“Bu kadar temiz bir toplum muyuz?”

Türkiye de siyaset kazanı kaynıyor. Son, on iki yıldır siyasi anlamda yaşanan istikrar bugün yerini karmaşaya bıraktı. Önce “Gezi olayları” sonrasında başlayan “soruşturma” süreci ciddi sorunları berberinde getirdi.


Türkiye de siyaset kazanı kaynıyor.
Son, on iki yıldır siyasi anlamda yaşanan istikrar bugün yerini karmaşaya bıraktı.
Önce “Gezi olayları” sonrasında başlayan “soruşturma” süreci ciddi sorunları berberinde getirdi.
Dünün ülkeyi yönetme koalisyonunda, bugün çıkar çatışmaları ön planda.
Bir yanda güçlü bir hareket, bir diğer yanda demokratik yöntemle iş başına gelmiş bir hükümet.
Birleştirilen iki güç aynı amaca ulaşmak için yıllarca birliktelik oluşturdu.
Ülkede etkili odaklar bir bir saf dışı bırakıldı.
Engeller ortadan kalktıkça güç daha da büyüdü.
Büyüyen iki güç gün geldi kendilerini rakip görmeye başladı.
Devlet, siyasi iktidar ve onunla büyüyüp etki kazanan bir hareket arasında kaldı.
Bugün, başkaları için yapılanları kendilerine karşı yapmaya başladılar.
17 Aralık’ta bir operasyon başladı.
İktidara mensup bazı bakanların çocukları, işadamları, banka yöneticileri gözaltına alındı, tutuklandı.
Yürütülen operasyondan hükümetin, emniyet müdürlerinin, emniyetin bağlı olduğu bakanın dahi haberi olmadı.
Devlet içinde böyle bir yapılanma, böyle bir kadrolaşma oluştu yıllar içinde.
Devletin yönetimi anlamında, kaygı ve üzüntü verici bir durum.
Türkiye bunu mutlaka aşar ama sonuç nereye varır, daha neler yaşanacak zamana kalmış.
Yolsuzluk iddialarının nihai sonucu hukuksal süreçten sonra ortaya çıkacak.
Bu istikrasızlık durumu sadece Türkiye’yi değil bizi de etkileyecek.
En başta Kıbrıs sorununun çözümü yolundaki motivasyonun sekteye uğraması önemli bir tehdit.
Dövizin yükselmesi, başka etkenlerin ekonomimizi zorlaması da bir başka etken.
Ama bir yüzleşme ve şeffaflık en önemli kazanım olacak.
Kuzey Kıbrıs’ta da artık bu anlamda çıkan “söylemler” ciddi şekilde araştırılmalı ve kim olursa olsun üzerine gidilmeli.
Bu noktada akıllara şu soru geliyor;
Kırk yıllık devlet tecrübemizde yanlış yapanlar hiç olmadı?
Konuyla ilgili sohbet ettiğim UBP milletvekili ve Lefkoşa İlçe Başkanı Faiz Sucuoğlu şöyle diyor;
“Yolsuzluğun, hırsızlığın her kimden gelirse gelsin, sonuna kadar üzerine gidilmesi gerek. Başka türlü devletin kaybettiği güven geri gelmeyecek. Almanya da Cumhurbaşkanı bir yardımı yerine ulaştırmak için bir işadamından aldı. 720 Euro bir para. Görevinden istifa etti. Ve şuan iki yıl hapis cezası istemi ile yargılanıyor. İşte istenen budur. Temiz toplum ve güven bu demektir. Korkmadan üzerine gitmek lazım. Toplumun parasını çalmak, çocuklarımızın rızkını çalmak demektir. Bundan daha kötü bir şey olamaz. Üzerine gidilmeli, gidenlere de destek verilmeli. Bunlar yapılırsa statüko bitiriliyor demektir. Herkes her yapacağını iki defa düşünecek.
Bu ülkede ispatlanmamış, söylenti olan bir çok şey var. Fakat bir yere gelip kalmış. Yapılsın, toplumun önünde deşifre edilsin, bakın bir daha biri böyle bir şey yapar mı? Bu ülkede vergi kaçakçılığı bugün en az %70’tir. Açıklasınlar toplumun önünde. Mesele seçilme endişesinin ortadan kaldırılmasıdır. Siyasi kaygı olmayacak. Bunu isteyen vekillerin sayısı çoğaldıkça bunlar çözülebilir. İnsanlar güven duydukça devlete sahip çıkar. Halkın önüne bu konuyla ilgili şeffaf ve güven verecek hiçbir örnek maalesef konulamadı. Yani biz bu kadar şeffaf, bu kadar temiz bir toplum muyuz, ki böylesi konularla ilgili hiç örneğimiz yok. Yani hiçbir dönemde usulsüzlük yaşanmadı mı? Bu tüm siyasi parti ve hükümetlerin ayıbıdır, inandırıcı değiliz.”
Evet, gerçekten hiç inandırıcı değil.
Artık üzeri örtülmemeli hatta örtülenlerinde hesabı sorulmalı.
Bu konuda “zaman geçti” diye bir kavram olmaz.
Hele siyasi kaygılar hiçbir rezilliğin üstünü örtmez.
Ve tüm siyasi yönetimlerin ayıbır bu.
Bu haber 700 defa okunmuştur

:

:

:

: