“EN BÜYÜK GÜC BİRLİK-BERABERLİK”

Cumhurbaşkanı Eroğlu halka seslendi

Cumhurbaşkanı Eroğlu halka seslendi

****“Şubat ayından bu yana Kıbrıs Rum tarafının masaya getirdiği öneriler yerleşmiş BM parametrelerine aykırı ve aşırıya kaçan öneriler”

***“KKTC vatandaşları arasında ayrımcılık ya da farklı muamele içeren herhangi bir öneriyi kabul etmeyeceğiz”

***“Şu bilinsin ki, Rum uzlaşmazlığı karşısında Türk tarafı da eli-kolu bağlı beklemek niyetinde değildir. Bunu bir tehdit olarak söylemiyorum. Gerçek düşüncemiz budur. Buna kimse, ‘bunların anlaşma niyeti yok. B, C planları var demesin”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün en büyük gücünün birlik-beraberliği olduğunu belirterek, halkın nasıl bir çözüm istediğinin ortada olduğunu, Kıbrıs konusunun siyasi istismar konusu yapılmaması gerektiğini ifade etti.
Bulunacak antlaşmanın, Kıbrıs Türkü’nü 1974 öncesine götürecek bir çözüm olmayacağını, huzuru kaçıracak ya da tedirgin edecek bir antlaşmanın ortaya çıkmasına izin vermeyeceklerini vurgulayan Eroğlu, bunun için müzakereleri çok dikkatli bir biçimde ve iyi hazırlanarak sürdürdüklerini kaydetti.
Dün sabah New York’a hareket eden Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu BRT 1 televizyonunda yayımlanan halka sesleniş konuşması yaptı.

“RUMLAR MAKSİMALİST ANLAYIŞLA KARŞIMIZDA”
Konuşmasında Rumların taleplerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Biz makul ve mantıklı önerilerle masadayız ama Rum komşularımız maksimalist bir anlayışla karşımızda duruyor. Gelinen aşamada bir al-ver gerçekleşmesi gerekiyor ama Rum tarafının tutumu işleri zorlaştırıyor” dedi.Şubat ayından bu yana Kıbrıs Rum tarafının masaya getirdiği önerilerin, yerleşmiş BM parametrelerine aykırı ve aşırıya kaçan öneriler olduğunu vurgulayan Eroğlu, özellikle, güvenlik ve garantiler, vatandaşlık ve toprak konularında Kıbrıs Rum tarafınca yapılan önerilerin kaygı verici ve kabul edilemez olduğunu vurguladı. Eroğlu, toprak konusundaki önerilerin aşırı olduğuna da dikkat çekti.Eroğlu, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’e çağrı yaparak, girilen yeni aşamada, Türk tarafı gibi, BM parametreleri içerisinde ve makul öneriler getirmesini istedi.
Rum tarafının yaptığı vatandaşlıkla ilgili önerilerin kabul edilebilir türden olmadığını söyleyen Eroğlu, KKTC vatandaşları arasında ayrımcılık ya da farklı muamele içeren herhangi bir öneriyi kabul etmeyeceklerini vurguladı.

“ŞU ANDA TEK BİR HEDEFİMİZ VAR: EN KISA SÜREDE BİR ANLAŞMA YAPMAK”
Rum uzlaşmazlığı karşısında Türk tarafının eli-kolu bağlı beklemek niyetinde olmadığını da vurgulayan Eroğlu, bunu tehdit olarak dile getirmediğini, gerçek düşüncelerinin bu olduğunu belirtti ve “Şu anda tek bir hedefimiz var: En kısa sürede bir antlaşma yapmak ve iki halkın ayrı ayrı, eş zamanlı referanduma giderek bu antlaşma ile ilgili iradelerini ortaya koymalarını sağlamak” ifadesini kullandı.
Türkiye’den KKTC’ye yapılan önemli ziyaretlere de dikkat çeken Eroğlu, Türkiye’nin her açıdan KKTC’nin yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini vurguladı.

“SIZLANMAK YERİNE PLANA PROJEYE ÖNEM VERİLEREK İLERLENMELİ”
İç sıkıntılara da değinen Eroğlu, şikayet etmek, sızlanmak yerine hareket edilmesi, plana, projeye, çağdaş gelişmelere önem vererek ilerlenmesi gerektiğini belirterek, “Ben halkımızın potansiyeline inanıyor, siyaset kurumumuzun bir atılım içine girerek halkımızın sorunlarının aşılması için üzerine düşeni yapacağına güveniyorum” dedi.

HALKA SESLENİŞ
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun son gelişmelerle ilgili halka sesleniş konuşması özetle şöyle:
“Çok değerli Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı, sevgili kardeşlerim öncelikle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

SON 7 AY
Son 7 ay içinde ne oldu? Neler yaşandı? Bundan sonrası için Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim tutumumuz nedir?Değerli kardeşlerim, bildiğiniz üzere Kıbrıs Rum tarafında yapılan seçimler ertesinde yeni bir Kıbrıslı Rum liderin göreve gelmesinden sonra bizim tüm ısrarlarımıza rağmen görüşme süreci uzunca bir süre yeniden başlayamadı.Bizim kararlı duruşumuz sonucunda, haklarımıza halel gelmeyecek şekilde müzakere ederek sonuçlandırmış olduğumuz 11 Şubat Ortak Açıklaması ile müzakerelere yeniden başlanabildi.Kısa bir süre önce sivil toplum örgütlerinin katılımı ile yapılan Halk Konseyi toplantısında bilgilendirmelerde bulundum.Cumhuriyet Meclisi’nde temsil edilen siyasi partilerin temsilcileriyle Meclis Platformu’nda bir araya geldim.Kendilerine süreç konusunda detaylı bilgi verdim, Rum tarafıyla yapacağım görüşmede hangi önerileri sunmamız gerektiği konusundaki görüş ve düşüncelerini sordum.Bu yararlı toplantılara ilaveten önümüzdeki haftalarda Cumhuriyet Meclis’ine giderek tüm milletvekillerine de bilgi vereceğim ve sorularını yanıtlayacağım.En büyük gücümüz birlik-beraberliğimizdir. Halkımızın nasıl bir çözüm istediği ortadadır. Kıbrıs konusu siyasi istismar konusu olmamalıdır.

MÜZAKERELER VE RUM TARAFININ TUTUMU
11 Şubat Ortak Bildirisi’nin ardından da görüşme süreci ile ilgili sıkıntılar bitmedi.Kıbrıs Rum tarafı görüşmeler yolu ile kısa sürede sonuca ulaşmak için bizim kadar istekli davranmadı.Rum tarafının süreci zamana yayan bir tutum sergilemesi nedeniyle müzakereleri bir al-ver aşamasına getirmek epeyce zaman aldı.Yine de Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim ortaya koyduğumuz çaba ile ilk aşamada bir durum değerlendirmesi yapılması, ardından da ikinci aşamada Kıbrıs sorununun altı başlığında da tarafların yazılı öneriler sunması mümkün oldu.

RUMLARIN MAKSİMALİST YAKLAŞIMI…
Biz makul ve mantıklı önerilerle masadayız ama Rum komşularımız maksimalist bir anlayışla karşımızda duruyor.Gelinen aşamada bir al-ver gerçekleşmesi gerekiyor ama Rum tarafının tutumu işleri zorlaştırıyor.İlk olarak Rum tarafı maksimalist tavrını sürdürerek al-veri çok zor hale getiriyor. İkinci olarak ise Rum tarafı bir al-ver süreci yaşanacağını halkına açıkça söylemekten kaçınıyor, çekiniyor.Oysa bana göre, Kıbrıs sorununun çözülebilmesi için bir liderlik gösterilmesi, bir sonuca ulaşmak için var olan gerçeklerden hareket edilmesi şarttır.

“ALDIĞIM DESTEĞİN VE YÜKLENİLEN SORUMLULUĞUN BİLİNCİNDEYİM”
Değerli kardeşlerim, Ben sizden aldığım desteğin, sizin bana yüklediğiniz sorumluluğun bilincindeyim.Bir antlaşma için istekliyim, kararlıyım, ama bu doğru bir antlaşma olmalı, sizi, halkımızın geleceğini tehlikeye atmamalıdır.Sizi temin ederim ki bulunacak olan antlaşma, bizi 1974 öncesine götürecek bir çözüm olmayacaktır.

“BAZI GERÇEKLERİ ANLATMAK ZORUNDAYIM…”
Şubat ayından bu yana Kıbrıs Rum tarafının masaya getirdiği öneriler, yerleşmiş BM parametrelerine aykırı ve aşırıya kaçan öneriler olmuştur.Rum tarafı, yürütmenin seçimi, varılacak anlaşmanın AB’nin Birincil Hukuku olması, kalıcı derogasyonlar, mülkiyet ve başka konularda parametre dışı ve uç önerilerle masaya gelmiştir.

GÜVENLİK VE GARANTİLER KONUSUNDA TUTUM…
Güvenlik ve Garantiler konusunda Rum tarafından duyduklarımız bizi ciddi şekilde rahatsız etmiştir. Kıbrıs Rum tarafının bu antlaşmaları sona erdirmeye ya da garanti sistemini sulandırmaya dönük talepler ortaya koyması rahatsız edicidir, kaygı vericidir.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ülkemize yaptığı ziyaret sırasında da vurguladığı üzere Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı bizim için vazgeçilmezdir.Başka bir devletin ya da uluslararası örgütün bunun yerini almasına müsaade etmemiz söz konusu değildir.Anavatan Türkiye’den gelen bu güvence bizim de müzakere masasında güçlü bir biçimde garanti sistemini savunmamıza yardımcı olmaktadır.
“VATANDAŞLIK ÖNERİLERİ KABUL EDİLEMEZ TÜRDEN”
Yine vatandaşlık konusunda Kıbrıs Rum tarafınca bize yapılan öneriler kabul edebileceğimiz türden öneriler değildir.Biz her zaman şunun altını çizdik: KKTC vatandaşları arasında ayrımcılık ya da farklı muamele içeren herhangi bir öneriyi kabul etmeyiz.Kaldı ki, insan hakları hukuku da kendi vatandaşlarımız arasında ayrımcılık yapılmasına müsaade etmez.Bizim vatandaşlık konusundaki önerimiz, KKTC vatandaşı olan herkesin yeni ortaklık devletinin de vatandaşı olmasıdır.

“TOPRAK AYARLAMASINDA AŞIRI TALEPLER”
Müzakere masasında bizi rahatsız eden bir diğer husus da Rum tarafının toprak ayarlaması konusunda ortaya koymuş olduğu aşırı taleplerdir.Biz bu dönemde, bırakın bir harita kabul etmeyi, herhangi bir harita veya rakam müzakeresi dahi yapmadık.Rum tarafı zaman zaman bazı yer isimlerine değindiği zaman talep edilen toprağın büyüklüğü de kabaca ortaya çıkmaktadır.Toprak ayarlaması sonucunda önemli sayıda insanımızın evinden yerinden olacağı, işini ve gelirini yitireceği, yeni bir travma yaşamasına neden olacak bir durumun ortaya çıkmasını kimse bizden isteyemez. Biz müzakere sürecinde buna izin vermeyeceğiz. Bu konuda herhangi bir endişeniz olmasın.
Değerli kardeşlerim size gönül rahatlığı ile şunu net bir şekilde ifade etmek istiyorum: Anavatan Türkiye her açıdan yanımızdadır ve yanımızda olmaya devam edecektir.Gerek Sayın Erdoğan, gerekse Sayın Davutoğlu ile başbaşa görüşmelerimizde aramızda tam bir anlayış ve görüş birliği olduğunu yeniden görmekten son derece memnun oldum.

“TÜRK TARAFI ELİ KOLU BAĞLI BEKLEMEK NİYETİNDE DEĞİL”
Evet, barıştan yanayız. Evet, antlaşmadan yanayız.Evet, bir antlaşmanın bölgemiz için, insanlık için fayda sağlayacağına inanıyoruz.Evet, yaşayabilecek, Kıbrıs Türkü’nü 1974 öncesine geri götürmeyecek bir çözüme imza koymaya hazırız.Fakat bu, asla ayak patırtılarına, bir takım çevrelerin çıkardığı halkımızın menfaatlerine aykırı seslere kulak vererek çürük tahtaya basacağımız anlamına gelmez.Başkaları, özellikle de Yunanistan, BM ve AB de üzerlerine düşenleri yaparsa Rum tarafı bir antlaşma noktasına gelebilir.Ama şu bilinsin ki, Rum uzlaşmazlığı karşısında Türk tarafı da eli-kolu bağlı beklemek niyetinde değildir.Bunu bir tehdit olarak söylemiyorum.Gerçek düşüncemiz budur.Buna kimse, ‘bunların anlaşma niyeti yok. B, C planları var demesin.Şu anda tek bir hedefimiz var; En kısa sürede bir antlaşma yapmak ve iki halkın ayrı ayrı, eş zamanlı referanduma giderek bu antlaşma ile ilgili iradelerini ortaya koymalarını sağlamak.

“ZORLU SÜREÇ”
Değerli Kıbrıs Türk Halkı, New York ziyaretimiz ertesinde bizi müzakereler açısından zorlu bir süreç beklemektedir.Bugüne değin altı başlığın altısında da ortaya koymuş olduğumuz öneriler, Kıbrıs Türk tarafının bunca yıllık var olma mücadelesinde yerleşmiş olan temel ilkelerine ve kırmızı çizgilerine uygun olarak hazırlanmıştır.Müzakere ederken tabii ki al-ver de olacaktır. Ancak amaç, günün sonunda, bugünden daha iyi bir noktaya gelmektir, daha kötüye gitmek değil!

“İÇ SIKINTILARIN BİLİNCİNDEYİM… HALKIN POTANSİYELİNE İNANIYORUM”
İç sıkıntılarımız olduğunun bilincindeyim.Anayasal görev sınırlarımı aşmadan bu konularda da sizin yararınıza olduğuna inandığım görüş ve düşüncelerimi gerek Anavatan Türkiye devlet ve hükümet yetkilileri gerekse hükümetimiz ve partilerimizle uygun bir lisanla paylaşıyorum.Şikayet etmek, sızlanmak yerine hareket edilmelidir.Gelecek bizimdir.Yeter ki birlik beraberliğimizi bozmayalım, Anavatan Türkiye ile karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı ilişkilerimizi geliştirerek sürdürelim.Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.Esen kalınız.”

Bu haber 133 defa okunmuştur
  • Halkını düşünen CB Dobra  Londra - 23.09.2014 Halkını düşünen bir Cumhurbaşkanı, ülkesinde olanlardan haberdar olur. KKTC de insan hayatının sinek hayatından farkı yoktur. Araba muayenelerinde tek kontrol edilen motor ve şasi numaralarıdır. Bu da insan hayatının motor ve şasi numarası kadar değeri olmadığını ispatlar. O zaman şu soru sorulmalıdır. Ölümlü kazalarda, muayene doğru dürüst yapılmadığına göre, kazada arabanın bakımsızlığı ne kadar rol oynamıştır. Sorumlu bakanlık bundan haberdarmı? Motor ve şasi numarasının arabanın güvenliğindeki rolü nedir ki muayenede yalnız bunlar kontrol edilir? Düğünlerde yeme içme, TC bakanlarıyla yolları terrörize etme için seçilmediniz. KKTC yollarında kimsenin güvenliği yoktur. Her an bakımsız bir arabayla kelle kelleye gelebilirsiniz. Çullisine hükümetcilik oynayan siyasiler. Komiksiniz.

:

:

:

:

DİĞER HABERLER