Kış geldi

Her tarafın çiçeklerle bezenip ,dallarda cvılcıvıl kuşların ötüştüğü,arıların çiçek çiçekdolaştığı,renk renk kelebeklerin uçuştuğu,toprağın sinesine saklanmış tohumların uyanma zamanının gelip yavaş yavaş bitkiye, dala, meyveye dönüştüğü yaşam sevinciyle dolu o neşeli bahar günleri yerini sıcak yaz günlerine bırakmıştı.

Her tarafın çiçeklerle bezenip ,dallarda cvılcıvıl kuşların ötüştüğü,arıların çiçek çiçekdolaştığı,renk renk kelebeklerin uçuştuğu,toprağın sinesine saklanmış tohumların uyanma zamanının gelip yavaş yavaş bitkiye, dala, meyveye dönüştüğü yaşam sevinciyle dolu o neşeli bahar günleri yerini sıcak yaz günlerine bırakmıştı.
Havaların günden güne ısındığı, çeşit çeşit meyvelerin sebzelerin olgunlaştığı, Rabbimiz’in ihsanı olan türlü nimetlerin önümüze serildiği,gelecek zamanlar için hazırlık imkanı olan,hasat mevsimi diye idrak ettiğimiz yaz ayları da olanca güzelikleriyle gözümüzün önünden geçti gitti.

Baharın neşesine, yazın bereketine dalıp gittiğimiz o demlerde hiç aklımıza gelmeyen hazan mevsimi gün gün saat saat bize doğru yaklaşmış,nihayet sararan yaprakların birer birer dallarına veda etmeye başlamasıyla hiç gelmeyecekmiş gibi sandığımız kış mevsimi çoktan kapımıza dayanmış bile…

Geçen her mevsimin değerini bilip,gereğini yapanlar geriye dönüp baktıklarında,yüzlerinde tatlı bir tebessümle geçen günleri yad ederler.Bir fırsat demi olan o güzel günleri boşa geçirenler ise “ah keşke”lerle hayıflanarak bakarlar geçmişin ardından. Karşımıza çıkan,İlkokul kitaplarında okuduğumuz ağustos böceği ile karınca hikayesini hatırlatan bir manzaradır.
Toprakla uğraşanlar şu anlattıklarımı daha yakından tanırlar,ne anlatılmak istendiğini kolayca anlarlar.
İnsan ömrünü mevsimlerin geçişine benzetecek olursak,çocukluk ve gençlik, ilkbahar,olgunluk,yaz,yaşlılık,son bahar ve peşinden gelen kış mevsimi gibidir.
Kimimiz,ilkbahardayız,kimimiz yazda, kimimiz sonbaharın hüznüyle dönüp gerilere bakarken kimimiz çoktan kış mevsimine girmişiz bile. Rabbimizin ömür verip müsaade ettikleri, dolanıp kış mevsimine gelecekler.Sonra tohumun toprağın koynuna saklandığı gibi mahşerde uyanmak üzere toprak ananın kucağında son uykusuna yatacak.Kimisi de baharda solan çiçek misali bu hayata erken veda edecektir.

Dünyadaki mevsimler ve insan hayatı bir çok benzerlikler arz eder.Ayrılan noktası şurasıdır ki,mevsimler tekrar tekrar gelir gider,insan ömrü bir defalıktır.Yani dünya hayatında yılda dört mevsim vardır,insan hayatında ise ömürde dört mevsim…
Mademki ömürde dört mevsim var, giden günler geri dönmeyecek o halde elimizde olan günün kıymetini iyi bilmeli derim.Yarın ömrümüzün son baharına vardığımızda dönüp geri baktığımızda yüreğimiz pişmanlıkla burkulmasın,hep güzellikle hatırlayalım geçen günleri ve umutla bakalım gelen günlere.

Peygamber efendimiz,”Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin,Fakirlik gelmeden önce zenginliğin,Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin,yaşlılıkgelmden önce gençliğin hastalık gelmeden önce sağlığın,ölüm gelmeden de hayatın kıymetini bilin”buyuruyor. Bundandaha güzel bir özet olamazdı her halde.

Elimizdeki imkanların değerini bilelim hayatımıza güzellikler hakim olsun.Sevgiden, dostluktan ,kardeşlikten yana olsun tüm tercihlerimiz.Yarın toprak ana bizi kucağına aldığında umudumuz bir bahara uyanmak olsun.
Kış geldi adlı şiirle bitirelim bu gün de.




KIŞ GELDİ
Oyunla geçirdik en güzel çağı,
Şimdi başımıza yaman iş geldi
Siyah saçımıza düştü kırağı
Beden ülkesine gayrı kış geldi

Açılan çiçekler solmuyor sandık
Yalancı bahara nasıl aldandık
Daldık bir uykuya kışta uyandık
Geçen günler sanki hayal düş geldi

Çiçek soldu yaprak düştü yaz bitti
Dil yoruldu yürek sustu söz bitti
Bitmez denen günler ne de tez bitti
Dönüp baktım koca dünya boş geldi

Payımız olmamış dünde gayretten
Titrer her yanımız şimdi hayretten
Nasip alıp dünya denen nimetten
Gününü gün etmek cana hoş geldi..

Veda ettik mevkilere ünlere
Hicranı devrettik gelen günlere
Nedametle göz attıkça dünlere
Kul Hakkı'nın gözlerinden yaş geldi.


Bu haber 285 defa okunmuştur

:

:

:

: