Bir zamanların şirin, temiz, güzel Lefkoşası kokmuş, pislik içinde, sokaklarında yürünmez olmuş durumda.
Mahellemde çöpler yığınla. Sokak lambaları günlerdir yanmıyor. Geceleri zifiri karanlık....
Kimlere şikayet edeyim ?
Lefkoşa Belediyesine, Eklektrik Kurumu’na mı, siz söyleyiniz ?
Hükümet nerede, belediyeler nerede?
Tek başıma, iki odalı bir evde yaşıyorum.
Her ay, hangi gün olduğu da belli değil, ne zaman isterlerse LTB’den fatura gönderirler:
Su kullanımı 10 TL ise KDV de eklerler. Kanalizasyon 4.75, artı KDV, sayaç 2.27 kirası, temizlik 18.75, sağlık vergisi+ilaçlama 12 Tl ....vs..... toplam 49-50 lira.
Gittim şikayette bulundum.. Çakmak beyi gör dediler, gördüm. Bir başka beye götürdü beni. Beni dinleyen bey, başka bir memuru çağırdı, konuştular... ve yanlışlık varmış 26’ya indirdiler.....
Bunları müteakip , yine bana her ay 50 Tl geliyor.
Kimlere şikayet edeyim?
Temizlik nerede, sağlık ve ilaçlama nerede ? Her ay tansiyon ve şeker ölçümü.... anladık... ilaçlama mı yapılıyor her ay ?
Benim faturamdan çok daha yüklü fatura alanlar da bana şikayette bulundu ... Başvurulacak yer ben miyim dedim. Ben Belediye yetkililerine şikayet ettim, siz de gidiniz, önerisi yaptım.
Belediye çalışanları ile yöneticiler ve sendikalar arasında itmeyen bitmeyen bir çekişme, huzursuzluk varsa,
Ben ve halk mı çekeceğiz bu pislikleri, hataları ve haksızlıkları ?
Lefkoşa’nın masum halkının günahı nedir?
Gelen ve gelecek olan turistlere, yabancılara nasıl anlatılabilir bu kentin feci durumu ?
Ayıp değil mi ? Salgın hastalık olmasını da mı bekliyorlar?
Yalnız Lefkoşa Belediyesi’nde değil elbette yaşanan sorunlar.
Ama, koskoca KKTC’nin !!! başkentinin hali bu mu olmalıdır?
Kime , kimlere anlatalım derdimizi ?
KIBRIS MÜZAKERELERİ,
Bunca zamandan sonra tekrardan başlatılmasına karar verilen-verdirilen Kıbrıs müzakereleri daha henüz başlayıp da rayına oturmadan, toprak ve mülkiyet ne olacakmış da bana soruyorlar?
30-40 yıldır ellerinde Rumdan kalma taşınmazları bulunduran, ne KKTC devletine ne de hiçbir makama bir kuruş ödemeyenleri gayleler aldı. Ya ganimete, yağmalamaya alışanları !! kara kara düşünüyorlar.
Ne olacakmış aldıkları mallar, evler, topraklar?
Kendilerine dağıtanlara sorsalar yerinde olmaz mı?
Havadan mala, gayrimenkule, ganimete, yağmaya konarak köşeyi dönmek, servet sahibi olmak yasalara, hakka, hukuka uyuyorsa......
Ya hiçbir kanuna, kitaba defter uymuyorsa....
Onların ceremesini de bu masum, hiçbir şeye konmayan, sıkıntılarla uğraşan halk mı ödeyecek ?
İleride herhangi bir tazminat tartışılacak ve masada karara varılacaksa, kapanın elinde mi kalacak kaptıkları...hem de tek kuruş ödemeden ?
Ben bilmem, anlamam, bana sorulmasın...
Hükümet edenlere, müzakerecilere, hukukçulara sorulsun..
Zamanında “yapmayınız, etmeyiniz, ona buna tapu dağıtmayınız, kimsenin malını üzerinize tapulayamazsınız, kanunlar, uluslararası yasalar, anlaşmalar müsaade etmez...” diyen yargıçlarımızı, savcılarımızı, deneyimli hukukçularımızı dinlemeyenler baksın bakalım nasıl çözümlenecekmiş bu toprak ve mülkiyet meselesi...
Eroğlu’na, Özersay’a ve Ankara’daki yetkililere Allah yardım etsin, yol göstersin.
Ve masa başında, Güneyde mal bırakan Kıbrıslı Türklerin de haklarını koruyabilsinler.
İçinden çıkılmaz durumlar yaratanları bulup hesaba çekmek, yapılanları ödetmek düşünülecek mi ?
Her konuda uzman kesilenler varsın halletsin... Kıbrıs sorununu da halletmeyi unutmasın.