Kapsamlı bütünlüklü çözüm

Bu Kıbrıs sorunu uzadıkça uzadı. Süre zarfında, “toplumlararası müzakereler” girdi literatürümüze... Kavga edenleri masaya oturttular...

Bu Kıbrıs sorunu uzadıkça uzadı. Süre zarfında, “toplumlararası müzakereler” girdi literatürümüze... Kavga edenleri masaya oturttular...

“Barışçıl müzakerelerle, kabuledilebilir, kalıcı, işlerlikli, adil, nihai, bütünlüklü çözüm” arayışları işittik, gördük, okuduk, yaşadık. Yaşıyoruz.
Elli yılı umutla, tartışmalarla, beklentilerle harcadık.

Kapsamlı müzakereler,
Bütünlüklü çözüm, taraflarca kabuledilebilir,
İşlerlikli, nihai çözüm... Adil anlaşma ve sair terimler, benzetmeler, laf ebelikleri dinledik.
Her ne hal ise, her nedense, bir türlü ne kalıcı, ne nihai, ne adil ne de kabul edilebilir, işlerlikli bir çözüme ve anlaşmaya varılamadı.
Beşli konferanstan, uluslararası Kıbrıs konferansından da zaman zaman söz edildi. Hiçbiri gerçekleşmedi.

Ancak, perde gerisinde olsa dahi, beşler, altılar, yediler bilmem kaçlar, kimler karıştı bu basit soruna. Herkes kendine göre yontmaya çalıştı. Sorun karmaşıklaştıkça karıştı, çözümsüzleşti.

Liderler derken, müzakereciler çıktı ortaya.
Arabulucular, hakemler kabul etmedi iki toplum da.
Kendileri çözmeliymiş sorunu.
Pek ala, buyurunuz çözünüz dendiği zaman da iki taraf da kıvırıyor…
Kapsamlı, bütünlüklü, nihai çözüm istediklerini söylüyorlar.
Ve arayış devam ediyor.
Anlaşılan odur ki hem Birleşmiş Milletler, hem Avrupa Birliği hem de doğrudan soruna taraf olanlar oyun oynuyorlar, aldatmaca ve köşe kapmaca peşindeler.
1968 başlarından beri, iki toplum lideri, sonra Ümit Süleyman Onan ve Mavromatis bir ara masaya oturdu. Konuştu, pazarlık yaptı. Arkalarında hep Liderler, Ankara, Atina ve geri planda İngiliz yönlendirici rol aldı..
BM Güvenlik Konseyi kararları ile “Leaders of thetwocommunities”, iki toplum liderleri, toplumlararası, “intercommunalnegotiations” müzakerelere yönlendirildi. Müzakereler sürdü, kesildi, durdu, tekrardan başladı, başlatıldı.
Onlarca yıl geçmesine rağmen hala pazarlıklar sürüyor.
Hem de 1977 ve 1979 da Makarios-Denktaş, Küpriyanu-Denktaş, BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim huzurunda anlaşmaya varıp imzalarını atmış olmalarına rağmen.
İki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federal bir Kıbrıs Cumhuriyetini tarafların resmen kabul etmeleri, imzaları atmaları, maalesef, yetmedi.
Yeniden “kapsamlı, işlerlikli, adil, kalıcı, kabuledilebilir, bütünlüklü” çözüm ve anlaşma çabaları-pazarlıkları başlatıldı. Hala daha da sürüyor.

Acaba, 1977 ve 1979 da varılan anlaşma kapsamlı, bütünlüklü değil miydi? Değilseydi neden kabul edildi ve imzalar atıldı.
Keza, şimdi neden hala iki toplumlu iki bölgeli federal bir çözüm aranıyor?
Halklarla alay eden, oyun oynayanlar daha ne kadar bu senaryoları üretecekler.
Kıbrıs’ın maceracı, kafasız, düşüncesiz, hesapsız halkları ne zaman uyanacak da bu yalan müzakere sürecine son verecekler?
Yetmedi mi elli yıldır sahneye konan tiyatro.? Yetmedi mi onlarca tiyatrocunun başrolü oynaması, sahnede ayni senaryoları sergilemeleri?
Maraş’mış, Güzelyurt’muş, Karpaz’mış, toprakmış, mülkiyetmiş
“kapsamlı, bütünlüklü çözüm” ile halledilecekmiş....

Yani şimdi, Özersay ve Mavroyannis konuşacak, Atina’ya, Ankara’ya, hatta Londra’ya, New York’a ziyaretlerde bulunacak, liderlerine bilgi verecek de...... Kıbrıs sorununa çözüm bulunacak, Kıbrıs’ın doğalgazı ve petrolleri de paylaşılacak!!
Pöf pöfpöf. Avcunuzu yalayınız....
Yedirmezler...
Önce kendileri yiyecek. Uygun görürlerse Kıbrıs’ın halklarının önüne de birkaç kırıntı atacaklar..

Bunca yıldır akıllanmayan, yaşadıklarından, çektiklerinden ders almayan Kıbrıslılar da paylaşım kavgasını varsın sürdürsün…malı götüren götürsün...
Kıbrıslılar da “bütünlüklü, kapsamlı, kalıcı, işlerlikli, kabuledilir” çözümü karanlıklarda aramaya devam etsin..

Bu haber 192 defa okunmuştur

:

:

:

: