökmesin diye... Çok çok eskiden kirli çamaşırlar küllü sularla yıkanırdı. Dünyamızda dibe çöken kirlilikleri kimler temizleyecek böyle bir güç var mı? Büyük güçler var olduğu sürece küçükler hep ezilir acı çeker... Kim baş olsa herşey kendi malı gibi görür... Oysaki hiç bir şey kalıcı değildir. Hiç bir şey bizim değildir. Kalıcı olan unsurlar altın harflerle üretilen eserlerdir. Yüzyıllar boyu arşiv arşiv sunulacaktır. İnsanlığın önüne kim kötü kim iyi ölümsüzleşecektir ve asla unutulmayacaktır. Küllü suyu kitabında o kadar çok şey anlatıldı ki insan düşünmeden edemiyor. İnsan ilişkileri ağırlıklı, birbirine hasret dinler ayrı olmasına rağmen derin bir sevgi taşıyorlar karşı tarafa. Bir o kadarda birbirine benzer taraflar sıcakkanlı insanlar... Kitabın dış arka kabında yazılanlar beni bir hayli düşündürdü ve çok üzdü. Kelimesi kelimesine çok değerli okuyucularım sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. “Buna bak” dedi Sofia heyecanla, yanlarına bir eşek sürüsü geldiğinde. Belli ki iki, üç aile bir aradaydı. Anneler, babalar ve yavruları. “Bunu gördün mü? Eşeklerin toplanma kampı. Denktaş'ın eşeklerinin parkı Biliyorsun, Denktaş adada yaşayan hakiki Kıbrıslıların sadece eşekler olduğunu ilan etmişti. İnsanların hiç düşünmeden kullandıkları sözcükler arşivlerde yerini alır ve bizleri derinden yaralar. Kıbrıs Türk'ü o kadar çok acı çekti ki çok saygı değer eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın da dediği gibi lütfen herkes anılarını, geçmişini kaleme alsınlar bir kitapda toplasınlar. Yaşanan yaşatılanlar unutulmasın. Sizi seviyorum.

Bu haber 6317 defa okunmuştur

:

:

:

: