Bir çalıştayın arkasından

Geçen hafta Ankara’da bir Kıbrıs çalıştayı vardı.

Geçen hafta Ankara’da bir Kıbrıs çalıştayı vardı.
Sevgili dostum Doç. Dr.SoyalpTamçelik’in koordinatörlüğünü üstlendiği “Kıbrıs’ta çözüm sonrası beklentilerin karşılanması” çalıştayında kimler yoktu ki?
Çalıştay açılışında Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siber de vardı. Sibel hanım gerçekten çok kibar bir şahsiyet. Kibarlığı konuşma üslubuna da yansıyor. Çok sert şeyleri sanki sıradan bir şey anlatıyormuş gibi, tane tane ve tatlı bir Kıbrıs şivesiyle sunuyor.
Açılışta yaptığı konuşmada Cumhuriyet Meclisi başkanı Kıbrıs Türk halkının müzakere sürecinin olumlu sonuçlanmasını ve 1963’den bu yana devam eden Kıbrıs sorunun artık bitmesini istediğini vurguladı.
'Kıbrıs'ta barış dili kullanılmalı' vurgusunu sıklıkla yapan Siber ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in geçen hafta adaya yaptığı ziyareti son derece olumlu bulduğunu, adadaki iki tarafın çözüm için cesaretlendirilmesinin, motive edilmesinin çok önemli olduğunu kaydetti.
Meclis başkanı Kıbrıs'ta Türk ve Rum kesimi liderlerinin daha sıklıkla, 15 günde bir görüşmesinin Biden ziyaretinde kararlaştırıldığını hatırlatarak “Uluslararası toplumun çözüm adına kataliz görevi üstlenebilir ancak çözüme ulaşacak olan her iki toplumun liderleridir. Tarafların birbirine olan güveninin artması çözüm yolunda en güçlü motivasyon olacaktır' dedi.
EkoAvrasya’nın düzenlediği çalıştayın açılışında EkoAvrasya Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eren, milletvekilleri Sinan Ogan, Feramuz Üstün, Tülay Selamoğlu ile Türk Parlamenterler Birliği başkanı Nevzat Pakdil ve Türksoy genel sekreter yardımcısı Prof. Fırat Purtaş da vardı.
Doc. Dr. Tamçelik’in başkanlık ettiği birinci oturumda Kuzey Kıbrıs ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Salih Saner“Hidrokarbon-Enerji Kaynaklarının Müzakere Sürecine Olumlu ve Olumsuz Etkileri” konulu muhteşem bir sunum yaptı. Daha sonra KKTC Anayasa Mahkemesi eski başkanı Taner Erginel Kıbrıs konusunun yasal boyutuna dikkat çektiği“Kıbrıs’ta Kurulması Düşünülen Federal Anayasanın Hukuk Sistemi ve Tarafların Açmazları” konulu bildirisini sundu.
Belki de en enteresan sunum her zamanki gibi çok sevgili Ergun Olgun’dan geldi. KKTC Cumhurbaşkanlığı eski müsteşarı olması yanı sıra mevcut görüşmeci heyetine danışmanlık yapan danışma kurulunda da bulunan Olgun “Tasarlanan Federal Kıbrıs Devleti’nde Yönetimin Paylaşılması ve Çıkabilecek Sıkıntılar ve Çözüm Önerileri” sunumu diye çıktığı kürsüde görüşmelerin geldiği aşamayla ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı.
İkinci oturum Prof. Dr. Salih Saner başkanlığındaydı. YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’u uzun bir aradan sonra su ve su kaynakları konusu dışında dinleme imkanı bulduk. Gökçekuş “Olası Bir Anlaşma Halinde KKTC’deki Üniversitelerin Durumu ve Sağlayabileceği Katkılar” başlığı altında bu bacasız sanayinin ne kadar önemli hale geldiğini; tanınmayan ülkenin uluslararası tanınan sektörünün hem mevcut durumunu hem be önümüzdeki dönemde ne gibi imkan ve tehditlerin beklediğini anlattı.
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve çalıştay koordinatörü Doç. Dr. Tamçelik ise “Kıbrıs’ta Bir Anlaşma Halinde Toprak Mevhumu ve Muhtelif Mülkiyet Sorunları” başlığı altında şimdiye kadarki görüşmelerde bu hassas boyutun nasıl ele alındığını ve mevcut durumu anlattı.
Tamcelik’ten sonra kürsüyü işgal sırası bana gelmişti. Benim sunumum ise “Kıbrıs’ta Barış ve Çatışma Kültürünün Müzakere Sürecine Etkileri” olması öngörülmüştü. Eveet, bence de Soyalp bana tuzak kurmuştu ama diyecek bir şey yoktu, konuşmayı hazırlayıp çalıştaya gitmiştim.
Söze bir fıkra anlatarak başladım:
“Fıkra bu ya, bir İngiliz, bir Amerikan, bir Türk ve adanın iki kesiminden birer diplomat 1968’den beri sürmekte olan Kıbrıs müzakereleri için buluşmuşlar. Derken odayı teröristler basmış, hepsini rehin almış. Her birinin başkentini arayıp fidye istemişler. Başkentler rakamı duyunca “bizde diplomat çok” deyip fidye ödemeyi reddetmişler. Teröristler bunun üzerine diplomatları vurmaya karar vermiş ve son dileklerini sormuş. ABD’li eşini aramak ve son bir kadeh viski içmek istemiş. Türk son defa bir Türk sanat müziği eseri dinleyip rakı içmek istemiş. Kıbrıs Türk diplomat “Beni bu son anda bile dinlediğiniz için teşekkürler, ihya oldum” demiş. Rum diplomat İngiliz meslektaşına son bir defa Kıbrıs konusunu anlatmak istediğini söylemiş. Bunun üzerine İngiliz araya girip, son isteği olarak Rum meslektaşından önce vurulmayı istemiş… Diyeceğim o ki, bu Kıbrıs meselesi sadece bize “kabak tadı” vermiyor!”
Ondan sonra bir ufuk turu yaparak görüşmelerin hangi evrelerden geçtiğini, Rum tarafının nasıl ısrarla egemenlik ve yönetim paylaşımında isteksiz olduğunu, mevcut sürecin de tüm iyi niyetli gayretlere rağmen Rum kesiminde zihniyet değişikliği olmaması durumunda akamete uğramaya mahkum olduğunu anlattım.
Üçüncü ve son oturum ise Doç. Dr. Tamçelik başkanlığındaydı. Bu konferansta tanıştığım ve dini konulardaki uzaklığıma rağmen gerçekten de ilk izlenimimin çok sıcak olduğu KKTC Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay“Kıbrıs’ta Dinlerarası İletişim ve Barış Kültürüne Katkısı” sunumuyla ilk konuşmacıydı. Atalay’ın bilhassa son Biden ziyaretinde Başpiskopos Hrisostomos’un hadsizliğini ve Rum tarafındaki “paylaşma” alerjisini nezaketle ortaya koymasına doğrusu hayran kaldım.
Giresun Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yalçın Sarıkaya ise Karadeniz’den, Kafkaslara, Türk dünyasının kalbinden Atlantik ötesine ve Türkiye’nin yanmakta olan yakın komşularını, uluslararası konjektürü ve Kıbrıs sorununu harmanladığı “Türk Dünyası Perspektifinden Kıbrıs'a Bakmak” sunumu güzeldi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü uzmanı Dr. Mustafa Kemal Kasapoğlu ise çalıştayın son konuşmacısı idi. “Vakıflar Hukukuna Göre Maraş’ın Durumu ve Sonuçları Üzerinde Değerlendirmeler” sunumunda adeta eski hurmaları hatırlattı Kasapoğlu. Bu kadar ihmalkârlık, vurdumduymazlık ve adeta kendi kendimize çelme atabilmek için herhalde özel yetenek gerekir.
Bu arada 23 yıldır Kasapoğlu’nun hala daha “geçici” statüde Vakıflarda çalıştığını öğrenince de ister istemez insanın yüreği burkuluyor. Benim ülkem niye bazı konularda bu kadar aciz?
Kifayetsiz muktedirler mi dediniz? Yok canım, olur mu öyle şey!


Bu haber 1852 defa okunmuştur
  • Teşekkürler Soyalp Tamçelik  Ankara - 26.05.2014 İştirakiyle, tatlı sunuşuyla ve sempatik tavırlarıyla bizlerin gönlünde farklı bir yeri olan sevgili abimiz Yusuf Kanlı'ya teşekkürler...

:

:

:

: