Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) kurulduğu günden beri bilindiği gibi “EMEK EN YÜCE DEĞERDİR” sloganı ile siyaset yapmaktadır. Kırmızı renkten yeşile döndüğü 2000 sonrası dönemde her ne kadar “EMEK EN YÜCE DEĞERDİR” ilkesi irtifa kaybetmiş olsa dahi Sosyalist/Sosyal Demokrat tanımlamasından ötürü CTP emeğe en azından söylemde değer vermeye devam etmektedir.
CTP emeğe verdiği değeri dellaletmek için mevcut Yorgancığlu Hükümet programında da hedefler koymuştur. Bu hedeflerden en dikkati çekeni sendikalaşmanın teşvik edileceği yönündedir. Bu açıdan hükümet programında aşağıdaki hedeflere rastlanmaktadır:
• “Sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının ILO sözleşmeleri çerçevesinde geliştirilmesi sağlanacak ve teşvik edici düzenlemeler yoluyla bu hakların özel sektör çalışanları tarafından da kullanılabileceği koşullar oluşturulacaktır.”
• “Sendikalaşmanın önündeki engellerin tespit edilip kaldırılması için çalışmalar yapılacak, sendikalaşmanın teşvik edilmesi sağlanacaktır.”
• “Sendikalar ile işveren örgütlerinin bir araya gelerek genel çalışma yaşamı ile sektörlerin özel sorunlarına birlikte çözüm bulmalarına olanak verecek Sosyal Diyalog mekanizması oluşturulacaktır”
Yukarıdaki program hedeflerinden akla bazı sorular gelmektedir. Bunlar 1) Sendikalaşmanın önündeki engellerin tespit edilmesi için hükümet çalışma yaptı mı? 2)Yapmadı ise ne zaman yapacaktır? 3) AB standartlarında Sosyal Diyalog mekanizması için hükümet takvimi nedir? 4) En önemlisi hükümet programında belirtilen sendikalaşmayı teşvik nasıl sağlanacaktır?
Bugün itibariyle sendikalaşmanın hükümetin göreve başladığı bir yıl öncesine göre daha iyi olduğu iddia edilemez. Dolayısıyla, hükümet programın gereğini yapma açısından genelde diğer hedeflerde olduğu gibi yine yan çizmektedir.
Bir ekonomist olarak bugünkü sendikal anlayışın teşvik edilmesine taraftar olmadığımı belirtmek isterim. Örgütlü olduğu işletmeyi daha verimli ve etkin yapıp artan pastadan pay alma misyonu yerine “YOKDAN YONGA” talep eden sendikal anlayışın KKTC ekonomisine fayda yerine zarar getireceği ortadadır. Şöyle ki, halen iflas durumda olan kamu kuruluşları ve belediyelerde sorumluluk yöneticiler kadar sendikalara da aittir. Zira, kurumun sürdürülebilirliği ve verimliliği yerine salt çalışan çıkarını gözettiklerine ve işveren nereden bulursa bulsun anlayışına yakın geçmişte özellikle Lefkoşa Türk Belediyesi’nde (LTB) tanık olunmuştur. Ancak, benim görüşümün burada önemi yoktur. Mevcut hükümet sendikalaşmayı teşvik etme taahhüdünde bulunmuş ve diğer taahhütleri gibi bunu da unutmuştur. Eğer niyeti ve fincancı katırlarını ürkütme cesareti varsa sendikalaşmayı nasıl teşvik edebileceğine ilişkin hükümete aşağıdaki naçizane önerilerde bulunmak istiyorum:
• Değil özel sektörde devlet çalışanları arasında da sendikayı reddeden çalışanlar bulunmaktadır. Çünkü sendikalıların tüm haklarından yararlanmaktadırlar. Dolayısıyla, sendikal sözleşme sonucu kazanılan haklardan sadece sendika üyelerinin yararlanabileceği hususunda yapılacak mevzuat değişikliği bu alanda sendikal üyeliği teşvik edecektir.
• Özel sektörde sendikal oluşum oranı nerede ise yüzde sıfırdır. Bu alanda yasal zorlama pek sonuç vermeyecektir. Burada, yapılacak düzenleme ile işverene sendikalı işyeri olmayı tercih edecek ortam yaratılmalıdır. Bu ortam için ise gerekli şartlar hazırdır.
• Devlet, özel sektörde istihdam edilenlerin sosyal güvenlik primlerini ödemesini çalışanın herhangi bir sendikaya üyelik şartına bağlayabilir
• Devlet ihale tüzüğü ile bazı işletmelere yönelik peşkeş veya mal ve hizmet alımlarını o işyerindeki sendikal örgütlenme şartına bağlayabilir.
• Devlet ve kamu kuruluşlarındaki ihalelere katılma şartları arasına o işyerinde sendikal örgütlenme de katılabilir.
• Bazı işletmelere milyonlar, bazılarına ise binlerin bağışlandığı günümüzdeki af cennetinde bu imkandan yararlanmak için sendikalı çalışan şartı getirilebilir.
• Sübvansiyon ve teşvikler ülkesi olan ülkemizde bu imkanlardan yararlanmak için sendikalı çalışan şartı getirilebilir.
MEVCUT HÜKÜMET YUKARIDAKİ GİBİ SENDİKALAŞMAYI TEŞVİK UNSURLARI YARATMAYACAKSA, HERHALDE TÜRKÜ SÖYLEYEREK VEYA ISLIK ÇALARAK SENDİKALAŞMAYI TEŞVİK ETMEYECEKTİR.