Bugünlerde yine “DEJAVU” duygusunu yaşıyoruz. Ülkemizde yıllardır kurumları çökerten anlayış yine ortaya çıktı. Şöyle ki, öncesinde partizanca ve adil olmayan uygulamalara feryat ederken sonrasında bu yanlışları meşrulaştırmanın telaşına kapılıyoruz. Nasıl mı? Elbette aşağıdaki söylemlerle...
Bugünlerde yine “DEJAVU” duygusunu yaşıyoruz. Ülkemizde yıllardır kurumları çökerten anlayış yine ortaya çıktı. Şöyle ki, öncesinde partizanca ve adil olmayan uygulamalara feryat ederken sonrasında bu yanlışları meşrulaştırmanın telaşına kapılıyoruz. Nasıl mı? Elbette aşağıdaki söylemlerle...
Bu 300 kişiyi mi fazla gördünüz?
Günah değil mi çocuklara?
Herkesin ekmeği ile oynamayın?
Onların suçu ne? Filler tepişir çimler ezilir.
Siz zamanında yapmadınız mı?
Siz yaparsanız biz de geldiğimizde misilleme yaparız.
Yukarıdaki söylemler artırılabilir. İşin özü sorunlara yaklaşımımızın rasyonel değil oldukça duygusal olduğudur.
Kamu reformu yapılması için takvimlenen sürenin dahi geçtiği günümüzde partizanca yapılan istihdamlara karşı kararlı bir tutum sergileyemiyoruz. Öncelikle, kamu çalışanı için olmazsa olmaz olan “LİYAKAT” değil midir? Yani kamudaki görevleri yapmak için en vasıflı kişileri seçmek hükümet edenlerin temel sorumluluğu değil midir? Buna paralel işsiz olan herkese istihdam edilme şansı vermek siyasilerden beklenen değil midir.
Tüm iktidar zamlarında devlete alınan geçici işçilerin partizanca alındığını bilmeyen, bunun tersini iddia edenlere de inanan yoktur sanırım. Ancak, gerek kurultay gerekse seçim saiki ile yapılan bu istihdamların kılıfını 7/1979 sayılı “Kamu Görevlileri Yasası”nın aşağıdaki 6.2 maddesine uydurmak gerekmektedir.
(2) Bu yasa amaçları bakımından;
'Sürekli Personel' Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevlere atanan, genel ve katma bütçelerden veya bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardan aylık alan ve bu Yasada bundan böyle kamu görevlisi olarak anılacak olan kişileri anlatır.
'Geçici Personel' tamamen geçici nitelikteki kamu hizmetlerini sürdürmek üzere ve Personel Dairesinin söz konusu hizmetlerin geçici personelle yürütülmesinin gerekli olduğu hususunda belirteceği uygunluk bildirimi ile Maliye İşleriyle Görevli Bakanlığın mali açıdan belirteceği uygunluk bildirimine dayanılarak, ilgili Kurumun, Maliye İşleriyle Görevli Bakanlığın ve Personel Dairesinin imzaları ve bu kurumlarca yapılacak uygun bir sınav ile Çalışma Dairesinde işsiz olarak kayıtlı bulunanlar arasından bu Yasaya bağlı kurumlarca bir Bütçe Yılını aşmayan geçici süreler için hizmete alınan ve kendisi ile hizmet akdi yapılan işçi sayılmayan kişileri anlatır. Geçici Personelin statülerine bağlı olarak maaşları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Cetvelde belirlenir ve eşit işe eşit ücret prensibine uygun olarak Maliye İşleriyle görevli Bakanlık tarafından uygunluk bildirimi verilirken alınacak geçici personelin maaşı da belirtilir. Tamamen geçici statüde istihdam edilen geçici personelin istihdam süreleri ilgili kurumun talebi üzerine Personel Dairesinin belirteceği uygunluk bildirimi ile Maliye İşleriyle görevli Bakanlığın mali açıdan belirteceği uygunluk bildirimine bağlı olarak uzatılabilir.
Yukarıdaki yasa maddesine göre, Maliye Bakanlığının uygunluk bildirimi, ilgili kurumun, Maliye Bakanlığının ve Personel Dairesinin imzaları, bu kurumlarca yapılacak uygun bir sınav ve ilgili tarihte Çalışma Dairesinde işsiz olarak kayıtlı bulunanlar arasından seçilip kendisi ile hizmet akdi yapılanlar “GEÇİCİ PERSONEL” olarak istihdam edilebilir. Bu yasal prosedürleri yerine getirenlere sen kurultay için, seçim için ve ilgili örgüt başkanının tehditi üzerine alındın gibi suçlamalar yapılamaz ve bu sebepten işten durdurulamaz.
Demek ki konu kimin, kim tarafından ve neden istihdam edildiği değil, devletteki geçici personel istihdamının tüm siyasi iktidarlar tarafından partizanca kullanılmasıdır. Dolayısıyla, iktidara gelen siyasi partilerin rovanşist yaklaşımlarıyla devletteki çarpık istihdam sorunu çözülemez. Zira UBP iktidarı tarafından kurultay ve diğer gerekçelerle geçici personel istihdam edildiği gibi CTP-BG iktidarının geçmiş dönemlerinde benzer gerekçelerle istihdam ettiği ve bugün de çalışmaya devam eden yüzlerce geçici personelin bulunduğu bilinmektedir. Üstüne üstlük, bunların arasında eski CTP-BG’li bir bakanın genablasının da yer aldığı bize bildirilmiştir. Siyasi iktidarların bu durumu bana aşağıdaki atasözlerini hatırlatmıştır:
“TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ BENDEN KARA”
“DİNİME KÜFREDEN MÜSLÜMAN OLSA”
Netice itibariyle rovanşist yaklaşımların bu ülkeye ve topluma faydası olmayacaktır. Sorunun kaynağı siyasi iktidarların partizanca istihdam yapmalarına imkan veren hukuki yapı ve mentalitedir.
NE Mİ YAPILMALIDIR?
YAPILMASI GEREKEN GECİKTİRİLEN KAMU REFORMUNU İVEDİ OLARAK HAYATA GEÇİREREK SİYASİ İKTİDARLARIN HER NE SEBEPLE OLURSA OLSUN PARTİZANCA İSTİHDAM YAPMALARINI ÖNLEMEK VE TÜM İSTİHDAMLARDA LİYAKAT VE ADALETİ HAKİM KILMAKTADIR.