Denetim görevini yerine getirmek amacıyla 2 Ocak 2014 günü toplanan Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda UBP Milletvekili Ersin Tatar da söz alarak, Maliye Bakanı Zeren Mungan’a, dövizdeki yükseliş ve zamlara bağlı gelişmelere ilişkin sözlü soru yönetmişti. Maliye Bakanı Zeren Mungan da yanıtında, DPÖ’nün bağımsız bir kuruluş olduğuna işaret ederek, düzenlemeleri anlık olmayan örgütün önümüzdeki günlerde Tüketici Fiyatları Endeksi’ndeki artışı açıklayacağını söyledi.
Maliye Bakanı DPÖ’nün bağımsızlığı hakkında bu yorumu yaparken kendisi gibi Eski Maliye Bakanı’nın da DPÖ’nün bağımsız olmadığını elbette bilmektedir.
Herhalde, Sayın Mungan DPÖ’nün kendisinden bağımsız olduğunu kastetmektedir. Zira DPÖ hem pratikte hem de yasal olarak bağımsız olmayıp kesinlikle siyasilerin tahakkümü altında olduğu pekala bilinmektedir. Özellikle siyasi iktidarlarda DPÖ’nün hangi bakanlığa bağlı olacacağı devamlı olarak tartışma konusu olmuştur. Bir önceki hükümetde DPÖ Başbakanlıktan alınarak Ekonomi Bakanlığına verilirken bugünkü koalisyon hükümetinde DPÖ tekrar Başbakanlığa bağlandı.
DPÖ YASAYA GÖRE BAĞIMSIZ MI?
Yasal olarak da DPÖ’nün bağımsızlıktan çok uzak olduğunu açıklayalım. 33/1976 Sayılı Devlet Planlama Örgütü Yasası”na göre Devlet Planlama Örgütü, bir Müsteşar tarafından yönetilir. Aynı yasanın 7(1) maddesine göre Devlet Planlama Örgütü Müsteşarı, Örgütün faaliyetlerini sevk ve idare ile görevlidir. Müsteşar, ilgili Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzalarını taşıyan kararname ile atanır. Yani Müsteşar siyasi olarak üçlü kararname ile atanıp yine ayni yolla heran görevden alınabilir. Bu şekilde atanan DPÖ müsteşarının bağlı olduğu siyasiler haricinde hiçbir şekilde hesap verebilirliği bulunmamaktadır. Bu olguyu doğrularcasına, DPÖ siyasi iktidarın gereksinim duyduğu “Hayat Pahalılığı Oranları” dışında diğer görev ve sorumluluklarını yerine getirmemenin acizliği içerisindedir.
DPÖ’NÜN TEMEL GÖREVLERİ NELERDİR?
DPÖ’ye haksızlık ettiğimizi düşünenlere bu güzide kurumun görev ve sorumluluklarını hatırlatmakta yarar vadır. 33/1976 Sayılı Devlet Planlama Örgütü Yasası’nın 3. maddesine göre Devlet Planlama Örgütünün görevleri şunlardır:
• Ülkenin doğal, beşeri ve ekonomik her türlü kaynak ve olanaklarını tam bir şekilde saptamak; izlenecek ekonomik, sosyal ve kültürel politikayı ve hedefleri saptamada Bakanlar Kuruluna yardımcı olmak;
• Bakanlıkların ekonomik, sosyal ve kültürel politikayı ilgilendiren faaliyetlerinde koordinasyonu sağlamak için önerilerde bulunmak ve bu konularda danışmanlık yapmak;
• Bakanlar Kurulu’na, uzun ve kısa vadeli ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlayacak hedefleri önermek ve yine bunların gerçekleşme yöntemleri hakkında tavsiyelerde bulunmak; uzun ve kısa vadeli planları ve gerekli projeleri hazırlamak;
• Bakanlar Kurulu ve Meclis tarafından kabul edilerek yasalaştırılan uzun vadeli planın ve buna bağlı kısa vadeli plan ve programların tam ve eksiksiz uygulanmasını gözetmek;
• Plan ve programların başarıyla uygulanabilmesi için, ilgili bakanlık, daire, kamu ve yerel kuruluşların, kuruluş ve işleyişlerinin geliştirilmesi konularında önerilerde bulunmak;
• Planların uygulanması esnasında değerlendirmeler yapmak, gerektiğinde değişiklikler önermek;
• Kamu ve özel sektörün faaliyetlerini, planın hedef ve amaçlarına uygun bir şekilde özendirecek ve düzenleyecek önerilerde bulunmak;
• Her konuda, her türlü istatistikleri düzenlemek; istatistik analizleri ve etütleri yapmak ve yayınlamak; İstatistikle ilgili olarak kamu kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak ve istatistik standartlarını saptamak;
• Her yıl ülkenin çeşitli alanlarındaki durum ve faaliyetlerini ve özet tablolarını gösteren bir “İstatistik Yıllığı” yayınlamak; Belli aralıklarla nüfus sayımı, tarım sayımı, genel sanayi ve işyerleri sayımı yapmak, sonuçlandırmak ve yayınlamak
• Plan ve programların gerektirdiği ekonomik, sosyal ve kültürel araştırmaları yapmak;
• Kamu yönetimi için yeniliklerin ve yönetimi geliştirmenin odak noktasını oluşturmak ve tüm bakanlık, daire, kamu ve yerel kuruluşların organizasyon ve metot hizmetlerini yerine getirmek.
DPÖ’NÜN KARNESİ KIRIKLARLA MI DOLU?
Yukarıdan da anlaşıldığı gibi DPÖ yasal zorunluluklarını dahi yerine getirmemektedir. KKTC’de 2008 yılından itibaren Kalkınma Plan ve Programları hazırlanmamaktadır. Dünya Bankası Raporu ve TC-KKTC protokollerine göre bağımsız bir istatistik biriminin oluşturulması öngörülmesine rağmen herhangi bir ilerleme katetmeyen KKTC istatistik açısından ne şeffaf, ne güvenilir ne de güncel durumdadır. Şöyle ki, 2014 yılına girmiş olduğumuz bu günlerde Makroekonomik gelişmeler 2011, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler 1977-2010 arası ve Gayri Safi Milli Hasıla verileri 2005-2010 yılları arasındadır. Bu konuda http://www.devplan.org/Frame-tr.html internet sayfasına bakabilirsiniz.
DPÖ’NÜN KURUMSAL OLUŞUMU NASIL OLMALIDIR?
DPÖ’nün olması gereken yasal oluşumu da fiili olarak gerçekleştirilmemektedir. Deniyor ya; bazı sorunların çözümünde yasal eksiklikler var. İşte DPÖ’ nün yasasına rağmen dikkate alınmayan bu hükümlere ne diyeceksiniz? 33 /1976 Sayılı Devlet Planlama Örgütü Yasası’nın 4. Maddesine göre Devlet Planlama Örgütü, Yüksek Planlama Kurulu, Sosyal ve Ekonomik Konsey ve Merkez Örgütünden oluşur. 4 (2)(a)’ya göre ise Sosyal ve Ekonomik Konsey, yılda en az bir defa toplanır ve plan ve programların yapılması ile ilgili olarak, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarını tartışır. Plan ve programların hedef ve stratejisinin saptanmasında gözönüne alınmak üzere Yüksek Planlama Kuruluna önerilerde bulunur. Konsey, danışma niteliğindedir.
DPÖ’NÜN KURUMSAL OLUŞUMU YASAYA UYGUNMUDUR?
Yasal hükme rağmen yıllardır ne Yüksek Planlama Kurulu ne de Sosyal ve Ekonomik Konseyn toplanmaktadır. DEMEK Kİ, TEMEL SORUN YASALARIN VARLIĞINDAN ZİYADE YASALARIN UYGULANMASINI VE BU KURUMLARIN HESAP VEREBİLİRLİĞİNİ SAĞLAYACAK MEKANİZMANIN OLMAYIŞIDIR.
Yukarıda belirttiğim gibi DPÖ sadece siyasi iktidarın taleb ettiği “ Hayat Pahalılığı Oranları”nı güncel olarak açıklamaktadır. Ancak, açıklanan bu oranlar devletin yükümlülüklerini doğrudan etkilediği için potansiyel çıkar çatışması maalesef bu rakamların ve de dolayısıyla DPÖ’nün güvenilirliğine gölge düşürmektedir.
BAĞIMSIZ BİR KURUM NASIL OLMALIDIR?
Yazıma son verirken bilimsel ve hukuken bir kurumun nasıl bağımsız olduğunu açıklamak istiyorum. “Bağımsız idari otoritelerin en temel özelliklerinden biri bağımsızlıktır. Birçok eserde yabancı dillerdeki terimin (indipendent administrative authority, les autorites administratives independantes) tam karşılığına uygun olarak Türkiye’de de 'bağımsız idari otorite' olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bağımsızlık; bir yandan, bağımsız idari otoritelerin hükûmete, düzenlenen ve denetlenen sektöre, medyaya, diğer kamu idarelerine ve diğer gerçek ve tüzel kişilere karşı özerkliği, diğer yandan kurul üyelerinin düşünce ve kanaatlerini serbestçe dile getirip oylarını özgürce kullanabilmeleri anlamına gelir” (Altundiş: Danıştay Dergisi,2). Bağımsızlık kavramı, bunların hem organları hem de işlevleri üzerinde siyasi iktidarın ve diğer idari makamların tipik idari denetim yetkilerinin söz konusu olmaması, başka organların onlara emir ve talimat verememesi yani organik ve işlevsel açıdan idari bağımsızlığının olması demektir
(Ağar:2006;http://iibfdergisi.ksu.edu.tr/Imagesimages/files/10%282%29.PDF)