Ve Klerides de sonsuzluğa yürüdü

Hayatın garip bir cilvesi; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 30’ncu kuruluş yıldönümü resepsiyonunda iken gelen bir mesajla öğrendim Glafkos Klerides’in vefatını.

Hayatın garip bir cilvesi; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 30’ncu kuruluş yıldönümü resepsiyonunda iken gelen bir mesajla öğrendim Glafkos Klerides’in vefatını.

Erken ölüm yoktur. 94 yaşında da olsa ölüm gelince ailesi, yakınları, dostları ve hele ölen Klerides gibi bir “Son Mohikan” ise bırakınız kendi insanlarını, düşmanları bile hatırası önünde şapka çıkarır, Allah rahat uyutsun der.

Daha önce defalarca karşılaşmış olmama rağmen ilk kez 1993 yılında Bükreş’de bir uluslararası toplantıda karşılaşmış ve ilk mülakatımı yapmıştım Klerides ile. O dönemde ne zaman Türk dışişleri bakanı ile birlikte seyahat etsem havaalanından döndürülmemin diplomatik krize sebebiyet vereceği düşüncesiyle TC pasaportunu cebime koyup KKTC pasaportu ile giriş yapmaya çalışıyor ve birçok kez de mühür vurulmaksızın veya ayrı bir kağıda mühür ile giriş yapıyordum.

Bükreş’e havaalanının VİP bölümünden giriş yaparken de KKTC pasaportunu kullanmaya çalışmış ve mühür de vurdurmuştum üstelik. Hemen arkamda imiş Klerides’in heyeti. Elimdeki pasaportu uzaktan Kıbrıs pasaportuna benzetmiş olacak ve beni daha önce gördüğünü de unutmuş olacak ki yanıma yaklaşıp Rumca bir şeyler söyledi. İngilizce “Ben Rum değilim, Kıbrıs Türküyüm” deyince elimdeki pasaportu adeta koparırcasına elimden aldı, sayfaları değiştirdi, mührü gördü ve çok sinirlendi. Tabii o gün Rum Dışişleri Bakanlığı Romanya’ya protesto notası verdi ama ben büyük bir zevkle Klerides’e “Kıbrıs Türküyle güç paylaşımı yapmamaya, çözüme gayret göstermemeye devam ederseniz sonuçta bu pasaporta çok mühür daha vurulacak, iki devlet kökleşecek” dedim.

Hayal tabii ki… O zamanlar daha fark etmemiştim Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC’yi “tanır gibi” yapıp gerçekte Avrupa mahkemelerinin dediği gibi “alt yönetim” olarak gördüğünü…

Neyse, konferans merkezine gittiğimizde Klerides ekibine mülakat talebini yaptım ve anında “mümkün değil” cevabını aldım. Ancak, beş-on dakika sonra bir baktım ki Klerides bir ordu diplomatıyla birlikte bana doğru geliyor. O sinirli, aksi adam gitmiş gözlerinin içi gülen tonton bir adam vardı karşımda. “Arkadaş” dedi Türkçe ve İngilizce devam etti “Gel seninle bir kahve içelim.”

Güzel bir mülakat oldu ve Klerides bir daha beni unutmadı, ne zaman görüşme istesem görevde olsun olmasın hemen kabul etti. Ne yazık ki geçtiğimiz Temmuz’da planladığımız son görüşmemiz tedavisindeki komplikasyon yüzünden akamete uğradı, gerçekleşemedi.

Dürüst bir adamdı Klerides. Anılarında Kıbrıs Türklerinin var olma mücadelesi verdiğini, Rumların da enosis peşinde, adayı Yunanistan’a bağlama derdinde Kıbrıs sorununu çıkardıklarını açıkça yazmıştı… Evet belki tekrar cumhurbaşkanı olacağını düşünmeden anılarını yazıp o ifşaatlarda bulunmuştu ama “My desposition” adını verdiği anılarını tekrar göreve gelince de savunabilmiş, “onlar benim değerlendirmelerim, tarihe düştüğüm notlar” diyebilmişti.

“Kıbrıs Türklerinin de lideri olduğumu iddia etmiyorum. Ben de gayet iyi biliyorum onların da cumhurbaşkanı olmadığımı. Ama bunu bana halk önünde söyletemezsiniz” demişti Bürgenstock’da Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’a. Görüşmemizde sordum “Mikrofonu kapat” dedi ve sonra “Tabii ki öyle… Günün sonunda çözüm olunca öyle olacak ama şu anda ben sadece Rumların cumhurbaşkanıyım ve Türkler beni tanımıyor… Bu bir gerçek. Ama diğer bir gerçek de ben adanın tek meşru hükümetin başıyım…”

1968’de Denktaş ile Lübnan’da başlatılan görüşmelerin 1973’de, 1976’da ve en son 2004’de çözüme ne kadar yaklaştığını o süreçlerin mimarlarından biri olarak yaşadı Klerides.

Denktaş’ın ebediyete yürümesinden sonra Yunan Dışişleri Bakanlığı, bırakınız onu Kıbrıs Rum tarafı bir baş sağlığı mesajı göndermiş veya açıklama yapmış mıydı? Aradım, taradım göremedim öyle bir durum. Tabii ben değer verip not almamış da olabilirim ve inşallah da öyledir. Benim notlarımda sadece Başpiskopos Hrisostomos’un cenaze törenine de katılan özel bir temsilcisiyle Denktaş ailesine baş sağlığı mesajı gönderdiği var. Demek ki arada bir insani tarafı ağır basıyor Hrisostomos’un.

Dün Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklama ise oldukça enteresan: “Kıbrıs'ta 1960 ortaklık devletinin kuruluşu aşamasından başlamak üzere, hukukçu ve siyasetçi olarak kritik dönemlerde önemli görevler üstlenmiş ve uzun yıllar liderliğini yaptığı Kıbrıs Rum toplumuna hizmetleri olmuş Glafkos Klerides'in vefatını üzüntüyle öğrendik. Kıbrıs sorununun çözümünü amaçlayan müzakere süreçlerinde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Merhum Rauf Denktaş ile birlikte 1968 yılından itibaren önemli bir rol üstlenen Klerides'in son olarak müzakerelerinin önemli bir bölümüne katkıda bulunduğu ve Annan Planı olarak da bilinen Birleşmiş Milletler Kapsamlı Çözüm Planının Kıbrıs Rum tarafının referandumda reddetmesi nedeniyle akim kalması sonrasında, Ada'da ortaklığı yeniden tesis edecek kalıcı bir kapsamlı çözüme ulaşıldığını göremeden hayatını kaybetmiş olması da ayrıca üzüntü vericidir.”

Umarım rahat uyur ebedi istirahatgahında… Ailesine, sevenlerine, Rum toplumuna baş sağlığı dileklerimle.

Bu haber 1986 defa okunmuştur
  •    - 22.11.2013 Yıl 14-26 Ağustos 1974 Muaratağa, sandallar ve Atlılar EOKA canilerince 126 Türk sadece müslüman oldukları için Yaşlı,Genç,çocuk,demeden katledildi bunların içinde 16 günlük çocuk 95 yaşında yaşlılar var idi buna sebep olanlardan biriside sonsuzluğa yürüdüğü söylenen kişi idi bana kalırsa o sonsuzluğa değil cehenneme yürümüştür kendinden önce giden caniler gibi.
  • Varabileceği yerdedir. Op.Dr.İlkan Ertuğ  Ankara TÜRKİYE - 21.11.2013 Varsa eğer sevaplarıyla,muhakkak ki günahları ile o da gitti.Hesap verme zamanı.1 Nisan1955'ten beri katledilen Türkler ile karşılaşması umuduyla.
  • Geldi ve Gitti.Yaptıkları da yanında. Op.Dr.İlkan Ertuğ  Ankara TÜRKİYE - 21.11.2013 Eoka'da etkili ve yetkili.Akritas Planının içerisinde,ömrünü enosis için harcamış.EOKA'cı katillerce katledilen Kıbrıs Türkleri.Anasız,babasız, kardeşsiz ve evlâtsız kalmalar.Hiç mi suçu yok.Arada barıştan yanaymış gibi davranmış.Kendi milleti için sonuna kadar çalışmış bir kişi.Türkiye Dışişleri oldu olacak çelenk ve yanında da üst düzey yetkililer de gönderselerdi.Yakışırdı(!)
  •    - 19.11.2013 yazarımız 'umarım rahat uyur ebedi istrahatgahında ' diye bitirmiş bu tarafta rahat duranlar belki rahat uyur O tarafta ,fakat murat ağa, sandallar, Taşkent şehitleri ve daha niceleri Orda onu bekliyor haklarını almak için bana göre rahat uyuması biraz zor gözüküyor.

:

:

:

: