Çok önemli bir hafta yaşayacağız. Bu hafta eşi görülmemiş bir şekilde iki başbakanlı, iki cumhurbaşkanlı dönem sona erecek ve Allah izin verirse en azından bir yıllığına önümüzü rahatça görebileceğimiz istikrarlı bir sürece gireceğiz.
Cumhurbaşkanının biri, Sayın Abdullah Gül, İstanbul’a rahat ve iyi maaşlı bir emeklilik hayatı için uğurlanacak; cumhurbaşkanının diğeri resmen göreve başlayacak. Başbakanın biri cumhurbaşkanı olunca da diğeri resmen başbakan atanacak. Böylece korumakla sorumlu olduğu anayasal düzeni daha seçilir seçilmez çeşitli ve gerçekten önemli fobilerle darmadağın eden, seçim sonuçlarının Meclis başkanlığında sumen edilmesi ile mümkün olan bu acayip durumu nihayet sonlandıracağız.
Haklı mıydı seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu fobilerinde? Elbette ki haklıydı. Belediye başkanlığı döneminden gelen dosyaları bırakın son Mart krizinde ortaya saçılan iddialarla ilgili olarak “paralel yapı”nın henüz yaşayabilmekte olan unsurlarının dokunulmazlık anının olmayacağı “seçimi kazandınız” ilamı ile “yeni cumhurbaşkanı” dönemi arasındaki o iki haftalık sürede bir sürpriz yapıp, tutuklama, en azından gözaltı kararı aldıramazlar mıydı sizce?
Korku gerekçeli de olsa yaşanılan ve üstelik bu dönemde “ben yaptım oldu” mantığıyla AKP’ye şekillendirmeye devam etmek doğrusu ilerideki dönem için biraz kaygı uyandırmadı dersem yanlış olmaz.
Bu dönem de sonuna eriyor. AKP’nin atanan yeni başkanı Ahmet Davutoğlu bu hafta seçiliyor ve görevine başlıyor. Ardından Cumhurbaşkanlığında bir tören ile Gül ve Hayrünüsa Hanım İstanbul’a uğurlanıyor, Erdoğan ve Emine Hanım köşkün yeni kiracıları oluyorlar. Sonra, hemen aynı gün Cumhurbaşkanı olarak ilk icraatını yapıyor Erdoğan ve Davutoğlu’nu yeni Kabineyi kurmakla görevlendiriyor. Birkaç saat sonra – Kabine hazır da, şeklen şık olsun diye bir Ankara turu atıp geri gelip listeyi verecek herhalde – yeni hükümet ilan edilecek. Sonra hükümet programı falan filan ile geçecek birkaç hafta ve sonrasında da Haziran-Temmuz seçimine kadar biraz gündem rahatlar herhalde.
Ankara’da uzun bir süredir “bakan toto” oynanıyor. Politika kulislerinde rivayet çeşitli ama üzerinde mutabık olunan ve yeni dönemin iktidarının saç ayağı diye görülen üç isim var: Hakan Fidan, Efkan Ala, Yalçın Akdoğan, diğer bir deyişle Erdoğan’ın eski A takımı… Yeni hükümette Milli İstihbarat Teşkilatı’nı bırakarak aktif siyasete girecek Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olarak görev alması, Efkan Ala’nın İçişleri Bakanı olarak devam etmesi, Akdoğan’ın ise gerek çetrefil Kıbrıs sorunundan gerekse de Kürt açılımından sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak görev yapması bekleniyor.
Yeni bir Türkiye değilse bile yeni bir Kabine, yeni bir Başbakan ve yeni bir Cumhurbaşkanı göreve geliyor… Bu yeni dönem ne getirecek, birlikte yaşayıp göreceğiz. Batıya demir atmış demokratik bir Türkiye’ye doğru mu ilerleyeceğiz yoksa Avrasya rüzgarları daha güçlü mü esecek, yaşayıp göreceğiz.
Umarız gelişmeler Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hayrına gelişir.