Fazla konuşmadan anlatmak

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun, müzakere masasındaki Başdanışmanı, Kudret Özersay’ı, bir TV programında izledim.

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun, müzakere masasındaki Başdanışmanı, Kudret Özersay’ı, bir TV programında izledim.
Kıbrıs konusunda, müzakere süreci hakkında ve Kıbrıs Türk tarafının tutumu ile ilgili bütün soruları yanıtladı.
Fakat, fazla konuşmadan, ayrıntılara girmeden dolaylı, muğallak yanıtlar verdi

Özersay’ın davranışı ile daha önceki müzakerecilerin tutumunu, hatta rahmetli Denktaş’ın, bol keseden atıp tutmalarını kıyasladım.
Özersay, yeni bir taktik uygulamaktadır kanaatına vardım.
Çünkü, programcının ısrarla üzerinde durduğu “Kırmızı çizgilerimiz, Maraş, toprak, mülkiyet Garantiler...”vs.
ile ilgili , önemli konularda NET birşey söylemedi, açıklamadı.

Konuların masada hepsinin de önemli olduğuna işaret etti ve Kıbrıs Türk tarafının masada nelerin üzerinde duracağını belirtmedi.
Çok da iyi yaptı.
Evvelkilerin, şunu isteriz, bunu isteriz, kırmızı çizgilerimiz şunlardır, bunlardır.... şeklinde sıralamadı.
Masada hangi konular üzerinde ısrar edileceğini, hangi taktik, hangi niyet kullanılacağını açıklamak, daha pazarlıkların başında karşı tarafa koz vermek olmaz mı, karşı tarafın ona göre hareket planı çizmesine yardımcı olmaz mı ?

TV programcısı, haklı olarak ısrarla, sorduklarına açıklıklar getirilmesini istedi.
Özersay da, haklı olarak, fazla detaya girmeyeceğini vurguladı.
Yeni kurulması planlanan her ne ise, gerçekten isminin çok mu önemi var ?
Kıbrıs devletçikleri federasyonu mu, Federal Kıbrıs mı, Birleşik Kıbrıs mı... ne olırsa olsun yeni cumhuriyetin ismi, onu yaşatmak niyeti ve siyasi arzu yoksa, hiçbir yere varılmaz ve hiçbir sorun da adilane ve kalıcı biçimde çözümlenmiş olmaz.

Hem, şu anda müzakerecilerin Ankara, Atina ve hatta Brüksel, NewYork ve Londra ziyaretleri planlanmaktadır. John Kerry Kıbrıs’a gelirse, bakalım daha neler getirecek beraberinde!!
Amerika’nın, Ankara’nın, Atina’nın, Londra’nın, Brüksel’in (AB) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) görüşlerine ve müdahalelerine de yer verilecektir. Kapılar ardında veya açıkca Kıbrıs siyasi sorununu ve bulunan geniş Gas-Petrol kaynaklarının geleceğini ne Eroğlu, Anastasiades, Özersay ve Rumların danışmanları değildir kararlaştıracak olanlar.
O nedenle, Özersay’ın çok temkinli ve dikkatlı konuşması, açıklamaları yerindedir.

Direksiyonda başkaları olduğuna göre, freni kim çekecek olursa olsun, o fren işe yaramayacak ve çekenlerin ellerinde kalacaktır.
Tıpkı 1960 da Osman Örek’in, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin direksiyonu-dümeni Rumlarda ise, freni de bizim elimizdedir” deyişinin işe yaramadığı ve Rumların Kıbrıs’ı istedikleri yere sürmeyi başardıkları gibi.

Adamlar, hem BM nin hem de AB’nin tam üyesi, bütün dünya devletleri tarafından tanınıyor....
Osman Örek’in veya Ankara’nın freni onları durdurabildi mi ?

Belki , bu kez, Kıbrıs Cumhuriyeti arabasına
Amerikan direksiyonu ve freni takarlar da, araba kazasız belasız yol alır.

Varsın Eroğlu, Anastasiades, Omiru, Papadapulos, Karoyan ve fanatik Rumlar arabaya sabotaj yapsınlar.
Amerikan özel ajanları, CIA ve FBI haklarından gelir.

Özersay kardeş, sen doğru olduklarına inandıklarını yap ve kimseye fazla laf söyletme.

Bu haber 219 defa okunmuştur

:

:

:

: