Prof. Dr. Kamer Kasım;
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamer Kasım, KKTC’ye uygulanan ambargoların ülke ekonomisini olumsuz etkilediği gibi bölge ve dünya ile entegrasyonunu da engellediğini belirtti.
Kıbrıs ekonomisine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kasım, uygulanan amborgolara rağmen KKTC'nin 2003-2006 döneminde yüzde 13'e varan bir büyüme yakaladığını ve kişi başına gelirin de 11 bin doları geçtiğini belirterek, dünyadaki ve adadaki ekonomik krizlerin adanın ekonomisini kötüye götürdüğüne dikkati çekti.
Kasım, 'Annan Planı sürecinde verilen sözler yerine getirilmedi ve ambargolar devam ettirildi. Yeşil Hat Tüzüğü'nün KKTC ekonomisine anlamlı bir katkıda bulunması için KKTC'nin AB ile doğrudan ticaret yapabilmesi gereklidir. Rum yönetiminin kuzeyden gelen mallara uyguladığı yasa dışı engeller de durumu olumsuz etkilemektedir. Rum Kesimi'nde ekonomik kriz olması da AB ve güneyi çözüm konusunda zorlamamıştır. Hem Güney Kıbrıs'taki hem AB'deki ekonomik kriz ise kuzeyde AB'ye yönelik ilginin azalmasına neden olmuştur' dedi.
KKTC'ye uygulanan ambargoların ülke ekonomisini olumsuz etkilediği gibi bölge ve dünya ile entegrasyonunu da engellediğini ifade eden Kasım, Kosova'nın bağımsızlığından sonra Kıbrıs'ta tek devletli bir çözümün uluslararası sistemin eğilimine ters olacağını savunarak, 'Kıbrıs'ta iki ayrı etnik dil, din ve kültürel özelliklere sahip halk, 1963'den beri fiilen, 1974'den beri resmen ayrı yaşamaktadır. Kuzey'de de güneyde de işleyen bir demokratik sistem var' diye konuştu.
RUMLARIN HEDEFİ AVRUPA İLE ENTEGRASYON
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Uzmanı Furkan Şenay da, 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlığını ilan etmesiyle Türkiye dışında hiçbir ülkenin bu yönetimi tanımadığını anımsatarak, iki taraf arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kaldığını hatırlattı.
Rumların çözümden ziyade Avrupa ile entegrasyon hedefine odaklandığını vurgulayan Şenay, şöyle konuştu:
'Bu da 1990 yılında Avrupa Topluluğu'na başvuruyu getirdi. Fransa'nın AB dönem başkanı olduğu süreçte Rum tarafının üyelik müzakerelerine başlaması için tarih belirlenirken, Türkiye için ise Yunanistan'ın Gümrük Birliği Anlaşmasına yönelik uyguladığı veto engeli kalktı. Bu gelişmeyle birlikte Rumlar AB'ye üyelik yolunda ivme yakalarken, Türkiye de KKTC ile ekonomik ilişkilerini derinleştirmeye devam etti.İşin özünde, Rum kesimi çok daha zengindi, Kıbrıslı Türklerin maddi durumu daha kötü olduğundan ve zorlu şartlarda yaşadıklarından AB üyeliğini ve ambargoların kalkmasını istiyorlardı, bu nedenle çözüme yönelik süreçte Kıbrıs Türk toplumunun tutumu çok daha olumluydu. Ekonomik ambargo ve çözülemeyen sorunlar KKTC'nin çözüme ihtiyacını arttırırken Rum kesimi uluslararası siyasi arenadaki tanınırlığı sayesinde kendi lehine bir zemin oluşturma çabasını sürdürdü.'
Özel sektörün desteklenmesi için AB'nin yaptığı birtakım çalışmaların olduğunu belirten Şenay, küresel ekonomiden tecrit edilmiş olan KKTC'de özel sektör yeterli ticari alanı bulamamaya devam ettiğini kaydetti.
Rum tarafının AB üyeliği emlak sektöründe bir balon oluşturulduğunu, turizm gelirlerinin azaldığını ve inşaat sektörü de yavaşladığını dikkat çeken Şenay, şunları kaydetti:
'Yunan tahvilleri alan Rum bankaları Yunanistan'da kriz çıkmasıyla çok büyük zararlara uğrarken IMF ve AB'den 10 milyar Euro kredi aldı. Bankalarda ise 100 bin Euro üzerindeki mevzuatlarda yüzde 40 kesinti yapmak zorunda kalındı. 2013'te KKTC ekonomisi yüzde 2,8 büyürken Rum tarafının ekonomisi ise yüzde 5,3 küçüldü. 2014 başı itibariyle Rum kesiminde işsizlik oranının yüzde 16,8 olduğu ve bu değerde artış olduğu görülüyor.'
Rum tarafı için çözümün getireceği en önemli ekonomik faydalardan birinin Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi olacağını savunan Şenay, şöyle devam etti:
'Türkiye'nin hava ve deniz limanlarını Güney Kıbrıs'a açması Rum tarafının ekonomisini ciddi bir biçimde canlandırabilecekken adanın enerji kaynaklarının Kıbrıs'tan Avrupa'ya ihraç edilmesi de ada ekonomisine katkıda bulunacaktır. Bu noktada çözümün Rum ekonomisi açısından hayati bir önem taşıdığı söylenebilir. Rum Kesiminin AB üyeliğinden hesapladığı beklentileri karşılayamadı ve yüzünü yine çözüme çevirdi.'