Bugün yaşamımızın ve özgürlüğümüzün temellerini atan ve çizdiği aydınlık yolda ilerlememizi sağlayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başarıları saymakla bitmez.
Araba kullanabiliyoruz, alışveriş yapabiliyoruz, şirketlerde üst düzey yönetici olarak çalışabiliyoruz, devletin en üst kademesine gelme hakkımız da var.
Her ne kadar bizim meclisimizde bir elin parmaklarında az kadın milletvekili sayımız olsa da temsiliyetimizin olması da büyük bir adım.
Bütün bunları Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz.
Günümüzde halen daha erkeğinin arkasında yürüyen, türlü türlü şiddete maruz kalan, kız evlat doğurduğu zaman ötekileştirilen, bazı ülkelerde aklınızın havsalanızın bile alamayacağı şekilde işkencelerle karşılaşan kadınlar var.
Bu durumun önüne bir türlü geçilemiyor.
Biz elimizdeki altın bileziğin değerini bir türlü fark edemiyoruz.
Evet, bazen dayak yiyoruz, bazen öldürülüyoruz, bazen ötekileştiriliyoruz…
Bütün bunlardan kurtulmak için çaba harcıyoruz.
Halimize çok şükür demeden geçemiyoruz.
İşkence gören kadınlarımızın yaralarını sarmak için var gücümüzle toplum olarak çalışıyor ve bu konulara her platformda dikkat çekmeye çalışıyoruz. Evet bütün bunları biz kadınlar yaşıyor ve yapıyoruz.
Çünkü seçme seçilme ve söz söyleme hakkına sahibiz.
Bundan yıllar önce, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmış olduğu girişimler neticesinde, Türk kadınlarının iktisadi ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi açısından bir dizi değişiklikler yapıldı.
Kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere kavuştu.
Kadınlara tanınan bu hakların o yıllarda birçok Avrupa devletlerinde bile bulunmayışı, Atatürk’ün kadın haklarına verdiği değer ve önemi en güzel şekilde ortaya koydu.
Peki, biz buna ne kadar sahip çıktık ve ne kadar ileriye taşıyabildik? Takdir sizin…