Genç siyasetçiler

Yaş aslında çok da fark eden bir husus değildir genç olabilmek için.

Yaş aslında çok da fark eden bir husus değildir genç olabilmek için. Yaş almışlar vardır parlak fikirleriyle, heyecanlarıyla delikanlılardan, genç kadınlardan daha da genç, ne 20’lik 30’luk gençler vardır, damarlarında gençlik iksiri akan 85’lik emekli Hasan efendiden ihtiyar. Kısacası, tanıma fazla takılmayın… Siyasette genç kan az.
Az dedik diye hemen “hiç mi yok” demeyin, kaş kaldırmayın. Elbette ki var. Siyasi düşüncesine katıldığım veya katılmadığım ama her halükarda takdir ettiğim, saygı duyduğum onlarca “genç” var Kıbrıs Türk siyasetinde. Parti ayrımı yapmaksızın mesela hemen Tufan Erhürman, Özdemir Berova, Birikim Özgür, İzlem Gürçağ, Ersin Tatar’ı sayabilirim.
Oylamasına katılmasam ve içeriğinin anlamsızlaştırıldığı için katılsam da hayır diyeceğim anayasa çalışması mesela güzel bir çalışmaydı ve Erhürman büyük takdir topladı. Tenakus değil mi? Hem çalışmasını boş bulup hem de takdir etmek. Partilerimizin ayıbı. Taleplerle içini boşaltıp anlamsız hale getirdiler anayasa paketini. Oysa, her nabza şerbet yerine ihtiyaca yönelik metin olsa idi halkoyuna sunulan, elbette gelir gönül rahatlığıyla ben de evet derdim. Yine bekliyoruz öyle bir çalışmayı.
Ersin Tatar çoğu kişi tarafından acımasızca eleştirildi hep. En zor dönemde en zor bakanlığı, maliyeyi sırtında taşıdı. Türkiye bir yandan bastırır “programı harfiyen uygulayın” diye, sendikalar, halk diğer taraftan bastırır “yeter gayrı” diye. Bazen işi dalgaya aldı, bazen kendisiyle bile dalga geçti, bazen de hasımlarını pespaye etti ama programı büyük bir başarıyla uygulayıp Kıbrıs Türküne nefes alacak bir ekonominin gelişmesine katkı koydu.
Koydu da ne oldu? Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan intikam alacağını umarak, solu palazlandırarak adada kendi çizgisinde siyaset devşireceğini umuduyla Ankara’nın siyasi erk sahipleri programı bir kenara itmedi mi son yıllarda? Ne oldu? O kadar emek ve acı boşa gitti. Değer miydi Özkan Yorgancıoğlu’nun biatını almak uğruna Talat’ı satmak, programa boş vermek, bütün dengelerin bozulmasına müsaade etmek. Talat’a da ders olsun, Yorgancıoğlu da akıbetini Talat’ta görsün. Ne demişler iğneli fıçıya girersen olacağı budur…
Maalesef az zihnen, fikirsel ve fiziksel yaşlıların hâkim olduğu KKTC siyasetinde gençler. Özdil Nami ve Kudret Özersay, mesela ne kadar ümit veriyorlar Kıbrıs Türk halkının geleceği için. Dediğim gibi, fikirlerine katılmasanız bile nezaketleriyle, bilgi birikimleriyle ve kendilerini savundukları fikre adamalarıyla takdir toplamıyorlar mı?
Özdil Nami çok akıllı bir siyasetçi. Eminim ileride Kıbrıs sorununa çözüm bulunsun bulunmasın çok önemli görevlerde, çök önemli icraatları yürütürken göreceğiz kendisini. Mehmet Ali Talat’ın şu veya bu nedenle aday olmadığı, olmasına fırsat verilmediği veya sol cenahta aday olmasının istenmediği bir dönemde bir adım geride durup Sibel Siber hanıma “siz önden buyurun” diyebilme nezaketini göstermesi takdir edilmeli.
Sibel Hanım bu seçimde seçilir mi bilemem, ama 2020 yılında Özdil Nami’nin en iddialı adaylardan birisi olabileceğini düşünüyorum. Bakmayın bugün siyasetin doğası gereği sağ cenahtan da ara sıra önemli eleştiriler almasını Nami’nın, çok uzun yıllardır gördüğüm en başarılı dışişleri bakanı. Her şeyden önce işini ciddiye alıyor. Aile ilişkilerinde düzenli, saygılı. Personelinin çalışma koşullarına duyarlı. En önemlisi her daim dosyasına hakim. Yanlışları elbette ki var. Rumlara fazla güvenmek, sanki onlar da çözüm istiyormuş gibi ara sıra hayale kapılmak gibi yaşanabilir, katlanılabilir romantik yaklaşımları var ne yazık ki.
Nami aday olmayarak solun ilerideki liderliğine bir çivi daha çaktı.
Özersay maalesef düşünemedi. Bir önceki seçimde bir başka Truva atı vardı. Sevgili dostum Tahsin Ertuğruloğlu tüm ikazlarımıza rağmen illa da aday olacağım dedi. Niye? Kanmıştı Ankara’daki siyasi erkin vaatlerine. Daha önceki Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) macerasını unutup, güvenmişti Ankara’dakilere. Ne oldu? Döndü dolaştı, kendi kredibilitesinden yiyerek zaman harcadı, döndü UBP’ye ilhak etti tekrar. Yazık etti kendisine de, kendisini seven biz dostlarına da.
Kıbrıs görüşmeleri çıkmazda. Başkasının değil, Nami’nin tanımlamasıyla konuşayım Rum Lider Nikos Anastasiades’in doğrudan müzakereleri askıya alması bir oyalama taktiğidir. Rum tarafının müzakereleri sonuç odaklı sürdürmek yerine bahaneler üreterek masadan kalkmasına uluslararası toplumun seyirci kalmaması gerekir. Tarafların kapsamlı çözüm müzakerelerine odaklanmalarının elzemdir ve BM iyi niyet misyonunun gereği olarak üzerine düşen önemli görevleri yerine getirmeli. Ayrıca uluslar arası toplum Rum liderin başından beri müzakere sürecini oyalamaya yönelik çeşitli girişimlerine gereken tepkinin gösterilmemesinin bugün yaşanan krizde önemli bir etken olduğunu artık görmeli ve bundan sonraki gelişmelerde bu hususun dikkate alınmasının gerekir.
Bunları ben demedim, Nami’nin uzun bir konuşmasından özetledim. Bu durumu benden, siz değerli okuyuculardan daha iyi kim bilebilir? Tabii ki daha düne kadar görüşmeci olan Özersay.
Cumhurbaşkanı olabileceğini düşündü mü Özersay adaylığını koyarak? Hayır, zannetmiyorum. Ayrılınca görüşmeci mi bulunamayacaktı? Hayır, zaten hemen Ergün Olgun görevlendirildi, görevine başladı.
Ankara’nın tıpkı Ertuğruloğlu’nun 2010’da yaptığı gibi sağ oyları bölsün diye kendini cesaretlendirip aday yapmasına kanmamalı, en azından 2015’i bekleyebilmeliydi. Hele bir de görüşmelerde başarı şansı yakalanır ise zaferi mutlak olmaz mıydı? Korkarım tıpkı Ertuğruloğlu gibi minimal bir oyla hem kendisine hem de Kıbrıs Türk siyasetinin geleceği için umut vaat eden, temiz siyaset umudunu yaymaya başlayan “Toparlanıyoruz” hareketine büyük zarar verecek.
Dost acı söyler. Umarım bana kırılmaz.
Daha önce de yazdım. Bu seçimin kaderi ikinci turda olacak gibi. Nihayette Eroğlu kazanır gibi bir izlenime sahip isem de kadın dayanışması ve Ankara desteği faktörleri Sibel Hanım için şans yaratabilir. Mustafa Akıncı zaferi büyük sürpriz olur. En azından şimdilik benim değerlendirmem bu.

Bu haber 1731 defa okunmuştur

:

:

:

: