KKTC, küçük ada ekonomisine sahip bir ülke olarak mukayeseli avantajlarını hizmet sektörlerinde görmektedir. Özellikle, turizmin mukayeseli avantaja sahip olduğu “KKTC 2012 Ekonomi Durum Raporu”nda da ifade edilmektedir. Bu raporun 71. sayfasında aşağıdaki ifade yer almaktadır.
“Turizm sektörü KKTC için karşılaştırmalı üstünlüğe sahip ilk sırada gelen sektör olup karşılaştırmalı üstünlüğünün ve ileride doğacak fırsatların değerlendirilebilmesi amacıyla 1995-2008 yılları arasında muhtelif turizm master plan ve envanter çalışmaları yapılmış, büyük otellerin yanı sıra ev pansiyonculu-ğu, özel ilgi turizmi, eko turizm gibi turizmde çeşitlilik üzerine bir yapı kurulması planlanmıştır. Yabancı ve yerli yatırımcıların turizm sektörüne yönelmesi için 1987 yılında “Turizm Endüstrisi Teşvik Yasası” ve 2000 yılında da Genel Teşvik Yasası yürürlüğe konulmuştur. “
KKTC turizmi için kullandırılan onca teşvike rağmen maalesef sektöre halen daha sürdürülebilirlik kazandırılamamıştır. Şöyle ki, her ne kadar toplam turist sayısı artsa da sektörün yarattığı toplam katma değer, istihdam yaratma potansiyeli, turist başı gelirdeki istikrarsızlık, verilen teşvike rağmen oda başı fiyatların rantabiliteyi yansıtmaması KKTC’de sürdürülebilirliğin sağlanamadığını göstermektedir. BUNU
SAĞLAMANIN İSE TEK YOLU TURİZMİN SİYASİ MÜLAHAZALAR VE POPULİZMDEN UZAK PROFESYONELCE PLANLANMASI VE ÖZERK BİR YAPIDA YÖNETİLMESİ İLE MÜMKÜNDÜR. Ülkemizde halen daha Ülkesel Fiziki Plan fiilen uygulamaya konmazken, gerekli tüzüklerin hazırlanmaması nedeni ile de Turizm Master Planı yürürlüğe girmemiştir. Uygulama ve teşviklerin ise profesyonellikten uzak siyasetin etkisinde gerçekleştiğini nerede ise inkar eden yok..
Turizmde planlamanın önemine ve “ÖZERK TURİZM ÖRGÜTÜ”ne değinmeden önce dünyada ve Türkiye’deki turizm hareketlerinden bahsetmenin turizmin önemini birkez daha anlamak açısından yararı olacaktır.
DÜNYA VE TÜRKİYE’DE TURİZM HAREKETİ
Merkezi Madrid'de olan Dünya Turizm Örgütünün (DTÖ) 2013'ün ilk 8 aylık raporuna göre Türkiye, Tayland ve Hong Kong'un ardından dünyada turizm gelirini en fazla artıran üçüncü ülke olarak gösterildi. DTÖ'nün açıkladığı 2013 Ocak-Ağustos dönemindeki barometrede, geçen yılın aynı dönemine oranla turizm gelirini en fazla artıran ülkeler şu şekilde sıralandı: Tayland (yüzde 27), Hong Kong (yüzde 25), Türkiye (yüzde 22), Japonya (yüzde 19), İngiltere (yüzde 18), Yunanistan (yüzde 15), Hindistan (yüzde 14), Malezya (yüzde 12) ve ABD (yüzde 11). DTÖ ayrıca, Avrupa, Asya, Pasifik ve Ortadoğu'dan gelen iyi rakamların sayesinde 2013'ün ilk 8 ayında dünyada turist sayısının bir yıl öncesine oranla yüzde 5 arttığını ve 747 milyon olduğunu açıkladı. Geçen haziranda dünyadaki turist sayısının ilk kez 100 milyonu aştığına da vurgu yapıldı. Dünyanın en fazla turist çeken kıtası Avrupa'da turist sayısının yüzde 5 arttığı belirtildi (http://www.turizmguncel.com/haber/dunya-turizm-orgutu-acikladi-turizm-geliri-artisinda-ucuncuyuz-h16709.html).
Dünya genelinde 210 milyonu aşkın kişiye istihdam sağlayan (küresel istihdamın %7,6’sı) turizm sektörü, dünyadaki en büyük sektörlerden biridir ve küresel ekonomik gelişime güçlü bir ivme kazandırmaktadır. Sektörün 2009 yılında 5.474 milyar ABD doları hacme ulaştığı tahmin edilmektedir. Bu rakam 2009 yılı dünya GSYİH’ sinin %9,4’üne (2008 yılında %9,6) karşılık gelmektedir. Dünyada en hızlı büyüyen hizmet sektörü olarak turizm sektörü, çok sayıda küçük ve orta boy işletmelerle, az sayıda büyük işletmelerden oluşmaktadır. Küçük ve orta boy işletmeler, genel olarak yerel girişimcilerin düşük sermaye yatırımlarıyla ve aile emeğine dayalı olarak gelişmektedir. Büyük işletmelerin tamamına yakını ise, merkezleri gelişmiş ülkelerde bulunan ve gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapan çok uluslu şirketlerin uzantıları olarak faaliyet göstermektedirler (
http://markakent.com/kose-yazisi/turizmin-diger-sektorlerle-iliskisi-ve-istihdama-katkisi-)
Turizm sektörü toplamda küresel dünya ekonomisinin yaklaşık % 9’unu, istihdamın ise % 8’ini sağlamaktadır. Dünya ölçeğinde ise 235 milyondan fazla kişiye iş imkanı yaratmaktadır. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütüne göre 2019 yılına kadar turizmin iş imkanı yaratma kapasitesi 296 milyon olacaktır (
http://www.ilo.org/global/publications/magazines-and-journals/world-of-work-magazine/articles/WCMS_157893/lang--en/index.htm)
Dünya Seyahat ve Turizm Konseyinin (WTTC) raporuna göre, Türkiye'de gelecek on yılda, seyahat ve turizm sektörünün GSYİH ve istihdama katkısı, turizm geliri ve yatırım boyutlarında yükselişte olacak. WTTC'nin 'Seyahat ve Turizmin Ekonomiye Etkisi' raporuna göre, Türkiye'de seyahat ve turizmin, Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya (GSYİH) direkt katkısının 2023 yılında 84,3 milyar liraya ulaşması bekleniyor. Sektörün, geçen yıl GSYİH'ye 57,7 milyar lira olarak gerçekleşen direkt katkısının, bu yılın sonuna kadar yüzde 3,8 yükseleceği tahmin ediliyor. 2013-2023 boyunca ise yılda yüzde 3,5 artarak 2023'te 84,3 milyar liraya ulaşacağı öngörülüyor. Seyahat ve turizmin, 2012 yılında yüzde 10,9'unu oluşturduğu GSYİH'ye toplam katkısı 155,8 milyar lira gerçekleşmişti. 2013'ten itibaren önümüzdeki on yılda ise sektörün GSYİH'ya toplam katkısının yılda yüzde 3,7 artışla, 2023'te 232 milyar lirayı bulacağı ifade ediliyor (
http://tatil.milliyet.com.tr/turkiye-turizminde-yukselis/tatil/detay/1749286/default.htm).
PLANLAMANIN TURİZMDE ÖNEMİ
Turizmin sürdürülebilir bir yapıda geliştirilebilmesi için, turizmin gelişmesini yok etmeden çevrenin korunması ve ilgili mekanların planlanması gerekmektedir, (Kahraman, 1995; 141). Turizm planlaması, her şeyden önce, süreklilik göstermeli ve bir döngü olarak ele alınmalıdır. Çünkü planlamanın aşamalarında meydana gelen herhangi bir değişiklik, diğer aşamaları da etkilemektedir. Sürekli planların temel amaçları ziyaretçi tatmini, mal sahiplerine fayda sunmak, çevre koruma ve turizmin toplum yaşamına entegre edilmesidir, (Inskeep, 1988; 363). Turizm planlaması kavramı, belli bir dönemde turizmde ulaşılmak istenen hedefleri, bu hedeflere ulaşmak için kullanılacak araçları, olanakları, yapılacak işleri ve bu işlerin sonuçlarını gösteren disiplinli bir düzenleme olarak tanımlanabilir, (Olalı, 1990; s.35). Turizm planlaması, turizm gelişim ve yönetiminde başarıya ulaşmak için her aşamada önemlidir. Uzun vadeli olarak ele alındığında, dünyadaki birçok turizm alanında yaşananlar, planlı bir turizm yaklaşımının belirgin sorunları ortadan kaldırdığını ve turistlerin tatmin olmalarında rol oynadığını göstermiştir. Plansız şekilde turizmin geliştiği bölgeler, zaman içerisinde çevresel ve sosyal sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar hem yerel halk, hem de turistler için sakıncalıdır ve sonuçta pazarlamada zorluklara neden olmaktadır. Bununla beraber, elde edilmesi beklenen ekonomik katkılarının miktarı da azalmaktadır. Kaldı ki, plansız gelişen bölgeler, planlı gelişen turizm bölgeleri ile hiçbir şekilde rekabet edememektedir. Her ne kadar plansız gelişen turizm bölgeleri tekrar planlanabilse de, bu durum için oldukça fazla zaman ve finansal yatırım gerekmektedir, (W.T.O., 1994; 6;
http://journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2011/07/no3_vol1_07_ozdemir.pdf).
PLANLAMADA BAŞARI İÇİN ÖZERK TURİZM ÖRGÜTÜNÜN ÖNEMİ
Yukarıda da belirtildiği gibi turizm planlaması süreklilik arz eden ve bu planların siyasi mülahaza ve popülizmden etkilenmeyecek şekilde profesyonelce yönetilmesi gereken bir süreçtir. Dolayısıyla, KKTC’de Ülkesel Fiziki Plan ve Turizm Master Planın süratle yürürlüğe konması ve turizmde direksiyonun başına özerk bir Turizm Örgütünün geçmesi gerekmektedir. Turizmin gelişimi için toplanan Turizm Fonunun ise hiç tartışmasız söz konusu özerk Turizm Örgütünün emrine verilmesi ve Maliye bürokratlarının ihmal ve hata dışında fonun kullanımında engel teşkil etme potansiyelinin kalmaması gerekmektedir.
ÖZERK BİR TURİZM ÖRGÜTÜNÜN MODELİ NASIL OLMALIDIR SORUSUNUN YANITI GELECEK MAKALEMDE VERİLECEKTİR.