Kötü Yönetimin Nedeni “İyi İdare Yasası”nın Olmayışı Mı?

Yönetim bilminin pazarlama disiplininde “MİYOPLUK” diye bir kavram vardır. Yani, bir olgu için belirleyici faktörleri görememe ve sadece bir unsuru etkin kabul etme durumudur.

Yönetim bilminin pazarlama disiplininde “MİYOPLUK” diye bir kavram vardır. Yani, bir olgu için belirleyici faktörleri görememe ve sadece bir unsuru etkin kabul etme durumudur. Bu kavramı ortaya atan Theodore Levitt kısaca pazarlama miyopluğunu en basit haliyle “bazı şirketlerin temel işleriyle ilgili görme özrüne sahip olmaları” olarak anlatmıştı. Örnek olarak da o zamanların demiryolu şirketlerini göstermişti. Levitt’e göre demiryolları şirketleri yüzyılın sonuna gelen yıllarda bile hâlâ kendilerini ulaştırma işinde görmüyorlardı. Bu nedenle de kamyon, otomobil diğer ulaştırma teknolojilerine uzak kaldılar ve onlardan faydalanamadılar. Aslında demiryolları kısaca lojistik sektörünü kavrayamadılar (http://www.pazarlamacanavari.com/index.php/pazarlama-miyoplugu/).
Makale başlığı ile Pazarlama Miyopluğunun ne alakası var diye bir an düşünebilirsiniz. Ancak, içinde bulunduğumuz “İyi İdare Yasası” gibi girişimlerin ruhunu açıklamak için öncelikle “MİYOPLUK” kavramına atıf yapmak gerekiyordu. Şöyle ki, memleketin kötü idare edilişini hukuki zeminde düşünüp yasal eksiklikler giderildiği zaman ülkenin iyi idare edileceğini öngören miyopik bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Sanki de AB’ye uyum çerçevesinde yaptıklarımızla memleketde bir fark yaratmışız gibi, bu yasaya da gerekçe olarak aşağıdaki gibi AB muktesebatına uyum gerekçesi uydurulmuş durumdadır.
“İyi İdare Yasa Önerisi Genel Gerekçe Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu anlayıştan hareketle, CM/REC(2007)7 sayılı Tavsiye Kararı’yla, üye devletlere, bu kararın ekinde yer alan “iyi idare yasası”nı, kendi ülkelerinde yürürlüğe koyma tavsiyesinde bulunmuştur.”

Sözkonusu yasa ile Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı, Tarafsızlık İlkesi, Orantılılık İlkesi, Haklara Saygı İlkesi, Makul Süre İçinde Faaliyette Bulunma İlkesi, Katılım İlkesi, Özel Hayatın Gizliliğine Saygı İlkesi, Açıklık İlkesi, İdarenin İşlem Yapmak İçin Harekete Geçmesi, Özel Kişilerin İstemleri, Birel İşlemlerde Özel Kişilerin Dinlenilme Hakkı, İdari İşlemlere Karşı İptal Davası Açılması ve İdari İhmallere Karşı İhmalin Sonlandırılması Davası Açılması gibi hususlar düzenlenerek ülkenin “İYİ İDARE EDİLMESİ” murat ediliyor.

Tabi ki, bu gibi çabaları takdir ediyoruz. Ancak, sorunun özünü görmek yerine miyopik yaklaşımları da eleştirmeği gerekli görüyoruz. Zira, ülkede sorun yasa eksikliği mi? Yoksa yasaları uygulamaki devlet boşluğu mu? Belki her ikisi de etkendir. Ancak, ülkede mevcut anayasa ve yasaların uygulanmadığını hükümet de bir nevi itiraf etmektedir. Şöyle ki, Yorgancıoğlu hükümetinin ilk maddesi aşağıdaki ifadeyi içermektedir:
“Anayasa’nın 1. maddesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temel nitelikleri arasında yer alan demokrasi, sosyal adalet, hukukun üstünlüğü ve laiklik ilkeleri hakiki anlamıyla hayata geçirilecek ve uygulanacaktır.” Yani Anayasanın bu maddesinin gereği yapılmamaktadır. Bunun yanında, KKTC ANAYASASININ Dilekçe Hakkı konulu 76 (1) aşağıdaki madde uygulanıyor mu?
“(1) Herkes, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkınde tek başına veya topluca, yetkili makamlara yazı ile başvurma ve bunların süratle incelenmesi ve karara bağlanması hakkına sahiptir. Gerekçeye dayanacak olan bu karar, en geç otuz gün içinde, dilek ve şikayet sahibine yazılı olarak bildirilir. Böyle bir karardan zarar gören herkes veya otuz gün içerisinde kendisine bir karar bildirilmeyen her ilgili, dilek ve şikayet konusu hakkında yetkili mahkemeye başvurabilir.”
YİNE 10 /1975 SAYILI SİYASAL PARTİLER YASASI aşağıdaki 51. ve buna ilişkin 52. maddesinin gereği yapılıyor mu?
“51. Partilerin genel merkezleri, genel kongrelerine sundukları kesin hesap örneğini, genel kongrenin bu konuda aldığı kararın bir örneği ile birlikte ve genel kongrelerinin bitiminden itibaren en geç iki ay içinde, Anayasa Mahkemesi olarak Yüksek Mahkeme Başkanlığına vermek zorundadırlar.
BİLGİ EDİNME HAKKI YASASI’NIN “Bilgi Verme Yükümlülüğü” konulu 6., “Bilgi ve Belgeye Erişim Süreleri” konulu 12., “İtiraz Usulü” konulu 14. ve “Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulunun Oluşumu, İşleyişi ve Kararları” konulu 15. Maddesinin gereği yapılıyor mu?
Her türlü eleştiriye rağmen kamu çalışanlarının ikinci iş yapma yasağı uygulanıyor mu?
KKTC’DE YÜRÜRLÜKTE OLUP UYGULANMAYAN BAŞTA ANAYASA OLMAK ÜZERE YUKARIDAKİ GİBİ BİRÇOK YASA MADDESİ ONLARCA SAYFA HALİNDE LİSTELENEBİLİR. YANİ ÜLKEMİZDE KÖTÜ YÖNETİMİN TEMELİ YASAL EKSİKLİKTEN ZİYADE HUKUK DEVLETİNİ İŞLER KILACAK “ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR” BİR YAPININ EKSİKLİĞİNİN OLDUĞUNU NEREDEYSE HERKES TARAFINDAN İDRAK EDİLİRKEN YENİ YASA ÖNERİLERİ GÜNDEME GETİREREK MİYOPLUK İÇERİSİNE GİRMEK ZAMAN KAYBINDAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR. AMMA VELAKİN YASALARIN UYGULANDIĞI, HÜKÜMET VE DEVLET YETKİLİLERİNİN KURAL VE YASALARA UYMASINI SAĞLAYACAK HESAP VEREBİLİRLİĞİN SAĞLANDIĞI VE YARGININ GECİKMEDEN TECELLİ ETTİĞİ BİR “DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ” İHDAS EDEBİLİRSEK O ZAMAN “İYİ İDARE YASASI” GİBİ YASALARI GÜNDEME TAŞIMAKTA YERDEN GÖĞE KADAR HAKLILIK DOĞMUŞ OLUR.

Bu haber 653 defa okunmuştur

:

:

:

: