AB müktesebatında çevreyi kirletmek ve halkı zehirlemek var mı?
Cumhuriyetçi Türk Partisi her iktidar zamanında AB uyum programını gündeme getirmekte ve bu olguyu parti ile bir nevi bütünleştirerek piarını yapmaktadır. Bu misyonun ise taşeronluğunu, AB Koordinasyon Merkezi eski Başkanı ve Dışişleri yeni Müsteşarı Dr. Erhan Erçin fevkalade yapmaktadır. Bu çerçevede geçtiğimiz gün gerçekleştirilen basın toplantısı ile “2014-16 Avrupa Birliği Müktesebatına Uyum Programı” tanıtıldı.
Bu toplantıda enteresan bir şekilde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erhan Erçin, Avrupa Birliği’nin 50 yıldan beri ticaret, demokrasi, çevre gibi alanlarda uluslararası standartları global anlamda düzenleyen, belirleyici bir örgüt olduğunu ifade etti. Son yıllarda AB’ye uyum alanında müktesebat uyum programları hazırlanıp uygulamaya konulduğunu belirten Erçin, bu çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
Bir nevi tribünlere yönelik bu açıklamaları okurken içimden “AH” çekmek geliyor. Sözde yıllardır AB uyum sürecindeyiz de başta bu misyonun taşeronluğunu yapan Erhan Erçin olmak üzere yetkili ve ilgililere sormak istiyorum.
Hangi işimiz AB müktesebatına uyumludur?: Şeffaflığımız mı? Hesap verebilirliğimiz mi?; Trafik altyapımız mı?; Sağlık hizmetleri mi? yoksa Hiç bir kesimin hukuki, haklı ve meşru görmediği faizleri ile birlikte yaptığımız yaklaşık 30 milyon TL’lik vergi affı mı?
Üstüne üstlük, yürürlükte olan sözde AB’ye uyumlu Çevre yasasına rağmen KKTC’de çevrenin katledilmesine, insanımızın zehirlenmesine sessiz kalındığı bir ortamda AB müktesebatına sözde uyum programının tanıtılması büyük bir çelişki ve halkın zekasıyla alay etmek anlamına gelmiyor mu?
Geçmişi çok olmayan aşağıdaki basın haberlerini size tekrar hatırlatmak istiyorum.
“Kalecik'te bulunan AKSA Elektrik santralinin yeni taktığı filtre sisteminde meydana gelen arıza bacadan yine zehir çıkmasına neden oldu.”
“KKTC’de İskele bölgesinde bulunan bağlı Kalecik AKSA Enerji Üretim AŞ'ye ait Kalecik santrallerine yapılan yakıt ikmali sırasında boruların patladı. Denize çok miktarda petrol aktı. Dün akşam gece yarısı 2.30 saatlerinde meydana gelen olayda AKSA Elektrik santraline yapılan yakıt ikmali sırasında boruların patlaması nedeniyle denize 100 tona yakın Fuel-oil’in sızdığı iddia ediliyor. Önlemlerin yetersiz kalması nedeniyle hızla denize dağılan Fuel- oil’in büyük bir alana yayıldı.”
Turizm, Çevre ve Kültür Bakanı Ünal Üstel’in yürürlüğe giren sözde AB uyumlu Yeni Çevre Yasası ile ilgili 19 Ekim 2011 tarihli açıklamasını hatırlatmak istiyorum.
“Üstel, çevre sağlığı ile insan sağlığını birbirinden ayırmadığını ve içinde yaşanılan çevre sağlıklı değilse insanların da sağlıklı olmasının mümkün olmayacağına inandığını kaydetti. Üstel, aynı zamanda, AB uyum paketinde yasallaşan ilk yasa olan Çevre Yasası, halka çevresel bilgiye erişim hakkı tanıyarak çevre konusundaki uygulamaları tamamıyla şeffaflaştırıyor ifadelerinde de bulundu (http://www.haberkktc.com/haber/ustelyeni-cevre-yasasini-degerlendirdi-15406.html). Tabi ki, bu yasayı da hazırlayan Erhan Erçin’in başkanlığındaki AB Koordinasyon Merkezi idi.
Aynı zamanda halen iktidarda olan Yorgancıoğlu hükümet programının çevre ile ilgili aşağıdaki bazı hükümlerini başta başbakan olmak üzere hükümet edenlere unutmuş olabileceklerini düşünerek hatırlatmak istiyorum:
“17. Çevre Yasası değiştirilerek ihmalde bulunmak suretiyle çevrenin kirletilmesine sebebiyet verenlerin cezalandırılacakları düzenlemeler hayata geçirilecektir.
Ülkesel Fiziki Plan’a uygun olarak bir program çerçevesinde aşamalı şekilde İmar Planları ve Çevre Planları hazırlanıp, var olanlar gözden geçirilip tüm ülkeyi planlama altına alma çalışmaları yapılacaktır.
Ercan, AKSA, KTHY ve DAİ-DAK konusunda araştırma başlatılacaktır. Ercan, AKSA ve DAİ-DAK ile ilgili sözleşmelerin ve bu sözleşmelerin hazırlanma süreçlerinin hukuka uygunluğunun ve yapılan sözleşmelere uyulup uyulmadığının değerlendirilmesi için bir komisyon kurulacak ve komisyon çalışmaları doğrultusunda, hukuka aykırılığın tespit edilmesi durumunda, ülke ekonomisine zarar vermeyecek biçimde tek yanlı fesih işlemleri yapılacaktır.
Ekonomik kriz dönemlerinde toplumların ekonomi ve ÇEVRE arasında tercih yapmak zorunda bırakılması ve gelecek kuşaklara yük yükleyecek biçimde, çevresel kalkınmayı bir kenara bırakarak ekonomik kalkınma hamlelerine girişmesi büyük bir hatadır.
Yaşam kalitesini yok eden bir ekonomik kalkınmanın, toplumun gerçek refahtan faydalanmasına engel olduğunun farkında olan hükümetimiz, ‘‘ekolojik’’ bir ekonomiyi öngörmektedir. O nedenle, yaşanabilir bir ülke ve doğru temellere oturan bir ekonomi için, salt kazancı değil, insanı ve çevreyi merkeze alan bir anlayış kaçınılmazdır. Hükümetimiz, görev süresi içerisinde bu anlayışla hareket edecektir.
Teknecik ve Kalecik Aksa elektrik santrallerinin filtrelerinin hemen takılması yanında kaliteli mazot alımı için gereken çalışmalar başlatılacaktır.”
PEKİ, HALİ HAZIRDA AB’YE UYUMLU ÇEVRE MEVZUATI YÜRÜRLÜKTE VE HÜKÜMET, PRORAMINDA YAZILDIĞI GİBİ SAMİMİ İSE, AVRUPA BİRLİĞİ’NİN AKSİNE BİZDE ÇEVRENİN FİLTRESİZ/BACASIZ SANTRALLARLA HALKIN VE ÇALIŞANLARIN ZEHİRLENMESİNE NEDEN SESSİZ VE DUYARSIZ KALINIYOR? ÇEVRE İLE İLGİLİ AB MUKTESEBATININ HÜKÜMET EDENLERDEN BEKLENTİLERİ BU MUDUR? BÖYLE BİR TESİS AVRUPA BİRLİĞİ’NDE FAALİYET GÖSTERMEYE DEVAM EDEBİLİR Mİ? .
ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİRLİK İDDİASINDA OLAN HÜKÜMETTEN BU SORULARIN YANITINI BEKLİYORUZ!..............
