Bayramlık “icraatın içinden” gözlerimi yaşarttı

Hükümetimiz başbakanın ifadesi ile her ne kadar toplum tarafından algılanmadı ise de bir yıl boyunca önemli işler yaptık diyerek geçtiğimiz günlerde basın toplantısı düzenledi.

Hükümetimiz başbakanın ifadesi ile her ne kadar toplum tarafından algılanmadı ise de bir yıl boyunca önemli işler yaptık diyerek geçtiğimiz günlerde basın toplantısı düzenledi. Genelde rutin olarak yapılması gereken işler icraat diye ifade edildi. İfade edilen icraatların bazıları ya yerine getirildi ya da diğerleri gibi “caklar” arasında yeraldı.
Yapılan açıklamalardan biri ise aynen petrol dolum tesisindeki durum gibi ilgili örgütlerin muhalefetine rağmen savunuldu. Halen daha fizibilitesi konusunda çevre örgüt, oda ve birlikler ikna edilmeden hükümet “ATIKLARLAN ELEKTRİK ÜRETİMİ PROJESİNİ” kararlı bir şekilde dillendiriyor.
Öte yandan devlet harcamalarında yüzde 50 tasarruftan bahsediliyor. Peki sadece yüzde 50 tasarruf yapıldı demek toplumun hayrına iş yapıldı anlamı mı taşıyor? Tabi ki hayır?
Hükümetin tasarrufla hayırlı iş yaptığını iddia edebilmesi için yapılması gereken işleri daha verimli ve etkin yapmak sureti ile tasarruf yaptığını belgelemesi gerekmektedir. Bunun yerine, yapılması gereken ve toplum yararı için elzem olan işleri erteler, belli zümrelere gereksiz para aktarılır, ihale tüzüğü ile peşkeş devam eder, piyasaya gerekli ödemeler yapılmaz ve halen olduğu gibi özel sektör devlete iş yapmaktan pişman olursa tasarrufun başarısı konusunda pek inandırıcı olamazsınız. Bunun için tamamen şeffaf ve hesap verebilir yapı ile tasarruf yaptığınızı ortaya koyarsanız inandırıcı olabilirsiniz.
Hükümet icraatları arasında üniversitelerle protokol yapıldığı iddia ediliyor. Oysa gerçekte yapılan adrese teslim şeklinde DAÜ’den hizmet alımıdır. Yani bu işte de iddia edildiği gibi şeffaf ve adil davranılmayıp diğer üniversiteler hiçe sayılmıştır. Ayrıca, geçmiş dönemde daha geniş uzman ve paydaş katılımı ile program hazırlanmasına rağmen bu dönem 3-5 kişilik uzman raporunun toplumun kabul edeceği bir ekonomik programa nasıl dönüştürüleceği de endişe yaratmaktadır. Halbuki modern bir devlet yapısı içinde böylesi bir programın önderliğini Devlet Planlama Örgütü’nün yapması gerekmektedir.
Hükümetin bahsettiği icraatlar arasında başka devletlerin anlamlı gülümseme ile karşılayacağı ağaçlandırma, TOMA aracının ülkeye sokulmaması, Güney Kıbrıs’ın yörüngesine girilerek gerçekleştirilen ralli, laf ola kurulan komiteler, devlete yapılan 27 öğretmen istihdamı, sağlıklı işlemeyen iyi idare yasası, yasal meşruiyeti tartışılan af uygulaması, hükümetin üzerinde etkisi olmayan bankacılık sektörün başarısı gibi icraatlar da var. Bunların içinde devlet hastanesinin otopark kapasitesinin artırılması fevkalade enteresan. Allah aşkına dünyadaki 200’ü aşkın ülkede kaç devlet bir hastanenin otopark kapasitesini artırdı diye önemli hükümet icraatları arasında dellal eder bunu merak ediyorum. Bu icraat anlayışı kapsamında bir bakanlığa alınan peçete havludan dahi bahsedilse hiç şaşmazdım.
LAF CAMBAZLIĞINI GEÇELİM VE İŞİN ÖZÜNE GELELİM. HÜKÜMETİN YAPTIĞI AÇIKLAMALAR ASLINDA BİR YILLIK PERFORMANS DEĞERLENDİRMELERİ OLARAK KABUL EDİLMELİDİR. PEKİ, BİR HÜKÜMETİN PERFORMANSI NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR. ELBETTE GEREK PROGRAM GEREKSE PROTOKOLLARLA TOPLUMA TAAHHÜT ETTİKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME ÖLÇÜSÜNDE HÜKÜMETLER BAŞARILIDIR. BUNUN YERİNE AGAÇLANDIRMA YAPTI VEYA HALKIN PARASINI SIMARLAMA OLARAK SÖZDE EKONOMİK ÇALIŞMA YAPSIN DİYE SORGUSUZ SUALSIZ BAILARINA AKTARDI DİYE HÜKÜMETLER BAŞARILI SAYILAMAZ.
Peki, hükümetimiz gerek kendi protokolü gerekse T.C-KKTC protokolü ile hangi hedefleri ortaya koymuş ve bunların kaçını başarmıştır? Hükümetin karne notunu ortaya koyacak olan temel olgular budur. Eğer hükümetin başarısının başka kriterle ölçüldüğünü iddia eden varsa beri gelsin. Bunlar toplum tarafından pekâlâ bilinmektedir. Hükümet programı ve bahse konu protokole göre hükümetin yanından bile geçemediği başlıca hedefler/taahhütler aşağıdaki gibidir:
• Kamu reformu
• KIB-TEK’in özerkleştirilmesi
• Yerel yönetimler reformu
• Yargı reformu
• Sağlıkta reform
• Eğitimde reform
• E-devlet
• Kayıt dışı ekonomi
• Polisin sivil idareye bağlanması
• Siyasal partiler, seçim ve halkoylaması gibi yasaların düzenlemesi
• Tarafsız ve bağımsız bir kişinin en kısa sürede Ombudsman olarak atanması ve Ombudsman Yasası’nın değiştirilerek kurumun işlevselleştirilmesi sağlanacaktır.
• Sayıştay’ın güçlendirilmesi ve bağımsızlaştırılması
• BRT ve TAK’ın bağımsızlaştırılması ve kurumsallaşması
• Yargı ile ilgili düzenlemelerin, adil, makul sürede yargılama, uzmanlaşma ve idareye karşı dava açılmasının ve idarenin yargı yoluyla denetlenmesinin kolaylaştırılması ilkeleri çerçevesinde değiştirilmesi.
• Sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının ILO sözleşmeleri çerçevesinde geliştirilmesi sağlanacak ve teşvik edici düzenlemeler yoluyla bu hakların özel sektör çalışanları tarafından da kullanılabileceği koşullar oluşturulacaktır.
• AB ve uluslararası normlar çerçevesinde güncel, geçerli ve güvenilir veriler üretebilir hale getirilebilmesi için bağımsız bir İstatistik Kurumu oluşturulacaktır.
• Merkez Bankası’nın yönetimi doğrudan doğruya KKTC yetkili makamları tarafından atanacaktır.

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi hükümet edenlerin esas yapması gereken neyi taahhüt edip neyi başardıklarını ve neden başaramadıklarını samimi olarak açıklamalarıdır. Tabi ki, bunların dışında yapılan işler var ise takdir edilmelidir.
SON SÖZ: “BAŞARI FARK YARATMAKTIR.”


Bu haber 630 defa okunmuştur

:

:

:

: