Bu ülke kalkınır mı sizce?

Eczacılar Birliği yaptığı açıklamada Nöbetçi eczanelerin 18.30 -23.00 saatleri arasında açık olacağını belirtiyor.

Eczacılar Birliği yaptığı açıklamada Nöbetçi eczanelerin 18.30 -23.00 saatleri arasında açık olacağını belirtiyor.
Nöbet dediği gece 23.00’e kadar. Eczaneler saat 23.00’ten sonra acil reçete olması koşuluyla hasta tarafından telefonla çağrılabilecek!
Dikkatinizi çekerim: Acil reçete!
Migreni olan bir kişi baş ağrısını giderecek ilacı bilir. Midesi ağrıyan ağrısını dindirecek ilacı bilir. Tansiyon hastası arazlardan tansiyonunun inip çıktığını bilebilir. Çocuğunun ateşi çıkan ne yapması gerektiğini bilir. Burada yapılması gereken o derdin ilacını almaktır. Bunlar için gece acile gitmek gerekmez ama bu ilaçları bulması aciliyet arz ediyor.
Ki bu ilaçlar için acile gitmek gerçek acil hastalarının hakkına tecavüz olduğu gibi, kalp krizi geçiren hastaya acil serviste gaz giderici iğnenin vurulup eve gönderildiği ve tanıdığım üç kişinin bu nedenle öldüğü bir ülkede abesle iştigal.
Şimdi “bu ilaçları evinizde bulundurun” diyebilirler. Zaten bu ilaçları bulunduranlar evinden kullanacaktır ancak ilacının eksildiğini bilmeyen veya daha fazlasına ihtiyaç duyan kişilerden “acil reçetesi” isteyerek bu kişilerin ağrı/sızısını artırmak ne vicdana ne de eczacıların görev tanımlarına uyar. Ayrıca ilaç israfını önlemek için neredeyse tüm ilaçların reçeteyle ve yetecek kadar verildiğini hatırlatmaya gerek yok.
Her meslek grubunun zorlukları var. Gece çalışmak hoşlarına gitmese de sağlık sektöründe çalışanlar gecesi gündüzü olmayan bir mesleği seçtiklerinin bilincinde olmalı.
Dolayısıyla baş ağrısı çeken biri sabahı bekleyemeyeceği gibi, acil servise gitmek zorunda kalk-mamalı. Kimse gece yarısı eczane açtırmaya hevesli değil, belirtelim.
***
Geçenlerde okudum çok ilgimi çekti.
Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş turizm örgütlerini kabulünde, 33 milyonluk turizm bütçesinin 28 milyonunun turizm maksatlı ayrıldığını söylüyor. “5 milyonunu da Maliye kendi maksatlarıyla kullansın dedik” diyen Denktaş, bunun aşağıya çekilmeye çalışıldığını söylüyor.
İyi de adı üstünde, turizm fonu! Başka nereye harcanabilir ki!
Pes diyor insan. Trafik cezalarından maaşların ödendiği bir ülkede alışık olmamız gerek ama olmuyor. Her zaman söylediğimiz şudur; Trafik cezaları yol yapımına, trafik kazalarının önlenmesine ayrılsın, sağlık hizmetlerinden elde edilen para sağlık alanına yatırılsın, eğitim gelirleri eğitim alanına geri dönsün. Yani bu paralarla “bizden” diye işe alınan işe yaramazlar ve “bal tuttuk parmağımızı yalayalım”, “çeşme akarken küpümüzü dolduralım” diyen hükümetlerin atadığı yan gelip yatan müşavirler ödenmesin.
“Ne kadar az çalışırsam o kâr” ve/veya “ne kadar ucuza mal edersem gerisi bana kalır” zihniyetiyle bu ülkenin bir gıdım ileri gidemeyeceği her gün, herkesçe dile getirilirken, çalışma saatlerinin artırılması ve gereksiz istihdamın azaltılması konusunda gösterilen mukavemet de takdire şayan doğrusu…!
Bu haber 9098 defa okunmuştur

:

:

:

: