GAÜ Öğretim üyesi Dr. Kasapoğlu’nun Orta Doğu’daki silahlanma üzerine uluslararası araştırması FRS tarafından yayınlandı
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Can Kasapoğlu, Orta Doğu'da stratejik silah sistemlerinin yayılması ve Türkiye'nin güvenliği üzerine hazırlamış olduğu araştırma merkezi Paris'te bulunan Fransız düşünce kuruluşu Fondationpour la RechercheStratégique (FRS) tarafından yayınlandı.
Dr. Can Kasapoğlu tarafından gerçekleştirilen çalışma sonucunda oluşturduğu raporda, Türkiye'nin askeri alanda Orta Doğu'daki komşuları karşısındaki konvansiyonel üstünlüklerine karşın, stratejik silah sistemlerinin yaklaşık çeyrek asırdır Ankara için önemli bir milli güvenlik tehdidi oluşturduğuna dikkat çekildi.
Raporda Dr. Can Kasapoğlu, siyasal ve askeri nedenlerle, özellikle NATO altyapısına entegrasyonu bağlamında, Çin sistemine eleştirel bir bakış açısı getirirken; ABD Patriot sisteminin 1991'den itibaren harp sahasında öğrenilen-dersler ışığında modernize edilmesi bakımından bir avantajı beraberinde getirdiğini belirtti.
Özellikle 2000'li yılların başında Washington'un ABM Antlaşmasından çekilmesi ve geçtiğimiz yıllarda NATO Füze Kalkanı projesinin hayata geçirilmeye başlanmasıyla birlikte füze savunmasının giderek daha büyük önem kazandığını savunan rapor, Orta Doğu'daki birçok aktörün stratejik silah sistemlerini konvansiyonel askeri yeteneklerdeki eksikliklerini telafi etmek adına çabuk-çözüm olarak gördüğüne ve bu durumun füze savunmasındaki trendin Orta Doğu'da daha özel bir anlam kazandığına dikkat çekmiyor. İyileştirilmiş teklifler için 31 Aralık 2014'e kadar uzatılan T-Loramids projesi hangi tarafın başarısıyla sonuçlanırsa sonuçlansın, teklif edilen üç sistemin de teknik özellikleri dolayısıyla Türkiye'nin menzili 1,000-1,500 km'yi aşan balistik füze tehdidine karşın yine de NATO yeteneklerine ihtiyaç duyacağını analiz eden rapor; bununla birlikte T-Loramids projesinin başarıyla sonuçlandırılması durumunda son olarak gördüğümüz Hollanda'nın Patriotlarını Türkiye'den çekme kararı gibi bir durum karşısında oluşacak kritik zafiyetin önüne geçeceğini ve tek başına Suriye'nin envanterindeki hemen tüm balistik füze tehditlerine ve İran envanterindeki 600-700 km menzil altındaki tüm balistik füzelere karşı koruma sağlayacağını vurguluyor.